Batıyor translate French
2,191 parallel translation
Motel batıyor ve ben sana son bir fırsat sunuyorum.
Ce motel est en train de couler, je vous lance une bouée de sauvetage.
Çocuklar! Güneş batıyor!
Venez voir le coucher de soleil!
Pekâlâ, güneş geceleri ne taraftan batıyor?
Où va le soleil, la nuit?
Yeni haberlere göre ünlü Radyo Rock alt kısmında kocaman bir delik ile birlikte Kuzey Denizi'ne batıyor.
On apprend à l'instant que notre célèbre navire a un gros trou dans la coque et qu'il coule par conséquent dans la mer du Nord.
Esas mesele Bob, gemimiz batıyor şu an..... ve sen de bu şarkının sonunu dinlersen, öleceksin.
On est en train de sombrer. Si tu continues, tu vas mourir.
- Alttan bir şey batıyor.
- Quelque chose m'a piqué les fesses.
O senin kardeşin ve batıyor.
C'est ton frère, et il est en train de se noyer.
Spoiler Uyarısı : Gemi batıyor.
"Brèche, le bateau coule."
Rahat batıyor, değil mi Maymun?
Vous ne supportez pas la prospérité, hein, le "Singe"?
Bence Baader Meinhof çetesi doğrusunu yapıyor.
Le groupe Baader-Meinhof se bat pour ses idéaux.
A. B. D. ve batılı sanayi ülkeleri arasındaki güç bağlantıları çok büyük bir bağımlılık yaratıyor ve kitlelerin üzerinde baskı oluşturuyor.
Les relations de pouvoir entre les E.-U. et les pays occidentaux rendent les masses dépendantes et opprimées.
Dört gramı yanımda, bir gramı burnumda ki kalbim yerinden çıkacakmışçasına küt küt atıyor ki her an kalp krizi geçirmem olası.
J'ai 4 g sur moi et 1 g en moi, c'est pourquoi mon cœur bat ainsi, au bord de l'infarctus.
Ne zaman kavga edecek olsa, Gözleri parıldıyor Bana birini hatırlatıyor.
Il ya une lueur dans ses yeux quand il se bat ça me rappelle quelqu'un?
Roanoke hayatta kalmaya çalışıyor olabilir ama harika oynuyor!
Roanoke se bat peut-être pour sa vie, mais il joue très bien!
Tanrım, şu anda kalbim çok hızlı atıyor.
Mon cœur bat à tout rompre.
Peki kaçınız, toksik batılı ilaçları kullanarak, sırf kendi bencil rahatı için bebeğini zehirlemeyi planlıyor? Bunu yapmak isteyen var mı?
Et combien d'entre vous prévoient prendre des médicaments occidentaux toxiques qui drogueront votre bébé, et tout ça pour votre propre confort.
En az 50,000 kişilik silahlı ordu Almanları arkadan vurmaya hazırlanıyor şayet müttefikler Batı Cephesine asker yığarlarsa tabii.
Il nous faut 50000 hommes prêts à attaquer les Allemands le jour où Les Alliés débarqueront sur la côte ouest. C'est capital.
Bir avuç geri zekalı bize savaş mı açıyor?
Un tas de cons qui se bat contre nous?
Annesi kapıyı açıyor İçim titriyor
Sa mère ouvre la porte J'ai le cœur qui bat la chamade
Kalbin sıradan bir kanla çarpıyor
Votre cœur synthétique bat toujours avec du vrai sang
Kulüp sahipleri Bud'ın şişirildiğini düşünüyor oyuncular birliği sessiz kalmayı tercih ediyor Bonds tur vuruşu rekoruna sahip oluyor ve herkes sorun ortadan kalkmış gibi davranıyor.
Les proprios aiment Bud, les joueurs disent rien, Bonds bat le record de circuits et on se cache la tête dans le sable.
Batı yakasından bir siyahi çocuk basketbol için çıldırıyor.
Un petit Noir de l'Ouest, fou du baseball?
Marlo toptancılığı batıda Monk üzerinden, doğuda da Cheese üzerinden yapıyor.
Marlo revend dans l'ouest à travers Monk, et dans l'est avec Cheese.
Batı Yakası beraber olmalı, dediğimi anlıyor musun?
On se doit se serrer les coudes dans le quartier ouest.
