Aç mısınız translate French
1,611 parallel translation
Aç mısınız?
Avez-vous faim?
Belirteyim ki "üzgünüm"... Bill Croelick olayında adama yanlış yere hüküm giydirmenize sebep olan genel beceriksizlik seviyenizi görmezden gelmeyi başaramadığım için çok "üzgünüm." Eğer bir adamı yanlışlıkla idam cezasına çarptırdığınız için incindiniz ve açıklama yapmak zorunda hissettiyseniz de "üzgünüm."
Je veux que vous sachiez que je suis terriblement navrée... de ne pas avoir pu ignorer votre niveau général d'incompétences qui vous a valu d'obtenir à tort la condamnation de Bill Croelick.
Tanrı'nın yazgısını gerçekleştirecek seçilmiş beyazlar olarak... daha soylu bir bakış açımız olmalı.
Si on élevait notre perspective, notre attitude, en tant qu'hommes blancs, serait interprétée comme une mise en scène de la "destinée manifeste".
Onlar açısından, siz ve Bay Hearst var olmayacaksınız bile.
En ce qui les concerne, M. Hearst et vous n'existez même pas.
Halka açık defnedilmeyeceğini de duyuracak mısınız?
Vous annoncerez que l'enterrement est privé.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama toplantım neden iptal oldu açıklar mısın?
Vraiment désolé de t'ennuyer, Eric, Mais tu peux me dire pourquoi mon rendez-vous est annulé?
Bunu seninle barda tanıştığımız gece açıklamalıydın.
Tu aurais dû m'expliquer le soir où on s'est vus au bar.
Sakladığımız ne olursa olsun sırrımızın açığa çıktığı an mutlaka hazırlıksız yakalanıyoruz.
Quoi qu'on essait de cacher, on n'est jamais préparé pour le moment où la vérité est mise à nu.
Sırlar açığa çıktı mı arkalarına saklanmanız da gerekmez.
Et une fois que les secrets sont sur la table, on n'a plus besoin de se cacher derrière eux.
Gücümü kullan, kızım. Kendini tanıt ki, kurtuluş yolu ardına kadar açılsın.
Fais-la tienne et le chemin vers la rédemption s'ouvrira à toi.
Farklı bakış açılarımız olabilir... ama biri iyi bir şey yaptıysa takdir etmek gerektiğine inanırım.
Ecoutez, je sais qu'on n'a pas toujours été d'accord, mais je crois que quand quelqu'un fait bien quelque chose, ça doit être reconnu.
Büyük açılış cümlen ne olacak? Babacığınız geldi Kız yarım bir göğüsten ibaret sanki.
J'aime ça.
Senin plansız, programsız, - cin olmadan adam çarpma - ve dolandırıcılık kisvesi altında - hadi hep beraber hapse girelim - tarzın, ya da benim profesyonel ve - bütün açıları hesaba katıp yakalanmama - tarzım.
L'arnaque s'écroulait. On a eu l'argent! Car je te couvrais.
Dinle, sen ayrıldığından beri bu kızın peşindeyim ve şimdi onunlayım, yabancı öğrenciler için... açılan inglice sınıfındaydı.
- Salut. J'ai suivi cette fille dans un cours quand tu es parti, et il s'est avéré que c'était un cours d'Anglais langue étrangère.
Lütfen hepiniz Hal'un pozisyonuna bakar mısınız... Tamam açıkça sandalyenin köşesinde.
Notez tous bien la position d'Hal... ok... clairement de ce côté de la chaise.
Planladığımız gibi açılacağız, bu yüzden neye ihtiyacın varsa halletmeye çalış, buna Danny McCoy'u Montecito'ya geri gelmeye ikna etmek de dahil.
On ouvrira comme prévu, donc vous faites ce que vous voulez pour être prêt, incluant de convaincre Danny McCoy de revenir au Montecito.
