English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Denizde

Denizde translate French

1,382 parallel translation
Orijinal fotoğrafları denizde yönünü bulsun diye Mulder'a verdik.
On a donné les images à Mulder pour le guider.
- Denizde kaybolmuş olabilir.
- Il est perdu en mer.
Karada ve denizde ki bütün yolcular Kuzey Yıldızı'na bir rehber olarak bakıyor.
Les voyageurs s'orientent sur l'Etoile du Nord.
"Harika denizde ikamet etmeye başladı... ve bu bakımdan o bir balıktı."
"Elle demeurait dans la grande mer " comme un poisson. "
Şansımı denizde deneyeceğim.
- Je vais tenter ma chance.
Denizde yaşayabilirim!
Je pourrais vivre sur la mer.
Hiç denizde daldınız mı?
Vous avez déjà fait ça?
Keşke denizde olabilseydim.
- Pour être en mer
Denizde Kaybolup, Bulunanlar Bölümün ön kapağı.
En 1ère page du supplément!
Oscar, Amy'e gelince... Denizde başka balıkların da olduğunu biliyorsun, değil mi?
En ce qui concerne Amy, tu te rappelles qu'il y a d'autres poissons dans la mer?
Denizde kum, herifte para.
Tout lui fait défaut, sauf l'argent.
Bu nehir en sonunda denizde dökülüyor.
Le fleuve va jusqu'à la mer.
Stevie Wonder'a bakın, adam 40 küsur yıldır kör. Denizde kum, onda para.
Regarde Stevie Wonder, aveugle depuis 40 piges... de l'argent plein les poches.
Denizde bile bana su yok!
Même dans la mer, il n'y aurait pas d'eau pour moi.
- Vakit kaybetmek istemezsin. Denizde bir sürü evli balık var.
1 de perdu, 10 maris de retrouvés.
Turnuva kupasını kazanacağız, Dawson. Yada elimizden kaçan koca balığı yakalamaya çalışırken denizde öleceğiz.
Nous gagnerons le trophée... quitte à perdre notre vie en mer... en attrapant une grosse prise.
Denizde yaşamak aşk kadar romantik.
La vie en mer est aussi romantique que l'amour.
Denizde kaybolan genç bir insanı temsil eden tuğla dolu tabuta biraz saygı göster.
Un peu de respect pour le cercueil rempli de briques en hommage à ce jeune disparu en mer.
Hayat denizde başladıysa, atalarımız sudan karaya çıkıp evrimleştiyse o derinliklerde nasıl yeni yaşam biçimlerinin geliştiğini kim bilebilir ki?
Si la mer est le berceau de la vie, l'endroit d'où sont sortis nos ancêtres, qui sait quelle forme de vie peut bien se développer dans les abysses inexplorées?
Bizim planımız için, bir tekne gerekiyor, Göğe yükseleceğiz ancak önce yatay olarak ilerlememiz gerekiyor. Denizde biraz daha açıldıkça dikey seyre geçeceğiz.
Et notre projet exige un bateau... car nous monterons horizontalement d'abord puis verticalement, en nous éloignant vers le large.
Beni dinlemiş olsaydın buradan gemi dolusu altınla denizde olurduk şimdi!
On serait déjà loin d'ici avec une montagne d'or si tu m'avais écouté.
Geniş denizde
" Loin sur la mer, nous sommes partis,
Denizde gizlenmiş.
Cachée de la mer.
Denizde o kadar çok kaza oluyor ki, insan takip edemiyor.
C'est fou ce qu'il y a comme accidents en mer...
Denizde.
Il est tombé!
Denizde kaybettiklerimize yuva olan uçsuz bucaksız okyanus bizi teselli edemez.
la vaste tombe anonyme des disparus en mer... est une piètre consolation.
Evet. Denizde geçen sahnelerini mümkün olduğunca keseceğim.
D'accord, je vais... tourner les scènes de mer sans vous.
Denizde yanan yakıta rağmen yetkililer, kötü kaderli uçuştan sağ çıkan birilerini bulma konusunda umutsuz.
Les chances de retrouver des survivants sont faibles.
Büyük bir şehri dümdüz edebilecek kapasitedeki bomba, denizde kayboldu.
Cette bombe, capable de détruire toute ville... a été perdue en mer.
