Depremler translate French
150 parallel translation
Çok şiddetli, devasa depremler olacak.
Les séismes seront gigantesques.
Ülkemiz o zamandan beri, depremler ve tayfunlarla paramparça oldu.
Depuis ce jour notre terre a subi des tremblements et des typhons.
Tarihin başlangıcından önce gerçekleşmiş depremler büyük denizin tabanını yarmış,... ve böylece suların bir kısmını buraya getirmiş olmalı.
Avant le début de l'histoire, des séismes ont fendu la mer, et l'eau a coulé dans les crevasses. Les crevasses se sont refermées.
Depremler, seller, sürekli su sızıntıları yer altındaki yapıyı sürekli değiştiriyor.
Car les tremblements de terre, les alluvions, les infiltrations continues, ne cessent de modifier, voire bouleverser, le sous-sol.
Depremler için kaygılanıyorum.
Non, pour les tremblements de terre.
12. tamamen çıldırmıştı garip şeyler anlattı kocaman ateşten duvarlar, şiddetli depremler, aklını kaybetmiş gibiydi, hiç şüphem yok ki maymunluk dışı bir işkence görmüştü.
Et le douzième est revenu avec d'incroyables histoires de murs de feu, de séismes violents, son esprit perdu, victime sans doute de tortures a-simiennes.
Japonya'da sık sık depremler ve büyük tayfunlar oluyor.
Il y a de nombreux tremblements de terre et des typhons au Japon.
Halkım, vebalar, depremler, su baskınları yaşadı fakat İspanyolların bize yaptıkları çok ama çok daha kötü.
Mon peuple a connu tremblements de terre, épidémies, inondations. Mais les Espagnols ont fait pire encore.
Cahill'ler seller, depremler, salgınlar bilinen ne kadar doğal felaket varsa atlatmıştır. Doğal olmayanları saymadım bile.
Les Cahill survivent à tous les désastres naturels ou surnaturels.
Büyük depremler hakkında filmler yapıldı... Batan büyük gemiler hakkında... Büyük binaların yanması hakkında...
Après les films sur les tremblements de terre, les films sur les grands naufrages, les films sur les gratte-ciels en feu, les films sur l'explosion de dirigeables allemands, voici maintenant un film sur
Bilirsin, köyün güvenlik görevlisi geçen gün bana suyun buharlaşmasından dolayı depremler olduğunu söyledi.
Oui, le chef de la police me disait l'autre jour que les tremblements de terre sont dus à l'évaporation des eaux.
Seller, tornadoılar depremler, katliamlar isyanlar cinayetler, katiller, uçak kazaları kıtlık.
Inondations, tornades, tremblements de terre, massacres, émeutes, fusillades, meurtres, crashs aériens, famines...
Kuraklık, sel, fırtına, savaşlar depremler, volkan patlamaları, salgınlar
sécheresses, inondations, ouragans, guerres... tremblements de terre, éruptions volcaniques, épidémies.
Depremler.Hadi bize bunun parçalanmayacağını göster.
Séisme. Voyons comment éviter l'écroulement.
Depremler.
Un tremblement de terre?
Tüm savaşların resmi kayıtları, Tüm uçak kazası raporları... Ve volkanik patlamalar, depremler, yangılar, sellere ait raporlar... Ve Yaşlı Birleşik Devletlerin işlerinin akışını değiştiren, tüm diğer felaketlerin raporları...
Les bilans des guerres et des catastrophes, éruptions, tremblements de terre, incendies, inondations et autres désastres qui ont interrompu le cours des choses dans notre bonne vieille Amérique.
Binlerce yıl önce, muazzam depremler dünyayı yerle bir etti.
Il y a mille ans, de terribles tremblements de terre ont secoué le monde.
Depremler gibi!
Les tremblements de terre!
Depremler, salgınlar, suyun kana dönüşmesi.
Tremblements de terre, fléaux, de l'eau transformée en sang.
Depremler.
Tremblements de terre.
Bu depremler, su kuyularımızı gazoz gibi sallıyor. Fakat kuyular gazoz değil. Evlerin altında milyonlarca galon su ve gaz var.
Les séismes secouent nos puits comme de la limonade, mais il y a des millions de litres d'eau et de gaz sous ces maisons, et ça devient dangereux.
Küçük depremler.
Des secousses mineures.