Çok anlayışlısınız Savcı Bey. Ama ben yine de belediye meclisine ortada silah yokken birinin.... neden "silah" diye bağırdığını ya da yangın çıkmamasına rağmen neden yangın alarmının çalıştırıldığını açıklamak zorundayım.
Eh bien, c'est très compréhensif de votre part, Mr le Procureur, mais je dois tout de même expliquer à mes boss de la mairie pourquoi une personne crie "pistolet" quand il n'y en a pas
Castro hapishanelerin kapısını açıyor, kıyılarımızın bu adamlarla dolmasına sebep oluyor ve onlar da her zamanki yaptıklarını yapıyorlar.
Castro a ouvert prison et a inondé nos rivages de Marielitos, et ils font ce qu'ils ont toujours fait.
Bana bunu açıklar mısınız.
Parlez-moi de ça.
Kendi çocuklarımız olduğunda bunun acısını gerçekten çıkaracağız.
Vous vous vengerez quand nous aurons nos propres enfants.
Ben, merminin saplanma açısını ve rüzgarın hızı ile yönünü baz alarak, kurşunun izlediği yolu modelleyebilmek için kabaca bir hesap yaptım.
J'ai donc fait des calculs rapides de schémas de trajectoires basés sur l'angle d'impact, la vitesse du vent et la direction.
Biliyor musun, Ryan, yaptığımız aptalca işlerin içinde, ki bunların sayısı çok okulu bırakıp, denize açılmak, bir numaraya yerleşir.
Tu réalises, Ryan, que de tous nos plans idiots, et ils sont nombreux, quitter l'école pour vivre au large, c'est probablement le N ° 1.
Tek gözün açık uyumalısın kızım.
Tu vas devoir dormir avec un oeil ouvert, petite fille.
Anılarımız peşimizden kovalamasa yaşamdaki kaç deneyimimiz çok daha acısız olurdu, farkında mısın?
Vous réalisez combien d'expériences dans la vie seraient moins douloureuses si nous n'étions pas hantés par nos souvenirs?
Lütfen... silahlarınızı indirin ve sizlere açıklayayım.
S'il vous plait... Baissez vos armes, et je vous expliquerai.
Görüyorsunuz ya Doktor, bizim bakış açımızdan, Binbaşı Sheppard'ın bağımsız doğası biraz sorun oluyor.
Vous voyez Docteur, de notre point de vue, la nature indépendante du major Sheppard pose un petit problème.
Red ve benim bir zamanlar Bill Anderson adlı bir arkadaşımız vardı. ve herkes karısının onu aldattığını düşünürdü, bir gece, biz onlardaydık ve ben tesadüfen çantasını gördüm,... tesadüfen çanta açıldı ve tesadüfen çantayı karıştırdım ve doğru olduğunu öğrendim.
Red et moi avions un ami du nom de Bill Anderson, tout le monde pensait que sa femme le trompait, alors un soir, on était chez eux, j'ai vu son sac sans faire exprès je l'ai ouvert sans faire exprès,
Tıp dünyasını uyarmanın bir yolunu bulmalıyız. - Ama sırrımızı açıklamadan.
Eh bien, on doit trouver un moyen d'alerter la communauté médicale.
Bunu açıklayacak mısınız?
Vous expliquerez ceci au directeur adjoint?
Senin kıçın titriyor diye aç mı kalmamız gerekiyor yani?
On doit s'affamer parce que t'as le popotin qui vibre? .
Tam olarak bunu neden yaptığımızı açıklar mısın?
Explique-moi un peu ce qu'on fait là?
Bu yılkı sınıfta birkaç açığımız var.
Il reste des places pour la promo de cette année.
O restauranttaki adamların, İtalyan olduğunu nasıl anladığınızı hepimize açıklar mısınız?
Pourriez-vous nous dire, à nous tous, comment vous avez su que ces hommes qui étaient là étaient des Italiens?
Açık mısınız acaba?
Vous étes ouverts?
Bay Rawat, patlamayla ilgili açıklama yapar mısınız?
