English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bacak

Bacak translate French

1,851 parallel translation
Evet, serbest konuşma için haklarımı inceliyorum... ayrıca mükemmel baldırlarımı çalıştırıyorum çünkü bugün salonda bacak çalışma günü.
Oui. J'exerce mon droit de libre parole, et mes mollets. Ça tombe bien :
Bacak kasları zayıflamış.
Les muscles de ses jambes se sont atrophiés.
- Kocaman bacak destekleri takıyordum.
Je portais les orthèses gigantesques aux jambes.
Rickety Crickety Bacak
Diminutif Criquet des jambes.
Eğer hissetmiyorsa, bacak ağrısı benim yüzümdendir. Bu yüzden gerçeği söylerim.
Sinon, la douleur de sa jambe est de ma faute et c'est moi qui lui dirai la vérité.
Bacak iliğinde etkilenmiş bir hücre kümesi var.
Un tas de cellules touchées dans la moelle osseuse du fémur.
Bacak ve kollarında da irili ufaklı kırıklar var.
Bras et jambe fracturés, tous à différents degrés.
Gördün mü, bilmen gereken tek şeyin bacak kırmak olduğunu sanmıştım.
Regardez ça, et moi qui pensais que tout ce que vous deviez savoir c'était comment casser des jambes.
Bu büyük baskı gerektirir. Yani kol değil, bacak gücü.
Ça suppose beaucoup de pression, suggérant la force d'une jambe, pas d'un bras.
# Bacak kemiği kalça kemiğine bağlı... #
# L'os de la jambe est connecté à l'os de la hanche... #
Bu ikimiz için de bir neden, bastıbacak.
Et ben, on est deux. Demi-portion.
Kalkmış bana bacak kadar boyuyla dayılık taslıyor!
Il croit qu'il peut m'insulter!
İşte bu yüzden özel bir şey yapmak ve ona şahane iki bacak vermek...
C'est pour ça que je veux lui faire quelque chose de spécial.
Bir bacak uzatma operasyonu benim tavsiye edeceğim birşey değil, Marlo.
L'allongement des jambes est une opération que je ne recommande pas, Marlowe.
Bil bakalım bugün bacak uzatmak için konuşmaya ofisime kim geldi?
Devine qui est venu me voir pour parler d'allongement des jambes?
Bacak uzatma.
Cet allongement de jambes.
Bacak uzatma operasyonu gibi mi?
Son intervention pour allonger ses jambes?
Mesela, yapay bir bacak üzerinde çalışıyorsam ve 200 dolarım varsa geriye kalan son 200 dolarımı bunun için harcıyordum.
Si j'étais en train de fabriquer une jambe artificielle pour laquelle une dépense supplémentaire de 200 dollars s'avérait nécessaire, j'utilisais mes derniers 200 dollars pour pouvoir continuer à travailler.
Dikkatinizi bacak arama verin.
Regardez ma bite.
Bacak.
C'est une jambe.
Hastamızın bacak röntgenini çektir.
Faisons-lui une radio de la jambe.
Tıkıştırdığım onca şeyle üçümüz nasıl sığacağız bilemiyorum onun için... size daha fazla bacak alanı bırakmak için, ben ortada oturacağım.
Je ne sais pas comment on va faire, tous les trois le camion, avec tout le reste, mais si je vais au milieu, tu auras de l'espace.
- Bacak açma hakkına sahipsin.
Lâchez-moi!
Bu şekilde bacak bacak üstüne atma.
Ne croise pas tes jambes comme ça.
Bacak ve kollardan büyük parçalar koparılmış, sırtlarda ve karında derin yaralar.
Morceaux retirés des jambes et des bras, blessures profondes au dos et à l'estomac.
Bacak mı, göğüs mü?
Une jambe ou un sein?
Senin o zavallı hayatını, iki düzgün bacak için gözümü kırpmadan satarım.
J'échange ta vie de merde contre deux jambes valides.
Bacak onu öldürecekti.
Ça l'aurait tuée.
Çok ciddi diz ve bacak kemiği kırıkların var, çatlamış kuyruksokumundan bahsetmiyorum bile.
Vous avez de graves fractures du genou et de la jambe. Le coccyx fêlé.
Şimdi, dönün ve sırt üstü uzanıp bacak ve kollarınızı iki yana açın.
Maintenant, tournez-vous et allongez-vous par terre, dans la savane. La position du mort.
Küçük üçüncü bir bacak gördün mü? Hayır.
Bien, est-ce que tu as une troisième jambe?
Bacak röntgenini çekmek de çok zor oldu.
Et ça a été un vrai combat juste pour passer une radio de sa jambe.
Kırık bacak için mi?
Pour une jambe cassée?
Baba, bu "Bir Bacak Kır", "Parmaklarına Tükür" değil.
On dit "Casse la baraque", pas "Crache sur tes doigts."
Bacak kaslarımı esnetecek vaktim bile yok.
Je ne vais même pas avoir le temps de m'étirer.
Benim de her iki bacak ve kolumu ve tek gözümü değiştirmiştiler.
Moi, ils m'ont refait les bras et les jambes. Un oeil seulement.
Sonra da bacak görüntüsü verdim.
Je les ai déguisés en jambes.
Şapka elimde, kuyruk bacak aramda sana geldim. Ve yüksek atımdan ayrılarak.
Je viens te voir la queue entre les jambes, et redescendue de mon grand cheval.
Bacak sarması çok ilginç
La jambe autour. C'est intéressant.
oo, evet, her seferinde tamam, öyleyse bacak sarmasından, saç tutuşuna.
Ouais. Tout le temps. OK, alors jambe autour jusqu'à attraper les cheveux.
Bunu bilmiyorsun bastıbacak.
- T'en sais rien.
Bir bacak yaralanması.
Une blessure à la jambe.
Grup, metal yığını manzarasından ve kol, bacak ve de hayat kaybetme temsilinden heyecanlanmışken,... Chuck, tek başına aynı miktarda ürkütücü bir manzara ile karşılaştı.
Pendant que le groupe s'extasiait à la vue de la tôle pliée et de la simulation de perte de vie et de membres, Chuck fit aussi une découverte de son côté.
- Üç bacak!
- Bon. - Trois jambes!
Bu video semenderlerin, tamamen işlevsel, yeni bir bacak oluşturmalarını sağlayan inanılmaz yeteneklerini gösteriyor.
Cette vidéo illustre l'étonnante capacité du lézard à régénérer complètement l'un de ses membres moteurs.
Bacak mı, kıç mı, göğüs mü?
jambes, cul ou nichons?
Kişi başına bir bacak düşer.
Un par tentacule.
Bacak nerede?
Où est la jambe?
Eğer müzedeki bebek evlerine bir daha bacak olursam kusacağım.
Si je dois voir les maisons de poupée du museum encore une fois J'en vomirai.
Bacak gibi görünüyor. Bilmiyorum.
À une jambe?
Bacak.
Jambe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]