English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Denizaltı

Denizaltı translate French

2,237 parallel translation
Düşmanın yerini tespit etmek için sesi kullanmak en eski savaş tekniklerinden biridir. İster yere kulağınızı dayayın, ya da bir denizaltı sonarı kullanın...
Déterminer une position ennemie grâce au son est une vieille ruse de guerre... que ce soit en plaquant l'oreille au sol ou en détectant un sous-marin au sonar.
Meksika! Orada Twinkie'ye ne diyorlar biliyor musun? "Denizaltı".
Au Mexique, tu sais comment on appelle les Twinkies?
Bilirsin, küçük, motorlu banyo denizaltı oyuncakları...
Tu connais ces petits sous-marins remontables pour jouer dans l'eau?
Denizaltıyla şansım vardı.
J'ai beaucoup aimé le sous-marin.
Şöyle ki, komutanım... Anlaşılan nükleer denizaltılarımızdan biriyle telepatik bağlantı kurma teşebbüsümüzü tespit etmişler. Natilus, kutuplarda olduğu sırada.
Je pense qu'ils ont découvert notre tentative de communiquer par télépathie avec un de nos sous-marins, le Nautilus, lorsqu'il était sous le Pôle Nord.
O denizaltında gerçekten ne oldu?
Que s'est-il vraiment passé à bord de ce sous-marin?
Eski denizaltılarımızdan U.S.S. Santa Mira'nın yetkisi bitirildi ve Tayvan donanmasına satıldı.
L'un de nos vieux sous-marins, l'USS Santa Mira... a été retiré de la circulation et vendu à la marine taiwanaise.
Dalış subayı, denizaltını batır.
Chef de plongée, immergez le navire.
Denizaltı batırılıyor, Yüzbaşım.
Nous immergeons, capitaine.
Önerim bir denizaltı.
J'en ai. C'est un sous-marin.
U.S.S. Santa Mira denizaltısı.
L'USS Santa Mira.
- O denizaltına ihtiyaç ne varsa karşılansın.
- Donnez-lui ce qu'il lui faut.
Bize bir denizaltı yolluyorlarmış.
- Oui. Un sous-marin nous prendra.
Denizaltı mı? Vay canına.
Un sous-marin?
Elektrik motoru devredeyken denizaltımız gayet sessiz çalışıyor.
Ce vieux navire à moteurs électriques est silencieux.
Pasifik Denizaltı Yönetimi'nden uyarı aldık.
Le commandement du Pacifique vient de nous aviser.
Denizaltı hikayesi.
C'est un truc de sous-marin.
Denizaltında bir kadın.
Des femmes sur un sous-marin.
Denizaltına yılan mı getirdiniz?
Vous avez apporté des serpents à bord?
Denizaltındaki herkesi tehlikeye soktuğunuzun farkında mısınız?
Vous vous rendez compte que vous avez compromis tout le monde à bord?
İnci Limanı'ndaki Denizaltı Komutanlığı'na durum bildir.
Envoyez un message au commandement à Pearl Harbor.
Denizaltındaki her deliği kontrol edeceğiz.
Nous vérifions tous les recoins.
- Bir denizaltı, efendim.
- C'est un sous-marin, monsieur.
Kaptan iyiyse denizaltı da iyidir.
Un sous-marin n'est aussi bon que son capitaine.
- Şu Çin Hanedanı denizaltısı hâlâ çevrede.
Le sous-marin de classe Han est toujours là.
Çin denizaltını kaybetmeye uygun bir yer olmalı.
Ce devrait être une bonne place pour semer ce sous-marin chinois.
Lozano, şu denizaltı nerede?
Lozano, où est ce sous-marin?
Bana bilim insanlarının o denizaltında ölümcül yılan taşıdıklarını söylemedin.
Vous ne m'avez pas dit que... vos scientifiques apportaient des serpents à bord de ce sous-marin.
Yaşadığım sürece gemi ya da denizaltı mı gördüm, umurumda bile değil artık.
Il me serait égal de ne plus jamais revoir de navire ni de sous-marin.
Planın var mı? - Denizaltına döneceğim.
- Je retourne au sous-marin.
Ekibin ve denizaltının sağ salim olduğunu görmek istemiştim.
Je voulais rendre visite à l'équipage et voir le sous-marin appareiller.
Nükleer denizaltınız mı var?
- Un sous-marin nucléaire?
- Denizaltıdayım.
Et vous? - Un sous-marin.
Bir baloncuk kafa! Avustralya'da kadınları denizaltılara alıyorlar mı?
Y a des femmes dans les sous-marins, en Australie?
Ben denizaltı avlıyorum, sen onları kullanıyorsun.
Je chasse des sous-marins. Vous les pilotez.
Anti-denizaltı gemileri. Kaç tane?
- Bombes anti-sous-marins.
Anti-denizaltı gemisi değiller.
C'est pas des bombes anti-sous-marins.
Denizaltıyı 729.8 metreye indiriyorum.
Je dirige le vaisseau à une profondeur de 729,8 mètres.
Fiji yakınlarında anti-denizaltı botlarından kaçarken bir gün kaybettik.
Nous avons perdu une journée à esquiver le robot ASW.
O denizaltı eşsizdir. 8. sefer.
- Le sous-marin est irremplaçable.
Denizaltı.
- Le 888, le sous-marin.
Doktorlar bunun, sen denizaltını batırırken olan ani basınç değişiminden mi yoksa kavgadan dolayı mı olduğunu bilmiyorlar.
Les docteurs ne savent pas si c'est à cause du combat ou du changement de pression pendant l'évacuation du Carter.
Amy, Salı günü denizaltıyla gidecekti.
Amy devait partir mardi.
- Nereye? Yarın sabah adadan ayrılacak bir denizaltı var.
Un sous-marin partira demain matin.
Beni bundan uzun zaman sonra bir denizaltıyla buraya getirdiler.
Ils m'ont fait venir ici dans un sous-marin longtemps après.
Bu pislikler bizi yarın denizaltıya bindirip Tahiti'ye götürecekler.
Ce salaud va nous envoyer à Tahiti en sous-marin dès demain.
O denizaltıya binmek harika bir fikirmiş gibi gelmeye başladı.
J'aime de plus en plus l'idée de partir en sous-marin.
Ne diyorsunuz. Denizaltı isteyen?
- Qu'est-ce que vous en dites?
Kimse denizaltıya binmiyor.
Personne ne prendra ce sous-marin.
Hey Jim, denizaltı yarın sabah gidip iki hafta sonra dönecek.
Hé, Jim... Le sous-marin qui part demain revient dans deux semaines.
- Denizaltı turları.
Croisière sous-marine.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]