- Bununla birlikte, üçüncü hidrojen bombası denizde kayıp.
La troisième bombe est perdue en mer.
Denizde geçen aylara asla hayır demediğin görevlere katlanabilirim, ama bu... Ne istiyorsun benden? Eve gelmemi, çimleri biçmemi ve tekerlekli sandalye rampası yapmamı mı istiyorsun?
J'ai supporté les longs mois en mer... les missions dangereuses... tondre le gazon, installer une rampe pour handicapé?
- Evet, efendim. - Efendim, söz veriyorum eğer denizde ölürsem, bir donanma askeri gibi ölmek için elimden geleni yapacağım.
Messieurs, si je suis tué en mer, je promets... de m'efforcer de mourir en marin.
Denizde pek çok balık var nasıl olsa.
- Pas de problème D'autres poissons mordront.
İhtilalin siyah gömleğini giyen karada, denizde ve havada savaşan erkekler ile İtalya ve Albania Krallığı'nın kadınlarına sesleniyorum.
Combattants sur terre, sur mer et dans les airs, chemises noires de la révolution, citoyens et citoyennes d'Italie, et du Royaume de l'Albanie, écoutez!
Düşünmek için denizde 3 haftam var.
J'ai trois mois en mer pour y penser.
Denizde yüzüyordu.
Elle était parti nager dans la mer.
Bazen.. uykuya daldığmda, denizde yüzer gibi olurum.
Parfois quand je m'endors,
Sonsuzluğu ve akıp giden zamanı, şu anı, yaşayanları ve seslerini düşünüyorum, ve bu enginlikte düşüncelerim boğuluyor ve bu denizde gemilerim karaya oturuyor.
"et me souviens de l'Eternel, des saisons mortes, " et du présent vivant, et de son bruissement. " Ainsi donc dans cette immensité s'anéantit ma pensée :
Daha önce hiç denizde bulundun mu Kozue?
Kozue, tu es déjà allée voir la mer...
Ne tepede bekleyenleri, ne de... denizde gezenleri kışkırtmayın.
Mieux vaut ne pas les contrarier.
Günün sonunda, ıstırabın bir hayal,... ruhun kanatlanıp uçan bir kuş olduğu vakit,... açık denizde,... yüzüm gökyüzüne dönük olarak ölmek isterim.
Je veux mourir à la fin du jou en haute mer le visage tourné vers le cie Quand la douleur n'est plus qu'un rêve et l'âme, un oiseau qui s'envole à tire-d'aile
Baktığınız her yerde denizde tehlikede tekneler ve ekipler vardı.
Tout autour d'Omaha Beach, des bateaux et leurs équipages étaient en péril en mer.
Yıldızlar denizde.
Les étoiles... elles sont dans la mer.
Kısacası, yunuslar bize en yakın canlılar, denizde yaşamış mıydık?
Peut-être comme ça. C'est ça?
- Hani, onlar normalde denizde yaşar.
- Normalement ils vivent dans la mer.
Aptal esprilerini yapmaya devam et. Ne yapacağını öğrenemezsen denizde ölür gidersin.
Continue tes petites blagues... mais si tu fais une erreur... tu mourras en mer.
Dinle. Denizde ne tür muffin yenir?
Quel sorte de muffins ils servent en mer?
Denizde... denizde... denizde... denizde... denizde... denizde.
Là! Là! Là!
BU FİLİM, 1623 YILINDAN İTİBAREN DENİZDE ÖLEN ONBİN GLOUCESTERMEN'LİYE ADANMIŞTIR.
CE film EST DEDIE AUX 1 0 000 marins DE GLOUCESTER... qui ONT PERI EN MER DEPUIS 1 623.
Denizde batsalar bile tekrar çıkacaklar.
Dylan Thomas
Maubeugemour Denizi diye bilinen hain denizde ilerlerlerken Mini Mini no Meyvesi yemiş dev kızı Lily'le karşılaşıp kızın babası Panz Fry'ı Donanma'nın elinden kurtarmaya karar verdiler ancak Neo Donanma denen gizemli bir grup da aynı kişinin canını alma niyetindeydi.
Tu nous aides. Enlève ta chemise. Allez, Bernie, tu veux bien faire vite?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]