Edecek translate French
24,342 parallel translation
Ama senin de bildiğin gibi Güney'deki işimiz hep devam edecek.
Mais vous ne le savez que trop bien, le Sud sera toujours un travail en cours.
Bunu takip edecek miyiz?
On se prend au jeu?
- Basitçe ifade edecek olursak... Babanızın borçlarını kapatmak için Amelia ile olan arkadaşlığınızı kullanabilirdiniz.
En bref, vous pourriez utiliser votre amitié avec Amélia pour lui demander l'argent pour solder les dettes de votre père.
Bizim birlkte olmayışımız babana nasıl yardım edecek?
Comment, toi et moi, séparés, pourrait-ce aider ton père?
Ya da benden bu yüzden mi nefret ettin babana yardım edecek gücüm olmadığı için mi?
Ou me hais-tu car je n'ai ni les moyens ni l'influence pour l'aider?
Bu gemiye verdiğimiz değerin aynısını emekli askerlerimize de vermek isterim. Biri bana ateş edecek.
Je voudrais donner la même dignité à nos anciens combattants que nous avons donné à ce navire.
Sarılmaları itiraf edecek psikiyatristten daha iyi biri var mı?
Tu penses qu'il s'agit d'un autre de ses patients? Quel meilleur endroit pour confesser ses étreintes qu'à ton Psychiatre?
Rebecca fark edecek.
Elle va y prêter attention.
Kurcalamaya devam edecek ve eninde sonunda belki de seni bulacak.
Elle continue de fouiner dans les alentours peut-être, qu'elle va te trouver
İtiraf edecek bir şeyim yok.
Je dois rien à avouer.
İşi bu olan ajanlar sana ofisten eve kadar eşlik edecek.
Des agents dédiés vous accompagneront de chez vous au bureau.
O tetiği her kim çektiyse bir kere daha ateş edecek.
Celui qui a appuyé sur la détente en prépare une autre.
Eğer dünyanın kalanının da bilmesini istiyorsa babamı öldüren adamı hapse atmama yardım edecek.
Donc, s'il veut que d'autres sachent, il m'aidera à arrêter l'homme qui a tué mon père.
İnsanlar ondan nefret edecek.
Les gens vont le détester.
Ne fark edecek ki?
Quelle différence ça fait?
Isabella'yı kurtarmana yardım edecek olan kişiyim.
J'ai réalisé que je suis l'homme qui va t'aider à sauver Isabella.
Yardım edecek biri gerekiyor.
J'ai besoin de quelqu'un pour m'assister.
Hidrodiseksiyon kurşunun ultrasonda görünmesine yardım edecek.
L'hydrodissect vous aidera à voir la balle en ultrason.
Buralarda onu geri getirmemize yardım edecek birşeyler olmalı!
Il doit y avoir quelque chose par ici qui peut nous aider à le ramener!
Sen ömür boyu maceraya doğru dünya çevresinde yelken açmana yardım edecek birine ihtiyacın olduğunu mu söylüyorsun?
Es-tu en train de dire que tu as besoin de quelqu'un pour t'aider à naviguer autour du monde dans l'aventure de toute une vie?
Haritayı yaptıklarında yerini işaret edecek bir şey de koymuşlardır.
Quand ils ont fabriqué la carte, ils ont du faire quelque chose pour localiser où ils l'ont mis.
Adamın evini sattım diye kabul edecek değil.
Le fait que je lui ai vendu sa maison ne veut pas dire qu'il va dire oui.
Yani Maria edecek. Eğer bebek bakıcısı bulabilirse.
Enfin, Maria t'aidera, si elle arrive à avoir une nounou.
Bu kocaman yüzükle teklif edecek olsaydım çok etkilenirdin.
Si je te demandais avec cette bague, tu serais tellement impressionnée.
Lane'e karşı yapılan suçlamalar devam edecek.
Mais ils maintiennent toutes les charges contre Lane.
İyileşse bile dışarı çıkıp çılgınlık yapmaya devam edecek.
Même si son état s'améliore, il va retourner directement là-bas et continuer d'agir comme un fou.
Simon, Dr. Bell seni yukarı çıkarıp kalp pilinin verilerini kontrol edecek.
Le Dr Bell va vous emmener à l'étage et vérifier les données de votre pacemaker.
O zaman yardım edecek birisini bulalım.
On va avoir besoin d'une autre paire de mains.
