English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ahlaksız

Ahlaksız translate French

1,447 parallel translation
Rozetli ahlaksız bir kumarcı, ha?
"Un joueur dégénéré avec son badge".
Ahlaksız kumarbaz.
Flambeur de mes deux!
Ahlaksız bir insan en tehlikeli düşman türüdür.
Un être amoral est un ennemi extrêmement dangereux.
Başkaları gibi ahlaksızca davranmamalı mıyız?
On pourrait être gentil les uns avec les autres.
Her ahlaksız açlığı?
D'assouvir ses désirs les plus dépravés?
Romanın ahlaksız konusu ve aşırı tarzından belli ki bu Marquis de Sade'ın işi.
Le contenu obscène de ce roman... et son style élaboré montrent qu'il est du marquis de Sade.
Hikâyesi kanlı. Karakterleri ise ahlaksız. Temaları ise sıhhatsiz.
l'intrigue est fort sanglante... les personnages sont dépravés... et les sujets qu'elle aborde ne respirent pas la santé.
Üyelerimiz asla böyle ahlaksız ve adaletsiz bir karara müsaade etmeyecektir.
Nos membres condamneront une telle motion.
Eğrilik ahlaksızlık olsaydı hepimiz ahlaksız olurduk.
Si être indirect était un vice, nous serions toutes corrompues.
O şimdiye kadar tanıştığım en ahlaksız, kadın düşmanı, şefkatsiz bir kişidir!
- Philippe? Voyons donc! C'est le pire dépravé, misogyne, carencé affectif que j'aijamais vu de toute ma vie.
Öncelikle, bak eğer ben kulüp sahibi olsaydım Sunshiny Day Kulüp'ün ahlaksız sahibi ama ben Büyük Kardeş'im Gig.
Si j'étais pas président du Rotary vice-président de la fondation pour l'enfance et Grand Frère!
Hele senin gibi ahlaksız bir varlık ya da ahmak arkadaşın Ronnie McMinn'le uğraşamaz. - Petula.
Personne... surtout pas une sale petite pourriture comme toi... ou ta copine à la cervelle de moineau... ne joue au con avec Ronnie...
"Ormandaki Ahlaksız Kafatası Avcıları" da bunlardan biri mi?
C'est quoi "Les Sauvages chasseurs de tetes"?
Senin gibi şey birinin böyle konularla... - Ahlaksız birinin mi?
J'ai peine à croire qu'un homme de ta- -
Bana yöneltilen asılsız uydurma suçlar ise, reşit olmayanlara sarkıntılık,... ahlaksızlık ve romanlarımı yurtdışında izinsiz basmak.
On m'a accusé à toiide détournement de mineui de corruption et de me faire publier à l'étranger
Dürüstçe söyleyeyim, sana hoş gelen kadın tipi, ya yarı deli ya da ahlaksız olanlardır muhtemelen.
Franchement, pour t'aimer, une femme doit être comme toi, moitié cinglée et un peu dépravée.
Bu doğru değil. Onlar bir avcı kadar ahlaksız olmak için programlandılar.
Ils sont programmés pour être aussi cruels que les chasseurs.
- Hangi ahlaksız öldürdü onu?
- Quel salaud l'a tué?
- O ahlaksız benim.
- C'est moi.
Eğer ahlaksız yasadışı kanun koruyucu ortaya çıkmazsa hepimiz Shriek'in zırvalıklarının başka bir dozuna mağruz kalacağız ve bu da ölümcül olacak.
Si le justicier ne se montre pas, Shriek nous en remet une dose. Celle-ci sera fatale.
- Çok ahlaksız birisin Walter.
- Vous êtes un mari modèle.
Ama yabancı birinin bir kızın dairesine gizlice girmesi ahlaksızlıktır.
Mais un inconnu qui s'introduit chez moi, c'est vicieux.
Tanrıçanın ahlaksızlığına bakmalısınız.
Regarde celui de la déesse du vice.
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes vicieux sont membres d'une unité d'élite : L'Unité Spéciale Victimes.
Cinayete teşvik etmek ahlaksız kayıtsızlık, suça azmettirme.
Incitation à homicide. Mise en danger. - Complicité.
