Deprem translate French
1,129 parallel translation
Kaptan, yüzeyde büyük bir deprem olduğunu algılıyoruz. 2 deprem.
Je repère un tremblement de terre à la surface. Non, deux.
Deprem onu yıkamaz.
Le ciment, c'est solide.
Sanki deprem yetmezmiş gibi... Otur oraya!
Assieds-toi et fais tes devoirs.
Deprem aç bir kurt gibi... yoluna çıkan herkesi öldürüyor.
Le tremblement de terre c'est comme un chien fou.
Hatırladığım, aniden deprem olmaya başladı.
Soudain, il y a eu le tremblement de terre. La maison s'est écroulée sur nos têtes.
Deprem akşamı maçın ne kadarını görebildin?
D'après toi, qui ira en finale?
Deprem olmaya başladı ve ev aniden yıkıldı.
Dans le tremblement de terre, les débris ne m'ont pas touchée.
- Fakat deprem..
Faut pas la rater.
Annem örtüyü kaldırdığı sırada deprem başladı.
Dès qu'elle m'a fait entrer sous la moustiquaire il y a eu le tremblement de terre.
Deprem anında daha güvenilir oluyorlar.
En cas de séisme.
Burada 30 yıldır deprem falan olmadı.
Cela fait 30 ans qu'il n'y a pas eu de séisme.
Bir deprem sırasında.
Dans un séisme.
Ve kabile bir felaket yaşarsa bir volkan patlaması, deprem büyük bir sel ateşin etrafına oturur ve olayı konuşurduk.
Et quand une tribu était touchée par un volcan, un tremblement de la terre un raz de marée Nous nous asseyions autour de feux Et nous parlions de la catastrophe.
- Deprem! - Deprem değil.
- C'est un tremblement de terre!
Deprem sırasında çok korkmuştu.
Elle avait peur du tremblement de terre.
Deprem oluyormuş gibi, değil mi?
On dirait un séisme, pas vrai?
- Deprem oluyor sandım.
J'ai cru que la terre tremblait.
Deprem. Deprem, seni kahrolası kaçık!
Un tremblement de terre!
Gene, deprem.
Un tremblement de terre!
Şu an itibariyle, bir deprem yaşıyoruz.
Nous subissons un tremblement de terre.
Deprem!
La terre tremble.
- Stormy deprem olduğunda havadaydı. - İşte bir helikopter pilotu.
Stormy était en vol pendant le séisme.
İstasyonda tamir işleriyle uğraşırken deprem oldu.
Je travaillais et il y a eu un tremblement de terre.
Bu bir artçı şok, deprem değil.
Ceci est une réplique, pas un tremblement de terre.
- Deprem, kasırga gibi işte. - Hayır, hayır, hayır, hayır.
Un tremblement de terre, une tornade...
Bir salak telefon etti, deprem haberinin düzeltilmesini istiyor.
Il y a un taré qui veut une rectif sur le séisme.
Deprem. Gel böyle.
Ca n'est qu'une secousse.
Üç haftada beş deprem yeterli değil mi?
5 secousses en 3 semaines, ça suffit, non?
- Deprem oldu.
- Il y a eu une secousse.
O gece de deprem oldu.
Durant le tremblement de terre..
Eğer bana daha önceden iyi davranmış olsalardı belki bunların hiç biri onların başına gelmiş olmayacaktı. Deprem hiç olmayabilirdi.
Si ces gens m'avaient mieux traité auparavant... tout ceci ne leur serait... peut-être pas arrivé.
Belki de bir sonraki deprem, hepimizi yok edecek.
Peut-être que le prochain séisme nous tuera tous.
- Elbette yok. Ama doktorların otoparkı deprem bölgesi gibi.
Le parking des médecins est sur une zone sismique.
Ölmüş olan bu adam, Phil Erikson, uzman bir deprem bilimci.
C'est le corps de Phil Erikson, le sismologue en chef.
Deprem testi!
Test antisismique!
Nerede deprem oldu?
D'où le tremblement de terre est-il venu?
Deprem için Los Angeles'da mıydınız?
Vous avez vécu le séisme à L.A.?
Aman Tanrım! Ya çin'deki deprem?
Le tremblement de terre en Chine?
Havada deprem oldu.
Séisme en plein ciel.
Deprem! Deprem!
Tremblement de terre!
Deprem olamaz, burası New York, salak!
Sûrement pas à New York crétin!
Catalina ya giden tüm tren seferleri deprem sonucu tünelde oluşan hasar nedeni ile, süresiz olarak iptal edilmiştir.
Plus de trains pour Catalina. Le dernier séisme a endommagé le tunnel.
Deprem!
Un tremblement de terre!
Buraya geldiğimizden beri bu üçüncü deprem.
C'est la troisième secousse.
Mt.Asama deprem araştırma laboratuarından gelen rapora göre bu gösteriyor ki bu gölgeye daha yakından bakmalıyız.
Mais cette tâche détectée par l'institut de recherches sismiques m'intrigue.
Deprem hakkındaki haber buradan mı verildi?
Ils transmettent des informations.
Maalesef deprem... kendi evimi yıkmıştı, bunu kabul edemesem de.
J'ai accepté.
Deprem öldürdü.
C'est le tremblement de terre.
Deprem gecesi mi?
Le soir du tremblement de terre?
Deprem.
Un tremblement de terre.
ya pijamalarımız? Deprem olursa şirin görünmelisiniz değil mi?
Vous aurez l'air classe en cas de tremblement de terre, n'est-ce pas?