Üstüne üstlük translate French
75 parallel translation
Bak, aklında olsun, biraları ben aldım, üstüne üstlük...
Non seulement j'ai payé la bière,
Bir doktor olduğunuzda dayanması daha zor üstüne üstlük onun neyi olduğunu bildiğiniz zaman. Hele ki sizin veya başkasının aklına herhangi bir çözüm yolu gelmezken.
C'est encore plus difficile d'être médecin et de savoir ce qui ne va pas, et de savoir que ni vous ni personne d'autre ne pouvez l'aider.
... Avrupa'daki en büyük toprağın, Akitanya'nın sahibi, dünyanın en zengin kadını,.. ... üstüne üstlük güzel de bir kadınla birliktesin. " diye düşündüm.
La femme la plus riche au monde, elle possède l'Aquitaine... la plus grande province du continent... et belle aussi.
3'üncü ordu Almanlarla savaşmaktan bıktı usandı komutanları aksi, benzin kalmadı üstüne üstlük, hava da açmıyor.
La 3ème armée se bat contre les Allemands... Ie commandement suprême, les carences... et le temps épouvantable.
Ve üstüne üstlük sana her şeyi bir kenara atıp Meksika'da çorak bir yere gelmeni isteyen biriyle karşı karşıya bulunuyorsun.
Et me voilà, avec cette idée saugrenue de te faire tout quitter pour partir avec moi dans des montagnes désolées du Mexique.
Aşağılık herifin teki olman önemli değil, ama üstüne üstlük zevksizsin!
Tu es un salaud, d'accord, mais tu pourrais avoir un peu de goût, non?
Erkekliğimi öldürmeye çalışman yetmedi bir de arkamdan araba satıp üstüne üstlük bana pay da vermedin demek.
Non seulement tu veux me rendre impuissant... mais en plus tu vends des voitures sans me donner ma part?
Yeleğim mahvoldu üstüne üstlük orada kaldı. Pantolonum paramparça, donumla kalakaldım.
Mon gilet est complètement abîmé, d'ailleurs je l'ai laissé là-bas, mon pantalon est en lambeaux, je suis en caleçon.
Muhabir biraz bir şeyler açıklardı ama para ve itibar konusunda aslan payını o alırdı ve bir de üstüne üstlük harika bir işi olurdu.
Cette journaliste m'aurait bien donné quelques dollars, mais elle aurait récolté tous les honneurs, et ça lui aurait valu un salaire dans les cinq chiffres et un gros poste.
California'yı sorabilirdim... üstüne üstlük Arkansas'ı da unuttum.
J'aurais demandé la Californie, ils me donnaient l'Arkansas en prime.
13 yaşında gelin olmuş ve üstüne üstlük kuzeniyle evlenmiş çocuk hala akıllarda bir soru işareti.
L'enfant en question est âgée de treize ans et se trouve être sa cousine.
"Kurtadamlar" hakkında ne duyduğunuzu bilmiyorum ama, sabotajların hala devam ettiğinden üstüne üstlük, müttefiklerle işbirliği... yapan Almanların ortadan kaldırıldığından... mutlaka haberiniz vardır.
Je ne sais pas si tu connais les "Werewolves", mais il faut savoir que les sabotages continuent ainsi que les exécutions d'Allemands qui coopèrent avec les alliés.
Zaten alet dağılmak üzere, bir de üstüne üstlük görünmez güçler sizi raydan çıkarmak için bekliyordur.
Non seulement tout menace de s'effondrer, mais des forces surnaturelles guettent le moment de vous faire sombrer
Sahte ifade verdiler, üstüne üstlük yalan söylediler, o nedenle bu adamlar alçaktır.
Morbleu, ils ont commis un faux rapport. Et ils ont dit des mensonges. Secundo, ce sont des calomnies.
Ve üstüne üstlük okul gecesi!
En plus, c'est un soir d'école!
Delisin ve üstüne üstlük çirkinsin.
