Bu böyle gitmez translate French
75 parallel translation
Bakın bayım, artık bu böyle gitmez.
Ecoutez monsieur, ça ne peut plus durer.
Bu böyle gitmez.
Je ne plus te couvrir.
Ben de dedim ki " Bak Warren, bu böyle gitmez.
Écoute, Warren, que je dis, il faut choisir!
Bu böyle gitmez. Niye derdini bana açmadın?
Combien de temps cela aurait-il duré?
Ayrıca, bu böyle gitmez.
On ne peut pas continuer comme ça.
Bu böyle gitmez.
Ça ne peut pas continuer.
Bu böyle gitmez. Kendi kendine düzelir efendim.
Les choses vont s'arranger monsieur.
Fakat bu böyle gitmez, Elizabeth.
Ça ne peut pas marcher.
Bu böyle gitmez, buna dayanamam.
II faut en finir, je ne supporte plus ça.
Bu böyle gitmez, millet.
Nous ne pouvons continuer comme ça.
Kay heyecan ararken sen vardın, ama bu böyle gitmez.
Tu arrives alors que Kay a besoin d'excitation, mais ça ne durera pas.
- Hadi bayan, bu böyle gitmez.
- Allez, il faut arrêter ça.
Beyler, bu böyle gitmez.
On arrête tout de suite.
Bu böyle gitmez!
Tu ne peux pas continuer!
Bu böyle gitmez, Meir.
Ça ne peut plus durer, Meïr.
Bu böyle gitmez, 77.
Ca marchera pas, 77.
bu böyle gitmez.
Ca va pas.
Bu böyle gitmez.
Ça ne peut pas durer.
Bu böyle gitmez.
J'en ai assez de vous servir de bonne.
Bu böyle gitmez Daniel.
On ne peut pas continuer comme ça.
Olamaz, bu böyle gitmez.
Non, impossible.
Bu böyle gitmez, Barb.
Ça ne peut pas continuer, Barb.
- Michael, bu böyle gitmez!
J'en ai marre de le voir te rejeter.
Bu böyle gitmez!
Ça ne nous ressemble pas!
- Bu böyle gitmez.
- Ce n'est pas possible.
Bu böyle gitmez.
Faut que ça change.
Bu böyle gitmez.
Ça pourra pas durer.
Son zamanlarda sinirlerimi bozmaya başladın ve bu böyle gitmez.
Mes ordres. Ces derniers temps, vous me les brisez. Ça ne peut pas durer.
Bu böyle gitmez.
Ça marche pas pour moi.
Böyle surat asmak istemezsin kuzum. Bu yakışıklıların hiç hoşuna gitmez.
Une mine renfrognée ne plaît pas aux hommes.
- Bu böyle gitmez
Ce serait truquer le plan.
Şu ya da bu şekilde bütün kasabayı mahvedecek. Böyle gitmez.
Toute la ville va exploser ça peut pas durer comme ça.
Konuya böyle de bakabilirsiniz ama bu benim hoşuma gitmez.
Mais il faut le faire, et je ne me réjouis pas à cette idée.
Yoksa bu iş böyle gitmez!
De toute façon, ça ne pouvait plus durer.
- Bu hep böyle gidecek. - Gitmez belki.
On la répare.
Eğer böyle yapmazsanız, öldürülen genç ırgatın laneti sonsuza kadar bu evden gitmez.
Sinon,... cette maison sera toujours maudite... par les fils cadets.
- Bu böyle gitmez!
- Ça ne peut plus durer!
Peki, bu iş böyle gitmez.
Aucune chance pour que ça marche.
- Bu iş böyle gitmez.
Ça ne va pas marcher.
Üzgünüm ama bu iş böyle gitmez.
Désolée, mais ça ne peut pas se passer comme ça.
Bu iş böyle gitmez, Paula istediği ile beraber olabilir.
Ça ne peut pas durer. Paula peut tomber amoureuse.
Baltimore'un batısında işlerin nasıl yürüdüğünü biliyoruz biz. Bu iş böyle gitmez.
C'est pas comme ça qu'on s'y prend à Baltimore Ouest.
Bu böyle gitmez.
Herrera le réexamine Ca ne va pas se passer comme ça
Bu hiç hoşuma gitmez. - Ama bazen bilgi alabilmek için böyle ufak afra tafralara katlanman gerekir.
Parfois, il faut accepter un certain mépris pour avoir des informations.
- Bu böyle gitmez.
On y arrivera pas.
Bu kimsenin hoşuna gitmez. Ama böyle şeyler oluyor.
Ça ennuie tout le monde, mais vous savez ce que c'est.
Eğer böyle yaparsanız ve ben de bunun yüzünden evimi kaybedersem bir şey üzerinize doğru gelebilir, Bayan Price, geceleri gelen hırsız gibi, bu hoşunuza gitmez.
Car si je perds mes biens à cause de vous, vous pourriez être surprise, Mlle Price, comme un voleur par le jour, et cela ne vous sera pas agréable.
Lynette, bu böyle gitmez.
- Tu ne peux pas laisser passer ça.
Bu sonsuza kadar böyle gitmez.
Ça peut pas durer indéfiniment.
Benim buna itirazım var hocam. Bu düzen böyle gitmez arkadaş.
Ça ne va pas comme çà.
Bu iş böyle gitmez.
Ça ne peut pas continuer comme ça.