Aldırmayın translate French
371 parallel translation
Ona aldırmayın.
Ignorez-la.
Bana aldırmayın çocuklar. Huzursuz oldum sadece.
Ne vous occupez pas de moi, je sais pas rester en place.
Bu hayatımda yazdırdığım ilk mektup bu sebeple yazım ve noktalama işaretlerinin doğruluğuna aldırmayın.
Ceci étant la première lettre que j'aie jamais dictée, veuillez ne pas tenir compte de sa bonne orthographe et de sa ponctuation parfaite.
Eğer dördünüz briç oynamak isterseniz bana aldırmayın, oynayın.
Si vous voulez jouer au bridge, allez-y.
Siz o zavallı adama aldırmayın.
Ce pauvre garçon ne vous veut aucun mal.
Siz bana aldırmayın çocuklar, keyfinize bakın.
Je vous en prie, faites donc.
- Siz Sevimsiz'e aldırmayın.
- Ne l'écoutez pas. Il déprime.
- Ona aldırmayın doktor.
N'y faites pas attention.
- Siz ona aldırmayın.
Ne l'écoutez pas.
O huysuz domuzcuğa aldırmayın.
N'écoutez pas ce vieux bouc.
Nihayet. Ne tatsız bir yolculuk. Aldırmayın.
Quel désagréable voyage!
Lütfen kardeşime aldırmayın Bay Destry.
Ne faites pas attention à mon frère, M. Destry.
- Ona aldırmayın.
- N'y pensez pas.
- Walter'e aldırmayın.
- Allons, Walter.
Alt kattaki biraz çatlak, aldırmayın.
Il y a une vieille mégère, en dessous, ne faites pas attention.
Ona aldırmayın. Yaşlı cadı öyle yazdırdı.
Le vieux dragon l'a forcée!
Ona aldırmayın.
Ne l'écoutez pas.
- Ona aldırmayın siz.
Ne l'écoutez pas.
Millet, merdivenin açılmasına aldırmayın.
Faites gaffe en descendant l'escalier.
- Merdivenin açılmasına aldırmayın.
- Faites gaffe en descendant, hein?
Aldırmayın beyler, olağan bir şey sayın bunu.
Voyez-y, nobles pairs, une chose ordinaire.
- Buyurun ama içerisi çok dağınık. Lütfen çok fazla aldırmayın.
C'est en désordre, ne faites pas attention.
Aldırmayın Bayan Woodry, canınızı sıkmayın.
Qu'importe, Mme Woodry, ne vous fâchez pas.
- Monsieur Cook'a aldırmayın. - Buna niyetli değilim.
Monsieur Jerry, ne faites pas attention à Monsieur Cook.
Böyle çakırkeyifken ona aldırmayın.
Ne t'occupe pas de lui, il est pompette.
Bana aldırmayın, Bayan Doyle.
Ne faites pas attention à moi.
Bana aldırmayın.
Ne vous occupez pas de moi.
Siz bana aldırmayın, küçük hanım. Kahvelerinizi içmeye devam edin.
Ne vous en faites pas pour moi, ma petite fille.
Ona aldırmayın bay Forrester.
Ne faites pas attention à lui.
Ona aldırmayın. Neden bahsettiğini bilmiyor.
Ne l'écoutez pas, il dit des bêtises.
Devam edin. Bana aldırmayın.
Ne faites pas attention à moi.
Ona aldırmayın bayan.
Excusez-le, il ne voit pas 1 2 humains dans son année.
Siz bana aldırmayın lütfen.
Ne vous gênez pas pour moi.
Eğer sabahın köründe gürültü edersem aldırmayın. Sabahın beş buçuğunda uyanmaya alıştırıldım.
Vous allez peut-être être dérangée tôt... je commence mon boucan à 5h30.
Bana aldırmayın, sadece geçiyorum.
Ne faites pas attention. Je ne fais que passer.
Aldırmayınız Plyne. Hastadır.
- Laissez tomber, Plyne, il est malade.
Siz Bay MacNamara'nın her dediğine aldırmayın.
II ne faut pas croire... tout ce que raconte McNamara.
- Aldırmayın.
- Fausse alerte!
Düşmana nefes aldırmayın.
Pas de répit pour l'ennemi.
Ona aldırmayın, latife ediyor.
Ne faites pas attention, il plaisante.
Bana aldırmayın.
- Ignorez-moi.
Aldırmayın.
Ne t'en fais pas Hylas.
Aldırmayın ona.
Ne faites pas attention à Hillman.
Oddjob'a aldırmayın Bay Bond.
Ne vous occupez pas d'Oddjob.
Aldırmayın, o bizim kadrolu kaçığımız.
ne faites pas attention, elle est notre "strangette".
Fındık faresine aldırmayın.
Ne regardez pas.
Bize aldırmayın Peder.
Si vous voulez rester... lci, la tour. On jette un coup d'œil.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Mais ne soyez point comme ce faux pasteur... qui m'engage à l'austérité... et prend, lui, les sentiers fleuris...
O da atladı hemen doğrusu. Sel gibi akıyordu su şarıl şarıl. Bizse hiç aldırmayıp azgın akıntıya, sağlam pençelerle yarıyorduk suları.
De tous nos muscles, nous cognions sur le torrent, le repoussant, le défiant d'un coeur rebelle.
Bir bluz için 12.00 trenini kaçırmayı göze aldığımıza inanamıyorum.
Je n'arrive pas à comprendre pourquoi on prend le risque de rater le train de midi juste pour récupérer un chemisier.
Aldırmayın ona.
Ne vous inquiétez pas!