T'es complètement malade Et en plus t'es immonde
Ortağın öldü, üstüne üstlük sen de cinayetle suçlanıyorsun.
Ton copain est mort et tu es accusé de meurtre.
Bizim için Ferengi Birliğini kurmak iki katı sürmüştü ve üstüne üstlük warp teknolojisini satın almak zorunda... 5.000 10.000 ne fark eder?
Il nous a fallu deux fois plus de temps pour créer notre Alliance... 5000 ans, 10 000 ans... quelle différence ça fait?
Dandik bir işim, dandik bir evim var, üstüne üstlük aile kuruyorum.
J'ai un job de merde, un appart de merde, et maintenant une famille qui arrive.
Ve üstüne üstlük Stephanie, Cuma'ya kadar yok.
En plus, Stephanie est absente jusqu'à vendredi.
Hepsi ya kocanın iznini ya da kimliğini istiyor,... üstüne üstlük hamileliğin ileri evresindeyim.
Partout on me demande l'accord du mari, nos cartes d'identité... en plus la grossesse est trop avancée.
Evet, tabiî, üstüne üstlük bir de kıyafet bulmam lazım.
.. au magasin? - C'est ça!
Ben üstüne üstlük bir de kardan melek yapmıştım.
J'ai fait un ange dans la neige, sur toi.
Ve üstüne üstlük Seninleyim
Et en plus de ça Je suis avec toi
Ve üstüne üstlük,... babası Norwich piskoposuymuş.
Et pour couronner le tout, son père était l'évêque de Norwich.
Senin gibi güzel bir kızın Noel tatilini geçirmek için niçin bir yabancının evine geldiğini üstüne üstlük Cumartesi akşamını niye benim gibi bir morukla geçirdiğini merak ediyorum.
Je me demande ce qu'une jolie fille comme vous fait dans la maison d'une inconnue pendant les fêtes de Noël. Et pourquoi passe-t-elle le samedi soir avec un vieux croulant?
Burada çok zor çamaşır yıkıyorum elbiseleri, ve birde üstüne üstlük onları kazmamı istiyorlar!
Ici, moi, je travaille dur en lavant.. ... ses vêtements et en plus de cela ils veulent que je creuse!
Medyum olması yetmezmiş gibi, üstüne üstlük bir de yaratıcı sanırım. Yoksa bir tane daha mı buldun?
En plus d'être potentiellement médium, j'ai très peur qu'elle puisse être... créative.
... bu görüşümü daha da bozuyor. Bir de üstüne üstlük adam Marcus Welby'ye benzemiyordu.
Et, cerise sur le gâteau, l'homme ne ressemble pas du tout à Marcus Welby.
üstüne üstlük bir de yaralılarsa!
Encore moins blessée!
Uzakta, hamile bir kız arkadaşa sahip olmakla kalmamış üstüne üstlük, hâlâ bir daire bulamamıştım.
Ma copine était enceinte et bien loin d'ici, et en plus, je cherchais toujours un appartement.
bir kalaşnikof böyle etki yapar üstüne üstlük birkaç da kırık kaburga.
C'est en général ce que font les AK. Vous avez deux côtes à réparer.
Başa çıkmaya çalıştığım onca sorun vardı üstüne üstlük.
J'avais déjà tellement de mal à me maintenir.
Sen çok seksisin. ve üstüne üstlük bir de tıp okulu?
T'es belle. Tu seras médecin.
Boktan bir gömlek için üstüne üstlük bir de açıklama mı yapacağım?
C'est juste que je je n'ai pas envie de m'excuser pour un simple t-shhirt de merde.
Eğer bana karşı bir şeyler hissediyorsan. Ben öğretmenim, sen de öğrencimsin, üstüne üstlük senden oldukça yaşlıyım. Ya çok yaşlı değilim de.
Donc si tu as des sentiments pour moi, je suis ton prof, tu es mon élève, je suis beaucoup plus vieux que toi, je veux dire, pas beaucoup.