Neden ondan Apu'nun güzel yeni dükkanını sıçan yuvasına çevirmesine yardım edecek bir şaka yapmasını istemiyoruz?
Et bien pourquoi tu ne lui demandes pas de faire une farce pour aider Apu à transformer ce beau magasin tout neuf en trou à rats?
Sen Boston'a gidersen, bir sürü insanla Harvard'ı karış karış edecek. - Ona Gerard'ı gösteren sen olacaksın.
Tu vas à Boston, elle aura des gens partout dans Harvard, et tu seras celui qui les amènera à Gerard.
Çıktığın an o mektubu yok edecek kadar akıllı olduğunu varsayıyorum.
Je te supposais assez intelligent pour la détruire à la seconde où ils t'ont laissé partir.
Evet beni bu duruma sokmaman gerekirdi ama Mike'ı işe aldığın için seni terk edecek olsam bunu yıllar önce yapardım.
Non, tu n'aurais pas dû me mettre dans cette position, mais si j'allais te livrer pour avoir embauché Mike, j'aurais dû le faire il y a des années.
Yani bendekini verirsem onu yok edecek misin?
Donc tu détruiras ça si je te donne la mienne?
Kendini mi temsil edecek?
Il se représente?
Ama bana bunları yaparken Harvey'den nefret ettim sen Trevor'a yaparken de onlar da senden nefret edecek.
Mais je haïssais Harvey lorsqu'il me le faisait, et ils vont te haïr lorsque tu le feras à Trevor.
İsmim yazılı. Duruşma başlangıcından bu yana oradaydı. Eğer itiraz edecek olsaydın bunu duruşmanın başlangıcında yapman gerekirdi.
Mon nom y est inscrit depuis le début du procès, et si vous vouliez le contester, il aurait fallu le faire au début du procès.
- Çünkü Robert Zane'in rekabetsizlik anlaşmamızı.. -... fesh edecek bir yolu var.
Robert Zane peut annuler la clause de non-concurrence.
Buraya gelecek ve seni teşhis edecek.
Il va venir ici et vous identifier.
Ve planları ortaya çıkarsa, kimin öttüğünü bilecekler. Ve bu onları oldukça huzursuz edecek.
Si le plan échoue, ils sauront pourquoi et ils seront très énervés après moi.
Bize bu davada yardım edecek.
Elle va nous aider.
- Bunu koruması teyit edecek mi?
Nous n'avons pas couché ensemble. Et sa surveillance peut confirmer ça?
Sen, Evy yardım edecek misiniz?
J'aimerais savoir si je peux compter sur votre aide, l'aide d'Evy.
Babanız birine yardım edecek.
Votre papa va aider quelqu'un.
Debra, sağlam değildin, ama... Nasıl daha başarılı olabileceğini, ya da nasıl başarısız olduğunu anlamana yardım edecek bir şey yapmadım.
Debra, tu n'étais pas sérieuse, mais... je n'ai rien fait pour que tu comprennes comment t'améliorer ou ce que tu faisais mal.
Becca'yı korumak için bizi zorlarsanız, Partide Taylor'a uyuşturucu sattığına tanıklık edecek ve oyuncular tarafından uyuşturulduğuyla ilgili polise yalan söylediği ortaya çıkacak.
Si vous nous obligez à protéger Becca, elle dira qu'elle a vendu des drogues à Taylor cette nuit là à la fête et qu'il ment à la police sur le fait d'avoir été drogué par un des joueurs.
takip edecek bütçeniz olmadığını iddia ediyorsunuz ve buna rağmen şahsen Taylor Blaine'yi takip ediyorsunuz.
... le budget pour assurer un suivi de tous les élèves et pourtant, vous faites un suivi personnel de Taylor Blaine.
ve bu noktaya gelirse, buna tanıklık edecek.
Et si on en arrive là, il témoignera.
Yani eğer teklif edecek olsaydım bu an muhteşem olurdu, değil mi?
Je suis allé au magasin, j'ai acheté ça, fait une grande entrée, donc si j'allais te demander en mariage, ce serait difficile de faire mieux, tu ne penses pas?
Kendileri için mücadele edecek, kendilerine inanan kimsesi olmayan insanlar.
Ceux pour qui personne ne se bat.
Pazarlık edecek birşeyin yok.
Vous n'avez rien pour négocier.
Hiçbir şey duymadım. - Devam edecek misin?
Je n'ai rien entendu.