Elden translate French
2,471 parallel translation
Evet, tüm Gallagher erkeklerini elden geçirmeye çalışıyor.
Il veut se faire tous les frères Gallagher.
Hepsinin elden çıkarıldığını sanıyordum.
Je pensais que nous les avions tous éliminés.
Bunu iyice bir elden geçirmem lazım.
Je devrais regarder ça.
Birinci elden öğrendiğin üzere insanların gösterdiği genel iyi niyete karşın küçük bir parça düşmanlık hala mevcut.
Bien, comme vous l'avez connu de première main, malgré la bonne volonté générale de la part de l'humanité, quelques petites poches d'hostilité demeurent.
Beni yakalamamış olsaydı, Vegas'taki bir süitte beleşe ağırlanıp 21 oyununda bir elden 5.000, zar oyunda da 10.000 dolar kazanıyor olurdum ve hiçbir şeyi de kafama takmaz- -
Avant d'être attrapé, Je pouvais aller dans n'importe quelle suite à Vegas, 5000 $ la main au blackjack, 10 de suite au craps, et je ne réfléchissais même pas à deux fois avant de...
Ben de ilk elden biliyorum o pamuk kuyruklu hayvanları mikrodalgada etlerini sertleştirmeden ısıtmanın bir yolu yoktur!
Oh, je vois, vous ne pouvez pas dégivrer dans votre micro-onde. sans dénaturer la viande.
Bu iş için kaç tane basketbol topunu elden geçirdik?
On a combien de ballons de basket?
Önceleri elden geçirip yeniden satmaya çalışacaktık.
On était censés les réparer et les vendre.
Elden ne gelir?
Que vas-tu faire pour ça?
Evet... Bu yüzden elden teslim edilmesi gerekiyor.
Il faut l'amener sur place.
Balık elden gidiyor.
Et hop! Un poisson.
Ama elden en gelir?
- Moi non plus. Que pouvez-vous faire, hein?
- Elden ne gelir? - Adam Central Park'ta,.. ... dünyanın en tanındık yerinde... vurulmamış olsaydı kocan pazarları çalışmazdı.
Si le type ne s'était pas fait descendre à Central Park, un des endroits les plus connus au monde, ton mari ne travaillerait pas le dimanche.
New York'lular olarak ilk elden düşmanlarımızın canımızı yakmak için ellerinden geleni yapacağını biliyoruz.
Ici, à New York, nous sommes bien placés pour savoir que nos ennemis feront tout ce qu'ils peuvent pour nous faire du mal.
Elden ne gelir?
Et après?
İnan bana, birinci elden biliyorum
Crois-moi, je parle par expérience personnelle.
Haklı mıyım? Amerikalılarla ilk elden muhatap oluyor.
Traitant directement avec les Américains.
Ekipte bir şeyler dönüyordu her şeyi elden geçirdiğimde Zondra'nın bot topuğunda bir verici buldum.
Quelque chose clochait dans l'équipe, alors j'ai cherché des micros et j'ai trouvé un mouchard dans le talon de la botte de Zondra.
Dosyalarını zaten elden geçirmiştik.
On a ses fichiers depuis longtemps.
İnsan iyimserliğİ elden bırakmamalı.
Il faut rester optimiste.
Orada servetimiz elden gidiyor, sen malını mülkünü tıraş kremine bulamışsın ortalıkta geziyorsun!
Malgré ça, tu regardes notre nabab partir avec tes bijoux de famille fourrés dans ta trousse de rasage.
Bir gün gelecek ve elden ayaktan kesileceğim. Haliyle sizler de tehlikeye gireceksiniz.
Parce qu'un jour, mes mains vont défaillir, et vos vies sont entre elles.
Haydi gidelim, ama temkini elden bırakma.
Restons prudents.
- El mi? Neden elden bahsediyorsun?
- Pourquoi on parle de poissons?
Yaşadıkları böyle bir günün ardından, tedbiri elden bıraktıkları için Rachel'i veya Cam'i suçlamıyorum.