Kendimi öldürürsem, hiçbir işe yaramayacak, üstüne üstlük ölü biri olacağım.
Si je me tue, ça ne changera rien. En plus, je suis mort.
Ailemiz zor zamanlardan geçti,... ama hayat ediyor ve üstüne üstlük yeni gelen mutlulukla tazelendi.
On a tous eu des moments difficiles. Mais la vie continue avec ses moments de bonheur.
Soğukta beni bekleyen sendin üstüne üstlük geciktiğim halde.
C'est vous qui m'avez attendu, dans le froid, malgré mon retard.
Ve üstüne üstlük mole yapacaksın. - Evet.
Alors, ça fait quoi de revenir?
Nick hiç te o kıza uygun değildi üstüne üstlük Handleman'ın da kalbini kırdı!
Nick n'était pas bien pour elle. Il a brisé le cœur de Skippy Handleman!
İkiniz de bariz şekilde bir emre karşı geldiniz ve üstüne üstlük yalan söylediniz.
Vous avez clairement désobéi à un ordre, puis vous avez menti.
Bir mercan resifi yaşam çeşitliliği bakımından yağmur ormanlarıyla aşık atabilir,... üstüne üstlük bunun gibi mercanlar besinin çok az olduğu sularda bulunur.
En termes de biodiversité, les récifs rivalisent avec les forêts pluviales. Pourtant, ce type de coraux prolifère dans des zones ou la nourriture est peu abondante.
Pearce sadece bir eş ve çocuk satın almakla kalmamış üstüne üstlük bir de boydan 10 santimetre çekmiş.
Pierce n'a pas seulement une femme, et un enfant... il a aussi perdu 10 centimètres.
Ve üstüne üstlük, benzinlikte yaşadığım bir sorun sayesinde,
Et la cerise sur le gâteau, grâce à des ennuis à une station-service,
Ben de trenle eve dönüp ertesi gün yine trenle Crawley'e gitmek zorunda kaldım üstüne üstlük eleman bana dokunup durdu.
J'ai dû rentrer en train et retourner à Crawley le lendemain.
Sen şimdi çıkıp gidecek, ve ilk röportajını yapacaksın üstüne üstlük, bana kim olduğunu da söylemeyeceksin, öyle mi?
Tu vas faire ta première entrevue et tu ne veux même pas me dire qui c'est?
Sonra üstüne üstlük, çıkışta bir de bize patates cipsi aldırırdın.
En plus, tu demandais qu'on t'achète des chips.
Uyuyakalmazlar, üstüne üstlük tüm havalı şeyleri gece söylerler ama bunları duymak istemem, duymam. Uyuyakalmalarını isterim.
Elles ne dorment pas et disent plein de trucs cool, mais je ne veux rien entendre.
Ve üstüne üstlük bu kötü adam! Ve ikimiz tamamen iflasız.
- Et ce gars va nous apporter que des problèmes!
Senin hiç metro geçidinde araban bozulup yanında utangaç bakışlı bir çocuğun sürekli, durmadan " 7 : 15, 59. ve Lex arasında, 7 : 15, 59. ve Lex arasında diye tekrarladığını ve sürekli daha yüksek sesle bağırdığını yaşadın mı üstüne üstlük bu yetmiyormuş gibi....... kendisine vurmaya başladığını ve etrafta dolaştığını ve sonunda yavaş yavaş sakinleştiğini?
Vous avez déjà été dans un métro qui tombe en panne? Avec un mec... Un enfant timide qui commence à se répéter sans cesse à lui-même :
üstünde 26
üstüne 19
üstüne alınma 28
üstünü ört 16
üstünü değiştir 20
üstünü giyin 16
üstünü giy 19
üstüne bastın 27
üstüne 19
üstüne alınma 28
üstünü ört 16
üstünü değiştir 20
üstünü giyin 16
üstünü giy 19
üstüne bastın 27