Baş üstüne translate French
1,761 parallel translation
- Baş üstüne efendim.
Oui, monsieur. Attache la.
- Baş üstüne, derhal, Yüzbaşım.
- A vos ordres, Commandant.
Baş üstüne, Yoldaş Generalim.
Bien sûr, Camarade...
Baş üstüne Yüzbaşım.
Oui, Commandant.
- Baş üstüne Yüzbaşım.
- Oui, commandant.
Baş üstüne Başçavuşum.
Oui, premier maître.
- Baş üstüne Başçavuşum.
- Oui, premier maître.
Baş üstüne Başçavuşum!
Oui, premier maître!
Her ikiniz de, ellerinizi başınızın üstüne koyun.
Tous les deux, mains sur la tête.
Ellerini başının üstüne koy.
Mettez les mains sur la tête.
Ellerini başının üstüne koy!
Mains sur la tête!
Ellerini başının üstüne... Düşman saldırıya geçti!
Pose tes mains sur ta... Suspect engagé!
Ellerini başının üstüne koy!
Les mains sur la tête.
Derhal ellerini başının üstüne koy!
Mets tes mains sur la tête!
Derhal ellerini başının üstüne koy!
Mettez vos mains sur la tête!
Evet, en baştan günlük bahsini açtığım için başımın üstüne vurabilirsin.
Oui, tu peux me taper sur le crâne pour avoir fait mention de ce journal.
Evet, en baştan günlük bahsini açtığım için başımın üstüne vurabilirsin.
Ben?
- Baş üstüne.
- Je suis dessus!
Filoda infiale sebep olacak. Basın olayın üstüne atlayacak. Gemiler gruplara bölünecek.
Les civils et la presse vont se déchaîner et la flotte va commencer à se désagréger.
Başının üstüne 1 dolarlıklardan oluşan 50 bin dolar para bile koysan kimse seni rahatsız etmezdi.Bu adam hariç.
Et personne ne vous disait rien. A part ce type. Lui, il venait vous voir.
kesik başın üstüne konduğu gazete kadığı üzerinde....... avuç kenarı izleri buldum bunun bizim işimize pek yarayacağını sanmıyorum.
J'ai recueilli deux empreintes correspondant vraisemblablement à celles de paumes sur le journal où était la tête, mais je ne crois pas que cela soit notre meilleure chance.
Hapların üstüne genelde üç elmas basıyorlar.
D'habitude elle est marquée de 3 diamants.
Yine de kollarını başının üstüne kaldırmasını istiyorum.
J'aimerais qu'il lève les bras au-dessus de la tête.
Ellerini başının üstüne kaldır.
Levez-les mains au dessus de la tête.
Ellerini başının üstüne koy, hemen!
Les mains sur la tête. Vite!
Ayağa kalk ve ellerini başının üstüne koy.
Levez-vous et mettez les mains sur la tête.
Ellerini başının üstüne koy. Şimdi!
Lève-toi, les mains en l'air.
Ellerinizi başınızın üstüne koyun.
Mains sur la tête.
Benim gibi güçlü ve cesur erkekler, büyük bir tekerlek peynirle bir tepenin üstüne çıkıyor ve onu aşağı itip peşinden koşuyor. Hadi oradan.
On a assisté au célèbre festival de rouler de fromage du comté, une tradition vénérable où des hommes valeureux, comme moi, montent sur une colline avec une immense roue de fromage et la font rouler en la poussant jusqu'en bas.
Arkanı dön ve ellerini başını üstüne koy.
Vous êtes sérieux?
Annemi hatırlıyorum da, her aklıbaşında erkek gibi, dizlerinin üstüne çöker ve yerleri pırıl pırıl olana kadar silerdi.
Je me rappelle de ma mère, aussi futée qu'un homme, à genoux dans la cuisine, frottant le sol jusqu'à ce qu'il brille.
- Baş üstüne efendim.
- Oui, monsieur.
Başının üstüne koy!
Sur la tête!
Ellerini başının üstüne koy ve arkanı dön.
Mettez les mains sur la tête et retournez-vous.
Bana arabadan çık ve ellerini başının üstüne koy dediler.
De descendre de voiture et de mettre les mains sur la tête.
Ellerin başının üstüne koy.
Mauvaise idée. Mains sur la tête.
- Ellerini başının üstüne koy.
- Mains sur la tête.
Ellerini başının üstüne koy.
Mains sur la tête.
- Ellerini başının üstüne koy.
Placez vos mains sur votre tête.
- Baş üstüne efendim!
Merci de votre aide.
Onunla git. Baş üstüne efendim.
Oui, Monsieur.
Baş üstüne efendim.
- Oui, monsieur.
Mia bacağını nasıl da başının üstüne atabiliyor, gördün mü?
Tu as vu jusqu'où Mia montait sa jambe?
Her gün kıyafetlerimin üstüne çıkacak kadar terliyorum, ama aşağısı Mojave çölü kadar kuru.
Tous les jours, je transpire dans mes vêtements, mais en bas, je suis sec comme le désert Mojave.
Şimdi anladıysan hadi üstüne bas!
Marche dessus.
bas hemen üstüne.
Laisse tomber et marche dessus.
Her sabah üstüne başına çocuk kanı bulaştırarak işe giden biriydi mutlaka.
Ca devait être un type qui arrivait au boulot couvert du sang d'un enfant.
- Baş üstüne, efendim.
- Bien, Madame.
Ellerini başının üstüne koy!
Les mains en l'air.
Biliyorsun, her şeyim üstüne bahse girerim ki Tania Leeds başından beri ölüydü.
Je mets ma main à couper que... Tania Leeds était morte dès le début.
Gidelim. Baş üstüne, efendim.
A vos ordres.