Et bien, après la journée que nous avons eu, Je n'en veux pas à Rachel ou à Cam d'avoir oublié la prudence.
Yaşlılar eşyalarını kolay kolay elden çıkaramıyor işte.
Les vieilles personnes ne jettent jamais rien, tu sais?
Hep bir elden çalışırsak öğle yemeğinde tertemiz evimizde dinleniyor oluruz.
Si on s'y met tous, à midi ce sera fini. On commence à trier le bazar.
Şimdilik, güvenliği elden bırakmayalım.
Soyons prudents pour l'heure.
İlk elden alınan bilgi olarak en iyi kaynak olarak görürsen sürprizle karşılaşırsın.
Surprenant, si tant est qu'on les ait jamais pris pour des modèles d'intelligence.
Ama hazır kontrol ediyorken tedbiri elden bırakmasam iyi olur.
mais quant à vérifier mieux vaut être en vie que désolé.
Bunun aksini iddia eden öğrencilerin sonunun tez elden ve gaddarca olacağını da belirtti.
Et que la riposte envers les enfants de l'école qui mettent ça en doute sera rapide et brutale.
O vakit tez elden gitmeliyiz.
- Allons-y ensemble.
Memleket elden gidiyor be.
Ce pays, c'est vraiment n'importe quoi!
İçkileri elden çıkarınca ödemeleri yapılacak.
Ils seront payés dès qu'on fourguera la bibine.
Öğrencilerime kültürü tam olarak anlayıp tecrübe edebilmeleri için ilk elden gösteriyorum.
J'enseigne à mes étudiants que pour assimiler une culture, il faut la vivre.
Elden çıkarmak zor olsa gerek...
Ça doit être dur de s'en débarrasser.
Malı elden çıkarınca para kazanılır.
Il y a toujours de l'argent de la vente de drogue.
Onları elden çıkarınca sürekli sevkiyat üstünde konuşuruz.
Et ensuite on pourra parler de quelque chose de plus permanent.
Burayı elden çıkarmaya çalıştım ama alan olmadı.
J'ai tenté de vendre cet endroit, mais personne n'achète. Doublement baisé!
Gecem elden gidiyor.
Ca va être ma fête.
Elden teslim edilmesi gereken bazı evrakları var, ve bazı adamları bulmak için bir çift iyi dedektif arıyor.
Il veut faire parvenir des papiers, et il lui faut deux grands flics pour trouver un type.
Şu kadın ikimizin hayat boyu düşünemeyeceği kadar şeyi elden geçirir. Yani o söylemediyse öyle bir ihtimal yoktur.
Cette femme traite plus d'informations en une heure que toi et moi en une vie, donc si elle n'y a pas pensé, c'est pas bon.
Hayır, bak, sen yeni, gelişmiş Chuck Bass'sin. Düşündüm ki... Görüntümü elden geçirmeme yardımcı olabilirsin.
J'espérais que le nouveau Chuck Bass pourrait m'aider à revoir mon image.
Kontrolü elden bırakmak beni zıvadan çıkartıyordu.
Cela me rendait dingue de laisser le contrôle à quelqu'un d'autre.
Emlakçılarınızı arayın, bayanlar ve baylar çünkü bu çabuk elden gidecek.
Appelez vos agents immobiliers, elle va vite se vendre.
Yarın sabah ilk iş bunu, seçilmiş olan belediye başkanına elden teslim et.
Donner ça en main propre au maire élu, est la première chose à faire demain matin.
Elden ele dolaşsın.
Sentez bien la texture.
- Herşeyin elden gitmesine göz yumdun.
- Tu t'es laissé dépasser.
Bu sandığı iki kez elden geçirdik zaten ve bunların hiçbiri tanıma uymuyor o yüzden neden bu saçmalığı bitirmiyoruz?
Ça fait deux fois qu'on vérifie, et rien ne correspond. Pourquoi on arrête pas ça?
- Elden ne gelir ki?
C'est impossible.
Tedbiri elden bırakma Al!
Ouais, sois vigilant, Al!