Batı Baltimore'da bir yerden yola çıkıyor kendini Oriole Park olarak bilinen büyük tuğla-yapılı kolezyumun gölgesinde buluyor.
Il se fait rouler depuis l'ouest de Baltimore jusqu'à... " l'ombre du majestueux Colisée connu sous le nom d'Oriole Park,
Bence işleri sürekli batırıyor.
Il me semble qu'il fasse toujours tout foirer.
Bu bey yalnızca yetenekli bir yazar olmakla kalmıyor Çarlığımızın muhteşem yazgısı için Ortodoksluk için ve Rus halkı için savaşan bir kişidir de.
Celui ci n'est pas seulement un talentueux écriavain il se bat également pour le destin de notre Empire.. Celui ci n'est pas seulement un talentueux écrivain il se bat également pour le destin de notre Empire.. ... pour la foi orthodoxe et le peuple russe.
Artık Dünya'nın saati, Güneş enerjisinin mirasını durmadan sömüren makinelerin ritmiyle atıyor.
C'est la nouvelle mesure du temps. Notre monde aujourd'hui bat au rythme des machines infatigable puisant dans la "poche de soleil".
Amerika, Avrupa ve Asya'yı kutuplarda birbirine bağlayan kuzey batı geçidi açıIıyor.
Le passage du nord-ouest, qui relie Amérique, Europe et Asie via le pôle, s'ouvre.
Batı istikametine giden trenimiz perona yaklaşıyor.
Embarquement à la ligne de métro ouest.
Hiçliğin ortasındaki yerin nerede olduğunu hatırlıyor musunuz? Batı dışında bir yerdi.
Vous souvenez-vous où se trouve ce "milieu de nulle part"?
Hükümet, Batı'nın tesiri altında daha fazla zaman geçirmemen gerektiğine inanıyor.
Le gouvernement pense que tu ne dois pas subir plus longtemps l'influence de l'Ouest
Batı Cennet'teki programınız bu aktivitelerle başlamıyor.
Ça ne fait pas partie de votre programme à Éden ouest.
Batı Arlington Hastanesi'ne, nakledilmek için hazırlık yapılıyor.
Ils s'apprêtent à le transférer au West Arlington Hospital.
Sonra bir kuş bana doğru uçup, kanadını kuma batırıyor.
une chambre pleine de sable, un oiseau vole vers moi et plonge son aile dans le sable.
Hâla atıyor
Eh bien, ça bat toujours.
Söylediğim şeye inanıyor değilim, sadece bir batıl inanç diyorum.
Je ne dis pas que j'y crois. J'ai déjà entendu ça, c'est tout.
Bilmiyorum... ama Tom Batı Virginia'ya bir seyahat ayarlıyor.
- Je l'ignore. Tom s'occupe du voyage.
Batı Virginia'yı parmağında oynatıyor.
Il tient la Virginie-Occidentale.
Bu zehiri Batı Virginia'daki işletmesinde kullanıyor ve bu madde insanları zehirliyor.
Il l'utilise en Virginie et ça empoisonne les gens.
Batıyor!
Regroupez-vous!
Gemi batıyor. Batıyor.
Il est en train de couler!
Yapının kalbi 24 saat atıyor.
Le coeur du bâtiment bat 24h sur 24.
Kar Axel Bodin, Batı İsveç'te Gosseberga'da 612 numaralı adreste yaşıyor.
Karl Axel Bodin est domicilié dans l'Ouest de la Suède et on me donne comme adresse : boîte aux lettres 612 à Gosseberga.
Bana katlanamadığım "Country" ve batı müziğini hatırlatıyor.
Comme ces chanteuses de country qui s'égosillent.
Her fırsatta Çin fiyatımızı kırıyor.
La Chine nous bat sur tous les plans.
Pilicci, Antarr ve Prof'da faydalanamıyor. Zamanında iyi sıçıp batırdınız.
Ni Pilicci, Antarr, ni le professeur Vous foutu mal.
Denizaltı batırılıyor, Yüzbaşım.
Nous immergeons, capitaine.
Gates saatlerdir o çocukla uğraşıyor.
Ça fait des heures que Gates se bat avec.
Kalbim çarpıyor ve kendimi nasıl tarif edebileceğimi bilemiyorum.
Mon cœur bat très fort et je me sens... Je ne sais même pas comment le décrire.
Kalbin çok hızlı atıyor.
Ton cœur bat vite.