Cesur translate French
7,336 parallel translation
McCurdy ve adamları cesur elde edilmiştir.
McCurdy et ses gars ont pris de l'assurance.
Kadınlar, her yıl cesur değil almak görünüyor? Ben bir öneri olduğuna inanıyorum Ikimiz yarar olabilecek hangi.
Les femmes s'affranchissent de plus en plus. J'ai une proposition qui nous profitera à tous les deux.
Bekledim. Cesur'em benden sonra gelecek.
J'ai attendu, je les ai mis au défi de s'en prendre à moi.
"Cesur " ve yakışıklı
Le courageux et séduisant
Çünkü cesur olmak zorundasın.
Et il faut oser.
Öyle cesur ve sadıktınız ki size sonsuza dek borçlandım.
C'était... délirant, courageux, généreux. Je vous suis redevable à vie.
Cesur bir kadınsın canım.
Vous êtes une femme courageuse, ma chère.
CESUR KADINLARIN GERÇEK HİKAYELERİNE DAYANMAKTADIR
INSPIRÉ DE LA VRAIE VIE DE FEMMES AUDACIEUSES
Cesur bir anne.
- Une mère courageuse.
Baloda cesur ve komiktin.
Au bal, tu as été courageux et drôle.
Gördüm ki sen kibar, şefkatli, cesur ve komik birisin.
Je sais maintenant que tu es gentil, empathique, courageux et drôle.
En cesur savaşçımız.
Le plus brave des braves.
Cesur değil.
Pas brave.
# Uçan trapezin üstündeki cesur mu cesur genç adam #
Il vole dans les airs Avec la plus grande facilité
Çok cesur olmalısın.
Tu as l'air vraiment courageux.
Cesur bir asil yüreğe sahip ol doğru davran ve efendine mutlak bağlılık göster.
Posséder un coeur noble fait de courage, une conduite irréprochable et une dévotion absolue à son Maître.
Hepsi şu cesur savaşçılardan mıydı?
Etaient-ils tous, comme vous dites, des guerriers et des braves?
- Bazısı cesur değil miydi?
Oh, certains ne l'étaient pas?
Gururlu babanın Jake'yi uykuya yatıracak olan cesur oğlu.
Le fils courageux d'un père fier qui ira abréger les souffrances de Jake, car il l'aime le plus.
Yarın kendimizi Liberia'da bulsak, pek çok beyazın canına okumak isteyen bir iki cesur kampçı çıkardı.
Si on débarquait au Libéria demain, on trouverait quelques joyeux lurons qui en ont contre les Blancs.
Ayrıca cesur da.
Et de courageux.
Benden çok daha cesur.
Bien plus que moi.
Dayın bana ne kadar cesur olduğunu anlattı ve senin bir ödülü hak ettiğini düşündüm.
Ton oncle m'a dit que tu étais très courageuse. Tu mérites une récompense.
- Cesur olacağız!
- Nous serons courageux!
Benim cesur oğlum, Kalakeya Şefini öldürdü ve savaşı kazandı!
Mon fils courageux a tué Kalakeya et a gagné la bataille!
Cesur Yürek rolüne çalışıyor gibi.
C'est Cœur Vaillant version preppie.
Gördüğüm en cesur davranışın neydi, bilmek ister misin?
Tu veux savoir la chose la plus courageuse que tu n'ai jamais faites?
Vahşi ol cesur ve metin ol.
Sois sanguinaire, hardi et résolu.
Bir Cesur gibi duruyorsun.
Oh, vous regardez comme des Audacieux.
- Kaç tane Cesur var?
- Combien d'Audacieux avons-nous?
Cesur dostlarınızla birlikte Fedakârlık'a saldırı komplosu kurmakla suçlanıyorsun.
Vous êtes accusé d'avoir conspiré avec vos collègues Audacieux lors de l'attaque des Altruistes.
Yani Cesur arkadaşlarınızdan veya Fedakârlık'tan kimseye zarar vermediniz mi?
Donc vous n'avez jamais fait de mal à l'un de vos collègues Audacieux ou Altruiste?
Cesur ol, tamam mı?
Sois courageuse, d'accord?
Cesur değilim anne.
Je ne suis pas courageuse maman.
Dün çok cesur davrandın.
Hier, tu as été très courageux.
Bebeğin için cesur olman gerekiyor.
Sois forte, pense à ton bébé.
Cesur, özgün bir şey lazımdı bana.
Il me fallait quelque chose d'osé et de différent.
Mükemmel! Cesur çocuklarım benim. Çok güvende hissediyorum.
Ah, parfait... mes enfants sont courageux.
İtiraf etmek gerekirse, ülken için hayatını feda etmen oldukça cesur bir hareket.
Et j'ajouterais que c'est très courageux de vous sacrifier pour votre pays.
Kendinden ötesini görmek ve halkının iyiliği için hareket etmek cesur erkeklerin işidir.
Ça prend un homme courageux pour agir pour le bien de son peuple.
Çünkü bana çılgın, tarihsel, aynı zamanda cesur ve gösterişli bir kültür gibi geliyor. Bilemiyorum.
Cette époque historique et folle semblait être celle d'une culture à la fois prétentieuse et sans concession.
Sen cesur bir adamsın. O söz verme.
Tu es un vrai homme.
Her zaman bir korkak katil ayakta cesur bir adam olacak.
Je te dois ma vie. Face à une personne voulant tuer en lâche, il y a toujours un homme qui surgira.
Cesur Ne, sen cesur insanlar...
Tellement brave, vous êtes des personnes tellement courageuses.
O cesur adamlar okul inşa yardımcı oldu.
Ce sont des lions qui ont aidé à construire cette École.
Cesur adamdı. Vicdanlı ve ağırbaşlıydı. Sevgili bir eş ve nur topu gibi bir oğulun lâyıkıyla gurur duyacağı cinsten.
C'était un homme de courage, de coeur et de dignité dont la femme adorée et le fils chéri peuvent être légitimement fiers.
"Hiçbir erkek ya da kadın, ne korkak doğar ne cesur sadece kaderine karşı gelir!"
"Aucun homme, aucune femme, lâches ou braves, " ne peut éviter son destin! "
Komünizmle olan savaşı cesur adamlar ve gençler veriyor. Hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde fedakarlık yapıyorlar.
- Tous ces hommes et ces braves garçons qui se battent contre le communisme font des sacrifices que nous arrivons a peine a imaginer.
Bu bir terör saldırısı veya cesur bir siyasi gönderme değil.
Ce n'est pas un attentat terroriste, ni un acte politique.
Bir zamanlar kendimi cesur bir büyücü sanıp Periler Diyarı'na gittiğimi hâyâl ederdim...
Une fois, je me suis peint en un élégant magicien allant en Féerie.
Ama sen tanıdığım en cesur kızsın.
Mais tu es la plus brave petite fille, que je connaisse.