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes vicieux appartiennent à une unité d'élite :
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes vicieux sont membres d'une unité d'élite :
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler..... Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes vicieux sont membres d'une unité d'élite : L'Unité Spéciale Victimes.
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes odieux sont membres d'une unité d'élite : L'Unité Spéciale Victimes.
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
A New York, les inspecteurs qui enquêtent sur ces crimes vicieux, sont membres d'une unité d'élite : L'Unité Spéciale Victimes.
Lois sana yemin ederim bir gün o ahlaksızı o arabanın içinden tutup çıkartıcam ve kanunların varlığını anlayana kadar dövücem.
Je vais stopper la voiture, sortir le mec et le boxer sans pitié. Jusqu'à ce qu'il comprenne qu'il y a des lois.
Ahlaksız. " Bekle- -" Cani. "
" Brute.
Bazen kendi ahlaksızlığınızı başkalarının ahlaksızlıklarını kullanarak giderebilirsiniz.
Comme quoi, des fois on peut se débarrasser de ses vices en exploitant ceux des autres.
Ahlaksız davranıştan ötürü.. Davulcu, Albuquerque havaalanında tutuklanmış.
Le batteur a été arrêté pour trouble à l'ordre public.
Bazı ahlaksız taşınma şirketleri hakkında hikayeler duymuştum..
J'ai entendu des rumeurs sur des déménageurs peu scrupuleux.
Hollywood çocuklarımızı ahlaksızlık lağımına çekiyor. Gitmeliyim.
Hollywood pervertit la morale de nos enfants.
Zengin bir kız için biraz ahlaksızsın.
Pour une gosse de riches, t'es répugnante.
Ahlaksız, karaktersiz, kötü itibarı olan.
Aucune morale, pas de volonté, mauvaise réputation...
Bize şey lazım ucuz otel odası ve ahlaksız resimler ve iç çamaşırları... Öyle şeyler.
Il faut une chambre d'hôtel, des photos cochonnes, de la lingerie.
Mahkeme Dr Zira ve ahlaksız cerrah Gallen'dan bahsediyor. Bu yaralı hayvan üzerinde deneyler yaptınız, beyni ve boğaz dokusu ile oynayarak konuşan bir canavar yarattınız.
L'État accuse le Dr Zira et un chirurgien corrompu du nom de Galen d'expériences sur cet animal blessé, d'interventions sur son cerveau et son larynx pour produire un monstre parlant.
- Sen benim paradan başka... bir şeye önem vermeyen, ahlaksız bir satıcı mı...
- je suppose que tu penses... que je suis avide, sans scrupules...
Christian, sen beni pezevenk ve fahişelerden başka dostu olmayan ayyaş, ahlaksız bir cüce olarak görebilirsin.
Tu peux me voir comme un ivrogne, un gnome dépravé... un pilier de bordel.
Ahlaksız anne. Canını sıkan bir şey mi var?
Maman, méchante... ça ne va pas?
Yani... sıkıcı olduğu kadar da ahlaksız. Tanrım.
Dieu.
Evet, ahlaksızım.
Alors oui, je suis corrompu.
Sizi ahlaksız kadınlar!
Vous êtes toutes très vilaines!
Ve şimdi, en ahlaksız darbeyle, sadece hayal gücümüzün... ürünü olduğunu kanıtlamak için... bir yaratığı öldürüyoruz.
Et maintenant, le coup le plus vicieux... tuer une créature en lui prouvant... qu'il n'est qu'une création de notre propre imagination.
Ahlak sahibi bir adam, yani ben ahlaksız bir dünyada nasıl ahlaklı kalabilirim?
un homme moral, comme moi, peut-il conserver ses principes dans un monde immoral?
Ahlaklı bir adam ahlaksız bir dünyada nasıl yaşar?
Un homme moral peut-il conserver ses principes dans un monde immoral?
Ahlaksız bir adam bir ilk randevuda ahlaklı davranabilir mi?
Un homme moral peut-il conserver ses principes lors d'un premier rendez-vous?
"Ahlaklı bir adam ahlaksız bir dünyada ahlaklı kalabilir mi?"
"Un homme moral peut-il conserver ses principes dans un monde immoral?"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]