Edebiyat translate French
1,240 parallel translation
Edebiyat bölümündedir.
Il doit être dans sa section Littérature.
Saçma bir söz oldu bu. Ama varsın olsun. Edebiyat yapmayacağım.
Sotte figure de style, et j'y renonce car je n'y mettrai pas d'art.
Edebiyat gibi bir şey.
Du littéraire à vous dégommer Ie dentier!
Günümüz edebiyatına bak.
Voyez la littérature de l'époque.
Neden benim için Klingon edebiyatından çok romatik bir sahne oynamıyoruz?
Pourquoi choisir la scène la plus romantique de notre littérature?
Bu yüzden üzerinde çalıştığım "Amerikalı Öğrenciler için Fransız Edebiyatı" konulu kitabı bitirmeyi düşündüm.
Donc je pensais finir mon livre sur lequel je travaillais. Une étude de littérature française pour les étudiants américains.
Frank McCoo bana edebiyat alanındaki uğraşlarınızdan söz etti.
Frank McCoo m'a tout dit à propos de vos travaux académiques.
Bu senin rolün, Sid. Cassandra, edebiyatımızdaki ileri görüşlü karakterlerin en trajiklerinden biri.
Cassandre est une grande figure tragique.
Ziyaretçiler, edebiyat ve mektuplar. Saat beşte, herkes için genel resepsiyon.
La littérature, la Chambre des communes et nous recevrons à cinq heures.
Edebiyat ve mektuplara nasıl bir katkısı olacak?
Mais quant à la littérature...
Edebiyat yapma.
N'exprime pas d'opinion.
Sana edebiyat konusunda lisans üstü eğitim aldığımı söylemiş miydim?
Saviez-vous que j'ai une maîtrise en lettres?
Bazı Gözetmenlerin adamı uyutan cinsten uzun uzun... -... edebiyat parçaladığını görsen şaşarsın.
Certains de ces Observateurs étaient vraiment pompeux et bavards.
Senin, edebiyat özlemi çektiğini asla bilmezdim.
Je voulais vous souhaiter la bienvenue.
Vulkan edebiyatına göre, karakterlerin, acımasızlıkları yazılırken, gerçek hayattaki davranışları ile bağlantı kurulmalıdır
Je vais le dire au capitaine. A propos du programme, je ne voulais pas te mettre la pression.
Gücenmeyin Bay Vulkan, ama karakterimi iyi anladığınızı zannetmiyorum. Tuvok, yoksa Vulkan edebiyatı diktesini mi unuttun?
La cellule d'alimentation et les relais viennent d'un distributeur de nourriture.
Eşit mi? Aynı zamanda, kişisel ilgi alanlarımda var : resim, edebiyat, müzik.
Je me suis adonné à l'art, la musique.
Seni orada ne edebiyatın kurtarabilir... ne de propagandan.
Ta rhétorique et ta propagande... ne te sauverons pas là-bas
Bu adamlar Örümcek Adam'ı büyük bir edebiyat eseri sanıyorlar!
Je ne peux pas considérer l'auteur de "Spiderman"... comme un écrivain sérieux.
Etkinlikleri : Edebiyat, yüzme.
revues littéraires, natation
Onun yanında çalışmak için çocuk edebiyatı uzmanı olması gerek.
Il s'entoure de docteurs en... littérature enfantine.
Ama babam James Burbage Majesteleri'nden tiyatro için ilk yetki alan kişidir ve döneminin şiirinden ve edebiyatından hep hoşnut olmuştur.
Mon père, James Burbage, a été le premier à être autorisé par Sa Majesté à fonder une troupe. Il a puisé dans la poésie la littérature de notre âge.
Ne resmin, ne edebiyatın ne de fotoğrafçılığın yapamadığını sinema yaparak gerçekleri halkın gözlerinin önüne serecek.
Ce n'est ni la peinture, ni la littérature, ni la photographie, mais le cinématographe qui fera découvrir la vérité aux gens simples.
Edebiyat dersi için özet kitabını okumuyor muyuz?
On ne doit pas lire le profil littéraire pour le cours d'anglais?
Dostum, video kadın yeni edebiyat öğretmenim.
Man, la femme du videoclub c'est ma nouvelle prof de Français.
Edebiyat hocasıyla bir şey olmayacak.
Ca n'arrivera pas avec la prof de Français.