Depremler hiçbir tehdit taşımıyor.
Elles ne montrent aucune menace pour la planète.
Depremler!
Des séismes...
Depremler, kuraklıklar... yangınlar, çamur selleri cinayetler, çete savaşları, nüfus patlaması.
... les séismes, les pénuries d'eau... les incendies, les inondations, la délinquance, les gangs de jeunes.
7 yıl önce, depremler benim varoluşumu müjdeledi.
Il ya sept ans, le tremblement de terre annoncé mon arrivée.
Marian, tüm olan bu depremler her şeyi yok ediyor zaten.
Marian, la mère de tous les tremblements de terre a fait la plupart de la détruire.
Depremler, fırtınalar, yer hareketleri bile...
Tremblements de terre. Ouragans. Même les glaciers bougent.
Parçacık saçma teknolojisi, depremler için.
La technologie des faisceaux de particules.
Bunlar hafif depremler, ama volkanın tam ortasında oluyorlar.
C'est faible, mais ils sont en plein dessus.
Zor anlar yaşadın. Küçük tektonik depremler için panik yaratmak istemiyorum. - Küçük mü?
On ne sème pas la panique pour quelques... secousses tectoniques mineures.
Şiddeti umurumda değil... Depremler hafifti.
Même si ça marquait 1,1, elles étaient en surface!
Depremler, dev dalgalar fırtınalar Japonya'yı yok edecek.
Tremblements de terre, raz-de-marée, et ouragans détruiront le Japon.
Her yerde kargaşa hakimdi. Depremler, volkanlar hiç bitmezdi.
Le règne du chaos, avec séismes, volcans et maxi-tempêtes.
Depremler... ve geri zekalılar.
Des tremblements de terre et des idiots.
Dünya, bazı zamanlarda, asteroitler, volkanlar ve depremler gibi felaketler sayesinde, büyük yıkımlara uğradı.
La Terre a connu d'innombrables catastrophes naturelles.
Pardon bayan, zamanın başlangıcından beri seller... ve depremler oluyor, dostum.
Pardon, mais y a eu des tremblements de terre et des crues... depuis le début des temps, mec.
Kimsenin hatası olmayan şeyler fırtınalar, depremler, kasırgalar, yani Tanrı'nın işleridir!
La faute de personne, c'est... Ies ouragans, les séismes, les désastres naturels!
Depremler yüzünden fazla eser kalmadı.
Il ne reste plus grand chose, à cause des séismes.
İştah, şehvetli depremler. Argh!
L'estomac, cesse ce grouillement lubrique!
Tarihimiz sizin buraya asırlar önce geldiğinizden beri, sürekli olarak bizim gezegenimizi sarsan ve bizim başarılarımızın çok birçoğunu yok eden depremler oluyor.
Notre ancienne mythologie raconte votre arrivée il y a plusieurs siècles, en même temps que les séismes qui ne cessent de secouer notre planète et de détruire tant de choses.
Bu savaşlar, kıtlıklar, su baskınları ve depremler çok belirli gereksinimleri karşılarlar.
Les guerres, les famines, les inondations, et les séismes... répondent à des besoins bien précis.
Depremler böyle şeylere yol açar. Bir şeyleri devirir.
Les choses tombent dans un tremblement de terre.
Topraklarımızda çok şiddetli depremler yaratabilirlerdi.
Ils pouvaient créer des séismes sur notre territoire.
Bizi parçalara ayıracak depremler olacak.
Les séismes nous mettront en pièces.
Depremler ölümlere sebep olduklarında hatalı mıdır? Ya da arabalar?
Est-ce que les tremblements de terre ont tort lorsqu'ils tuent?
Depremler ve... otoritelerin deyimiyle meteor yağmurları... sonucu çıkan yangınlar ve patlamalar Southland'dan... L.A. havzasına kadar boydan boya hasar verdi.
Une série de séismes et ce que les autorités nomment pluies de météores... ont ravagé le sud ce soir, créant incendies et explosions... dans la région de Los Angeles.
Gizemli yollarla gelirim, depremler, beklenmedik tutulmalar.
Je m'y insinue par des mystères :
Sorun şu depremler.
C'est les secousses.
Depremler giderek şiddetleniyor.
Les secousses s'intensifient.
- demek depremler üzerine çalışıyorsun?
Comme ça, vous travaillez dans les tremblements de terre?