Edın translate French
1,396 parallel translation
Bana kamyonetin anahtarlarını at Ed.
Lance-moi les clés.
Bana kamyonetin anahtarlarını at Ed.
Lance les clés du camion.
Adalet de bunun merkezi. Özellikle Ed Meese başa geçtiğinden beri.
Il n'est pas spécialiste de points légaux précis.
Herhâlde parasını bir — Lütfen, yeni ismi Ed.
- Sûrement en train de...
Oh, Ed, Vanko Verasız hiç birşey.
- Vanko n'est rien sans Vera.
Nasılsın? Ed
- Comment ça va?
Biliyorum Donny için anlamı çok büyük, aynı kandansınız. - Ed?
Ca ferait vraiment plaisir à Donny, un membre de la famille.
Ed, bizim için çok şey yaptın.
Ed, t'en as tellement fait pour nous.
Ed Deline'nın usulsüz zorlamaları olmadan mı?
Sans coercition exagérée de la part d'Ed Deline?
Şefine, deri örneklerini Ed Deline'ın aldığını söyle.
Dites à votre supérieur qu'Ed Deline prend les échantillons de peau avec lui.
Ed, beni güvenlik kameralarının yerini değiştirmem için gönderdi.
Alors, Ed m'a envoyé ici pour changer toutes les caméras de surveillance.
- Ne yaptığını bir düşün.
- Ed, pense à ce que tu fais.
Ed, bunu yapamazsın.
Ed, tu ne peux pas faire ça.
- Ed, bunu yapamazsın.
- Tu ne peux pas faire ça.
Nasıl oldu da baban, Avrupa'nın en ünlü hilebazlarından biriyken CIA'den Ed Deline için çalışmaya başladı.
Comment votre père a-t-il pu passer... d'être un des tricheurs les plus connus en Europe... à travailler pour Ed Deline dans la C. I. A.?
Ed, Janet Ellis gibi starlar bir kere gelir.
Ca m'enrage. Je sais qu'on n'a pas souvent une vedette comme Janet Ellis.
- Ed ordamısın?
- Ed, vous êtes là?
Kulağa aptalca gelebilir, ama demir testereyi ne yapacaksın?
C'est peut-être une question stupide, mais pourquoi vous en avez besoin? Ca vous plairait, Ed.
Buna bayılacaksın, Ed. Önce, Teller'ı yere yatıracağım... ve sonra onu testere ile ikiye böleceğim.
Teller s'allonge... et on le scie en deux.
Ed, bütün enstrüman çantalarını kontrol ettim.
J'ai vérifié les étuis d'instruments. Tout a l'air réglo.
Değil mi, Ed?
N'est-ce pas, Ed?
Özellikle patronunuz, Büyük Ed Deline CIA karşı-istihbarat biriminin eski lideri ve Vegas'ın gördüğü en iyi takip ve güvenlikçisiyse.
Surtout si le patron s'appelle Big Ed Deline... ancien chef du contre-espionnage à la CIA... et le meilleur homme de surveillance que Vegas a jamais connu.
İnan bana, eğer senin kızın olduğunu bilseydim...
Crois-moi, Ed, si j'avais su que c'était ta fille- -
Büyük Ed ve aile şeysiyle ilgili ne yapacağını bilir.
Elle saura quoi faire... au sujet de cette histoire de famille.
Koca Ed'in masasına bacaklarını uzatmakta emin misin?
Crois-tu que tu devrais mettre les pieds sur le bureau du grand Ed?
Nasıl oluyor da Koca Ed buradayken, böyle aptal yazılım çakışmaları olmuyor.
Comment se fait-il qu'il n'y en ait jamais quand le grand Ed est là?
"Nasıl oluyor da Koca Ed buradayken, böyle aptal yazılım çakışmaları olmuyor."
"Comment se fait-il qu'il n'y en ait jamais quand le grand Ed est là?"
Ed aklını kaybetti.
Ed est devenu fou.
Ed'in masasında sanki oranın kralıymış gibi oturuyordu...
Il est assis derrière le bureau d'Ed comme s'il était roi du casino.
Ed'in sandalyesine uzanmış, ayaklarını masaya uzatmıştı.
Complètement détendu, les deux pieds sur le bureau. - Si rempli de lui-même.
Biliyor musun, Ed... Hawaii'de maymun yoktur.
Tu sais, Ed... il n'y a pas de singes à Hawaï.
Senatör Henderson Ed Deline'nın üstü gibi bir şey... veya Ed onu başının üstünde tutuyor.
Le Sénateur Henderson a quelque chose sur le Grand Ed Deline... et il le menace avec.
Eğer yapabileceğimiz bir sey varsa, lütfen söylemekte tereddüt etme.
S'il y a quelque chose que Ed ou moi pouvons faire, n'hésite pas à demander.
- İtfayiyeci salak. Bakın, sizi Ed'den kurtararak büyük bir iyilik yaptım.
Je vous ai rendu un gros service en vous tirant d'affaire auprès d'Ed.
Ed, jakuziyi sen mi çalıştırdın?
Ed, c'est toi qui as allumé les jets du jacuzzi?
Bütün sezon boyunca Ed Asner'ın kanoda kürek çekemeyişini seyrettim.
J'attends toute l'année pour voir Ed Asner dans un canoë.
Umumi bir tuvalette utanç verici bir olay ve Ed Koch'ın giriş kapısında olması da dahil.
Dont un incident gênant dans les W.C. avec l'arrivée inopinée d'Ed Koch, maire de New York.
Su ve Elektrik ve Con-Ed'in hiç Ronald Phelps adında müşterisi olmamış.
Les distributeurs d'eau et d'électricité n'ont pas de client du nom de Ronald Phelps.
- Üzgünüm, Ed. Bu evi ne zaman aldıklarını hatırlıyorum.
Je me souviens quand ils ont acheté cette maison.
Ed, şimdi birçok kutlamanın birleştiğini biliyor musun?
Des tas de vedettes tricotent, tu sais. Tu ne trouves pas ça intéressant?
- Oh, aslında Ed McMahon'dan sana özel bir posta var 1 milyon dolar kazanmışsın.
- Oui, tu as reçu une lettre personnelle de Monsieur Michu qui écrit que tu as gagné un million.
Ed, çok kızgın 300 tane San Diegolu geldi.
Ed, il y a 300 San Diegotes très en colère...
Ed'i sevmediğimden değil.
J'aime bien Ed, ce n'est pas ça.
Sadece Ed'in fazla arkadaşı yok.
Mais Ed n'a pas beaucoup d'amis.
- Liz, Ed, birer silah alın.
- Liz, Ed, prenez une arme.
Bu yarışma'nın tarihin de en genç kazanan Ed Davies'di daha 20 yaşındaydı.
Le plus jeune vainqueur, Edmond Davy, avait 20 ans.
Ed Bradley, Michael'ın normal bir memeli gibi görünmesi için... elinden gelen her şeyi yaptı.
Ed Bradley l'intervieweur a fait de son mieux pour le faire passer pour un mammifère normal.
- Adı Ed Burnell.
n Son nom est Ed Burnell.
Ed Burnell'in.
ça n'a jamais été votre caisse Cette voiture appartient à Ed Burnell.
Yani Ed Burnell uyuşturucu satıcısıydı.
Pas aux USA.n Donc Ed Burnell était un dealer.d
Bence Ed Burnell, yine kullandığını anlamıştı. O gece seni aramaya çıkmıştı.
Je pense qu'Ed Burnell savait que vous aviezm replongé et il était dehors cette nuit-là pour vous retrouver.t