- Teste gelirsek, bu dönemde İngiliz Edebiyatı'ndan işlediklerimizin tamamını kapsayacak ve bu dönem alacağınız notların % 50'si değerinde.
Quand au contrôle... il traite de ce qu'on a étudié en littérature britannique... et la note représentera 50 pour cent... de la note globale du trimestre.
Edebiyat dersi alıyorum da. Yarına kadar bitirmem gerek.
Je dois le finir pour un cours de littérature, demain.
"Edebiyat." ı seçiyoruz.
On prend "Littérature"!
Yatak vakti masalları ben de ömür boyu süren bir edebiyat aşkı yarattı.
Ces histoires m'ont laissé un profond amour des livres.
Edebiyat okudum. Tanrım!
- Littérature anglaise.
Her neyse cocuklar biraz edebiyat isleyelim.
Commençons par un peu de vocabulaire.
Benim gibi, bütün hayatı boyunca tarih, edebiyat ve fen dalında kendi kendini eğiten birine.
Moi qui ai passé ma vie entière à m'enseigner l'histoire, la littérature et la science.
Bonnie senin edebiyat sınıfındaydı.
Tu étais avec elle en lettres?
Shaggy ve Scooby ilginç karakterler, Amerikan Edebiyatı'nın en büyük iki karakteri.
Sammy et Scooby sont des personnages intéressants, deux personnages majeurs de la littérature américaine.
"Şimşek ve Fırtına" oyunu eski bir Çin edebiyat eserinden uyarlanmıştır.
"L'Orage" est une pièce tirée du classique de la littérature chinoise.
Edebiyat profesörü.
Un prof de litterature.
İlk ders Çin edebiyatı olacak.
La première leçon sera la littérature chinoise.
Evet. Eğlenceli olacak. Bugün Edebiyat dersinde Nancy Doyle'un yüzünü gördünüz mü?
Tu as vu la tête de Nancy aujourd'hui en cours?
Edebiyat ödevim olmasaydı şu anda yanında olur, onu dinler, dostluğumu gösterirdim.
Si je n'avais pas cet essai à rendre, je serais avec elle. A faire des trucs de meilleure amie.
Edebiyat bursu alanlar, katılımınız zorunludur. Hatırlatırım.
Je vous rappelle qu'étant en section littéraire... vous êtes priés d'y assister.
Bazı edebiyat ödevlerini yeniden oluşturmak yerine gerçek hayat gizemimi çözeceğim.
Au lieu de démolir un style littéraire, j'éluciderai un mystère de la vie.
Ne yani Jeanne'le Fransız edebiyatını mı tartıştınız?
- Vous étudiez la littérature française?
Rousseau'nun dersi ilk olarak, Fransız edebiyatı semineriyle başladı.
Au début, le cours de Rousseau était un séminaire de littérature française.
İngiliz edebiyatı bölümü atıp yerine kendi-dondurmanı-kendin-yap bölümü koymuşlar.
Ils ont fermé la section anglaise et l'ont remplacée par un bar pour faire des milk-shakes.
Burada ise Wong Kütüphanesi var. Burada evrenin batısında görüp görebileceğiniz en büyük edebiyat koleksiyonu mevcut.
Nous voici devant la bibliothèque Wong... qui possède la plus grande collection de littérature à l'ouest de l'univers.
"... sanat ve edebiyatından konuştuk.
" de henry miller et anaïs nin à paris
Ama kendisi hakkında pek bilinmeyen şey... bütün bu şampiyonlukları kazanırken aynı zamanda, Bay jones, Gerorgia Teknik Üniversitesinden mühendislik, Harvard'dan İngiliz Edebiyatı, ve burada Georgia'da Emory Üniversitesi'nden de hukuk diploması aldı.
Mais on sait moins qu'au même moment, il décrochait un diplôme d'ingénieur de l'Institut de Technologie de Gêorgie, de littérature anglaise de Harvard et un diplôme en droit de l'Universitê Emory de Gêorgie... tous 3 avec distinction.
EDEBİYAT PROFESÖRÜ COLUMBIA ÜNİVERSİTESİ
PROFESSE U R DE LITTÉRATU RE U N IVERSITÉ DE COLUMBIA
Vulkan edebiyatına göre değil.
- Qu'est-ce que ça veut dire?
"Korkular ve Nefret edilen şeyler" "Eski Çağ" "Edebiyat" ve de "Tüm Akrabalar." Kategorilerimiz :
Les catégories sont :