Canın acıdı mı translate French
107 parallel translation
- Canın acıdı mı?
- Êtes-vous blessé?
- Canın acıdı mı? - Hayır.
Non, et toi?
İyi misin? Canın acıdı mı?
Tu n'es pas blessée?
Canın acıdı mı?
Ca fait mal?
Canın acıdı mı, yüzbaşı? Affedersin.
Je vous fais mal, capitaine?
- Hayatım, canın acıdı mı?
- Mon bébé, tu es blessé?
Canın acıdı mı?
Tu es blessé?
Canın acıdı mı?
Ça t'a fait mal?
Jim, Jim. Düştüğünde canın acıdı mı diye sor.
Jim, demande si elle s'est fait mal en tombant.
- Canın acıdı mı.
- Vous vous êtes fait mal!
Canın acıdı mı?
Es-tu blessé?
Ne büyük bir bela! - Canın acıdı mı? Hayır.
Tu t'es fait mal?
- Betsy, canın acıdı mı?
Tu t'es blessée?
- Tatlım, canın acıdı mı?
- Mon chéri, tu t'es fait mal?
- Canın acıdı mı?
- Tu as mal?
Virginia Kulübü'nde çalışmaktan canım çıkıyordu. Ama ağabeyimin işleri açılınca, anlarsınız ya işi bırakmamı sağladı, beni Londra ve Paris'e gönderdi.
Je travaillais au "Virginia Club", mais quand il a été tiré d'affaire, il m'a fait quitter ma place et m'a offert un voyage à Londres et à Paris.
Canınız acıdı mı?
Vous êtes blessé?
Senin canını acıttığı kadar benim de canım acıdı, fakat asalet bunu gerektirir.
Ce n'est pas de gaieté de cœur, mais noblesse oblige.
- Canın mı acıdı, Virgil?
Il t'a fait mal, Virgil?
Canın çok acıdı mı, Warren?
Vous êtes blessé, Warren?
Aç mısın hala? Sigara için can atıyorum.
Je meurs d'envie d'une cigarette.
Canın mı acıdı?
Vous vous êtes fait mal?
Canın mı acıdı oğlum?
Tu t'es blessé?
Canınız acıdı mı?
Vous vous etes fait mal?
Bir kere onun canını acıttım, tamam mı?
Je lui ai fait mal une fois, d'accord.
Canın mı acıdı?
ça fait mal?
Bırak dırdırı, yoksa canını acıtırım.
Arrête de m'énerver ou je me fâche.
Canın acıdımı?
Niki!
Can sıkıntısı için. Kişisel gelişim için. ınsanların acı gerçekleri görmesini sağlayan haplarım var.
J'en ai qui soignent l'ennui, d'autres qui remontent le moral ou qui ouvrent les yeux sur l'horrible vérité.
Canın mı acıdı bebeğim?
T'as bobo, ma jolie?
Canın acıdı mı?
Ça doit faire mal!
Acıdan bahsetmişken, dün gece canımı acıttın.
D'ailleurs, sache que tu m'as blessé la nuit dernière.
- Canın çok acıdı mı?
- ça t'as fait mal?
Çabuk bir açıklama yapsan iyi olur yada canınızı yakarım.
Tu ferais mieux d'expliquer l'attitude de tes hommes.
Seni seviyorum. Affedersiniz, canınız acıdı mı?
Désolée, je vous ai fait mal?
Archie, canımı acıttın.
Archie, tu m'as fait mal! C'était bon, parole d'ours!
Canın mı acıdı güzel çocuk?
Ça fait mal?
Canın mı acıdı?
Ça fait mal?
Peki canın acıdı mı?
Mais ça fait mal?
Canın acıdı mı?
J'espère que vous n'avez pas mal...
Açıkça söyle canım ; benim gibi bir adamın bunu yaptığına inanabiliyor musun?
Franchement, chérie... C'est si difficile à croire qu'une femme pareille s'amourache d'un homme comme moi?
Canın çok acıdı mı?
T'es gravement blessé?
Ayak parmaklarınıza bastım diye canınız mı acıdı?
Vous n'aimez pas que j'empiète sur votre territoire?
Elijah, mutluluğu ve Hayley'yi hak etmiyor gibi davrandığını görmek canımı acıtıyor.
Elijah, ça me fait du mal de te voir prétendre que tu ne mérites pas d'être heureux, que tu ne la mérites pas.
Canının acıdığını biliyorum, tatlım. Biliyorum.
Oui, je sais, ça fait mal.
Canın mı acıdı Karen?
On est blessée, Karen?
Ezilmiş araç yığınını görünce, canım acıdı.
Quand j'ai vu la photo des voitures empilées et pressées, ça m'a fait mal.
Eğer herhangi bir zaman, sahte olduğunu anlarsam, beni herhangi bir şekilde kazıklamaya çalıştığına kanaat getirirsem, ya da kopyalarını yaptığını veya bir başkasında kopyaları olduğunu duyarsam, geri gelip senin canını acıtmak zorunda kalırım.
Mais si d'aventure je m'aperçois que c'est un faux, que vous avez essayé de me gruger, ou que des copies ont été faites et vendues par la suite... Alors je serais contraint de revenir, et de vous faire très mal.
Canın mı acıdı, kardeşim?
Je t'ai fait mal, mon frère?
Canın acıdı mı, anne?
Ça a fait mal, maman?
Canın acıdı mı?
Tu es blessée?