Açın translate French
82,857 parallel translation
Benim hücremi açın!
Ouvrez la mienne!
Nihayet Gotham'a senin baktığını düşündüğüm açından baktım.
J'ai enfin compris Gotham comme j'imagine que tu l'as toujours compris.
- Televizyonu açın.
Allumez la télé.
Şimdi Nancy, o bütün bunlara, acı bir şekilde her şeyine el konulmuş olarak belirli bir üstünlükle geliyor ki normalde buna ihtiyatla yaklaşırdım ama itiraf etmeliyim ki arkadaşımın boynundaki o ip yanıklarını görmek...
Puis, il y a Nancy, qui a un point de vue à part. Il est rancunier et amer, à prendre avec des pincettes. Mais je dois dire... quand j'ai vu les marques de la corde autour du cou de mon ami...
Acılı, orta ya da kalın.
Piquant, doux, ou avec des morceaux...
Biliyorum. Hastalığını ve acını iyileştirebilecek bir tılsım da biliyorum.
Oui, et un charme qui guérit la douleur.
İlla içmen gerekiyorsa camını aç.
Si tu tiens à fumer, baisse ta vitre.
Yanımda dur ve dünyanın bir kez daha bize açılmasına izin ver.
Sois à mes côtés, que le monde s'ouvre à nous de nouveau.
Açık tabut merasimi yarın öğlen yapılacak zaten.
- Et les lèvres. - Finis demain.
Ne kadar çabuk zengin çocuk damaralarını açıp mavi kanında yıkanmak istediklerini gösterdiler.
Ils montrent combien ils aimeraient ouvrir tes veines de petit bourgeois et te baigner dans ton noble sang.
Biriminin kayıp belediye başkanımızı bulmakta nasıl aciz olduğunu görmüşken onun adına mezunlara birkaç açıklama yapmak için buradayım.
Etant donné que votre département n'est pas capable de localiser le maire qui a disparu, je viens donner aux diplômés quelques remarques en son nom.
Ve acıkmışsın.
Et vous avez faim.
Öfke ve acı bir elmanın iki yarısı gibidir.
La rage et la douleur sont deux faces de la même pièce.
Açıkça senin ne yaptığını sordu.
Elle m'a demandé très directement ce que tu faisais.
O günün öfkesi, içini yakmaya, acını büyütmeye diğer şeyleri görmeni engellemeye devam ediyor.
- Oui. La rage de ce jour continue de te brûler de l'intérieur, nourrissant ta souffrance, occultant tout le reste, et, si on la laisse ainsi, te consumera un jour.
Acının gitmesi mi?
Chasser ta souffrance?
Ama açık bir alanda virüsün etki alanı bir kilometreye yakın.
Mais à l'air libre, le rayon d'infection sera de près d'un kilomètres.
Ve burjuvaları tiyatrodaki açılıştan başka şey ortaya çıkaramaz.
Et rien n'attire plus les bourgeois qu'une grande première au théâtre.
Ama kendimi açığa çıkardığımda asla eskisi gibi olamazsın.
Mais quand je me révèle, vous ne serez plus jamais le même. Qui suis-je? - Je m'en fiche.
Ama bakın şöyle açıklayayım :
Mais laissez-moi expliquer comme ça :
- O gecenin acısını almak istiyorsun.
Vous voulez me soulager de la souffrance de cette nuit.
Burada adalet yok. Kendine bak. Sebep olduğun acıların bedelini ödemedin.
Regarde toi... tu n'as toujours pas payé pour la douleur que tu as causé.
Yani Bruce, anılarımızın acısı bizi yaralar ama ayrıca tanımlar da.
Tu vois, Bruce, la douleur de nos souvenirs peut nous blesser, mais elle nous définit aussi.
Aç mısın ahbap?
Vous avez faim, mon pote?
Verdiği his, kafanın yırtılıp açılarak sıcak alevlerin direk beynine dökülmesini sağlamak gibiydi.
Il donne la sensation que votre tête est percée pour verser de la lave en fusion à l'intérieur de votre cerveau.
acılardan kurtulmak, güç, hiçbiri hiçbiri gerçek değildi.