M. Rawat. Que pouvez-vous nous dire sur la bombe?
Meslek sırlarınızı açıklamanızı gerektirmez sanırım.
Vous n'avez pas besoin de dévoiler quoi que ce soit que je ne puisse deviner.
Dünyanın en iyi dansçısı olmadığımı biliyorum ama bu kız gerçekten acınası durumda.
C'est pas parce que je suis le meilleur danseur au monde, mais elle, elle fait vraiment pitié, la pauvre.
"Odasında yok" da ne demek, açıklar mısınız?
Expliquez-moi, je vous prie, ce que signifie :
Arkadaşımızı öldürdün bunun acısını çekeceksin
T'as tué notre ami. Tu vas le payer.
Bak, Nick ilk iki yılda, açılışlarımızın % 80'i başarısız oldu. Bu ölüm kalım meselesi.
Écoute, 80 % des start-up foirent dans les 2 ans.
Nick, ilk iki yılda açılışlarımızın % 80'inin başarısız olduğunu söylememe gerek yok.
Vous le savez, 80 % des start-up échouent dans les 2 ans.
Kız kardeşim, gece esen meltem Söylenirken acıklı şarkısını
Le vent nocturne m'accompagne Comme un frère et chante sa chanson
Bir kurşun yarasının acısız yapılabileceğini hiç duymamıştım.
Je n'écoutai pas avant, c'est vraiment pas douloureux de dessiner des cicatrices?
"Hayatım hakkındaki gerçekler ifade edilmeksizin ve yanlış kanaatler açıklığa kavuşturulmaksızın ölmek bana yakışmayacaktı."
"Je n'aimerais pas mourir " avant d'avoir démenti certaines fausses rumeurs, "avant d'avoir dit la vérité sur ma vie."
Görmediğimize göre, yakın geçmiş kadar uzak bir dönem yok demektir. Tarihçinin görevlerinden biri, o döneme ait bakış açımızın nasıl olacağını öngörmektir. Soykırım için olsa bile.
Et parce que nous ne le voyons pas, ceci veut dire qu'aucune période... n'est aussi lointaine que le passé récent... et l'une des tâches des historiens est d'anticiper... ce que notre perspective sera pour cette période... même sur l'Holocauste.
İşin güzel tarafı, bu iki adam birbirinden bir şey istemiyor gibi görünseler de ciddi istekleri olduğunu biliyoruz. Ve bu istekler biz bu odadan ayrılmadan önce mutlaka karşılanmalı. Vicdanımızın rahat etmesi açısında da gördüklerimizi göz ardı edeceğiz.
Même si c'est beau de voir ces deux hommes-là jouir du silence de la voûte céleste, nous savons très bien que certains autres ont encore des affaires à conclure avant que nous puissions quitter la salle et, la conscience tranquille, oublier ce que nous avons vu.
Artık bu nedenle savaşa karşı düşüncelerinizi açıklamayı bırakacak mısınız?
Allez-vous arrêter de parler de la guerre? Rien ne m'arrêtera.
Peki ne kadar acınacak halde olduğunuzun farkında mısınız?
10 patates! Mais vous êtes vraiment pathétique!
Çılgın saldırganımız Kafkas kökenli... yaklaşık 1,80 boylarında... Sırtında açıklanamayan bir sembol olan... beyaz deri bir kıyafet giyiyor.
Il s'agit d'un homme blanc environ 1,80 m et porte un costume en cuir blanc avec un symbole étrange.
Ve eğer işbirliği yapmayı başarabilirsek bu imajımız açısından da iyi olacaktır. Önümüzdeki yılın bütçesi için de iyi olacaktır!
- Alors, si nous pouvons collaborer, ce serait très bon pour notre image et pour notre budget de l'an prochain.
Sizin yardımınız olmadan da ikiye bölünebilirdi! Hala açılmamış bir paraşütü olurdu.
Un parachute pas ouvert, il l'aurait encore sur le dos.