Quoi qu'il vous ait promis... la délivrance de la douleur, le pouvoir... rien de tout ça, rien de ça n'était réel.
Evet, ailen üç yıl önce o sokakta öldü. Bu adam da o gecenin acısını almış olabilir.
Vos parents sont morts dans cette allée il y a 3 ans et peut-être que cet homme a enlevé la douleur de cette nuit-là.
Ama acısız hayat olmaz, sevgi olmaz.
Mais il n'y a pas de vie, il n'y a pas d'amour sans douleur.
Beni delirmeye zorlama planların her şeyimi elimden alman, kendini "sürpriz" diye açığa vurman. Ve nehir kenarında vurman.
Tout ce plan pour me rendre fou, m'enlever tout ce que j'avais, te révéler avec un "ta-da", et me fusiller dans la rivière.
Acımana mı ihtiyacım var sanıyorsun?
Tu crois que j'ai besoin de ta pitié? Ce n'est pas le cas.
Aç mısın?
Tu as faim?
- Müze açılışı için giyinmiş olmalıydınız.
Vous êtes supposés être habillés pour l'ouverture du musée.
Kimse açılışına gelmedi.
Personne n'est venu à ton ouverture.
- Açıkçası pek zor olmadı.
- Ce n'était pas si dur.
Ama sonra düşündüm ki... "Gerçekten acı çekmesini istiyorsam onun yerine kızını öldürmeliyim."
Mais je me suis dit "si je veux vraiment le faire souffrir, je devrais tuer sa fille à la place"
Barry, herkesten çok acı çektin.
Barry, tu dois souffrir plus que n'importe qui.
Hayatın boyunca acıya katlandın.
Tu as enduré la souffrance durant toute ta vie.
Hayatının en acı dolu anını tekrar tekrar yaşıyor.
Il revit le pire moment de sa vie... encore et encore.
Ama şarkı söylediğinde ruhunu açıp gerçek benliğinin ortaya çıkmasını sağlarsın.
Mais quand tu chantes, tu ouvres ton âme et laisses ta vraie nature briller à travers la musique.
- Açıklayacak bir şey yok Tommy.
Il n'y a rien à expliquer, Tommy.
Belki sebeplerini dinlerseniz ve olaylara onun bakış açısından bakmaya çalışırsanız belki o zaman neden size daha önce söylemediğini anlarsınız.
Si seulement vous l'écoutiez et que vous entendiez ses raisons. En essayant de voir les choses de son point de vue... Peut-être, vous comprendriez pourquoi il ne vous l'a pas dit... avant.
Ama sırf hayatımı kurtarmak için bu kadar acıya sebep olmuş birinin serbest kalmasını da istemiyorum.
Mais je ne veux pas laisser quelqu'un qui a causé tant de douleur marcher librement seulement pour sauver ma vie.
Acıya daha önce hiç görmediğim bir şekilde karşı koydun.
Tu t'es battu à travers la douleur comme si je n'avais jamais vu personne.
Açılın.
Dégagez.
- Açılın.
Dégagez, dégagez.
Acıdan kıvranacaksın.
Tu es là pour un monde de douleur.
İkimiz de insanların acı ve çilelerinden yoksun tanrılar olabiliriz.
Nous pourrions être des dieux, libres de la douleur et de la souffrance des hommes.
Acının son bulmasını istedim.
Je voulais que la souffrance s'arrête.
Kimliğini açığa çıkarttın.
Tu t'es dévoilé.
Ayrıca Montgomery 3000 tamamen bombaya dayanıklı olmasının yanında sadece üç ayrı kişinin, üç ayrı giriş şifresiyle açılabilir.
Et en plus d'être Complètement anti--bombes, Le Montgomery 3000 ne peut être débloqué Par une reconnaissance vocale Système nécessitant
Diğer haberlere gelirsek, Jared Morillo, namı diğer Plunder'ın halka açık duruşması son buldu.
Annonceur : dans d'autres nouvelles juridiques, Le très médiatisé Procès de Jared Morillo, AKA Plunder, arrive à sa fin.