Etrafında translate French
6,736 parallel translation
Kalenin etrafında tam olarak kaç devriye noktası olduğunu biliyorum.
Et je sais exactement combien de postes de garde entourent le château.
Liza yine ilaçlarını yanlış ölçüde aldı ve Central Park'ın etrafında koşmaya mı başladı?
est ce que Liza, sans ses médocs, cours autour de Central Park (? )?
Don bakalım etrafında
Tournez-vous.
Vigilance. - Blok etrafında bir tur at Lionel.
Allez donc faire un petit tour, Lionel.
Kadınların etrafında nasıl dolandıklarını bilirsin.
Vous savez comment les femmes tournent autour de vous.
Nikel bakırı merminin artıklarını Daniel'in iyileşen silah yarasının etrafında buldum.
Donc j'ai trouvé du cupro-nickel un résidu de balle dans le remodelage de la blessure par balle de Daniel.
Burada olduğumu biliyordun, ama Amy evden ayrılana ve evin etrafında kimseler kalmayana kadar bekledin.
Tu savais que j'étais ici, mais tu attendais qu'Amy quitte la maison, jusqu'à ce qu'il n'y ait personne ici.
Ve donarak ölmekten korunmak için yapacağın tek şey etrafında seni ısıtacak iyi arkadaşlara sahip olman.
Tu sais, et la seule chose que tu peux faire pour t'empêcher de mourir de froid est d'avoir de bons amis autour de toi pour te réchauffer.
Evin etrafında üzülüp ağlamış sonra bunlar herkesin gözü önünde olmaya başlamış.
Et il y a eu un tas de gémissements et de pleurs autour de la maison, et ça a commencé à devenir visible.
Çünkü Miles Matheson ve Sebastian Monroe ikisi birden Willoughby'nin etrafında kol gezdikleri için senin kasaban olması gereken şehirde.
Parce que Miles Matheson et Sebastian Monroe sont tous les deux à l'extérieur de Willoughby, qui est censée être votre ville.
Musallat olmuş bir hayalet gibi sürekli etrafında olmasam belki gider.
Elle partirait, si je ne la suivais pas comme un fantôme.
Sanırım gözümün etrafında hissediyorum.
Je pense que je peux le sentir près de mon oeil.
Savunma Devlet Sırrı etrafında top koşturup duruyor.
La défense essaye de contourner des secrets d'état.
Etrafında kimse yok.
Personne d'autre autour.
Sürekli etrafında dolaşırdı, çiçek getirirdi.
Il lui tournait toujours autour, lui offrait des fleurs,
Savcıların etrafında dolanıp duruyorlar.
Ne t'inquiète pas pour ça.
İddiasına varım ki etrafında birsürü eşcinsel vardır ve o bilmiyordur.
Je suis sûr qu'il est entouré d'homosexuels tout le temps et qu'il ne le sait même pas.
Bu pislik herif benim kızımın etrafında da dolanıyor!
Ce petit con tourne autour de ma fille aussi!
Etrafında oturmak...
À quoi ça te sert de...
Yapılacak bir şeyler planlamalıyız etrafında oturmak değil.
Nous devons faire quelque chose, pas rester assis sans rien faire.
Asabi insanların etrafında olmak beni rahatlatıyor çünkü yerimi biliyorum.
S'énerver sur les gens me détend, parce que je sais où j'en suis.
Etrafında olamam.
Je ne peux pas être près de toi.
gittim ve blüzümü değiştirmek zorunda kaldım çünkü ter lekeleri göğüslerimin etrafında buluşuyodu.
J'ai dû montrer et changer de chemisier car les tâches de sueur apparaissaient entre mes seins.
Ben kardeşlerime etrafında olması gerekir.
J'ai besoin d'être avec mes frères.
# Bu parçaların etrafında yeni kötü bir kız var. #
Il y a une nouvelle fille coquine dans cette pièce tout à coup...
Eğer benim etrafında o kadar fazla olmama dayanabilseydin o işe başvururdum. Ve müdüre telefonlarımız için özel uygulamalar kullanıp... kullanamayacağımızı soracağım.
Et j'ai demandé au principal de fournir des applications spéciales pour les téléphones.
Onun etrafında öyle dolanmalarını istemiyorum.
Tu sais, j'aime pas trop qu'ils tournent autour de lui.
Bu noktada iki şeyi bilmelisiniz. Birincisi, dünya nüfusunun yarısı okyanusun 120 mil etrafında yaşıyor.
La moitié de la population dans le monde vit à moins de 200 km d'un océan.
Etrafında askerleri var.
Il a une armée autour de lui.
Saat tam üçte,... oranın sahibinin etrafında bir takım olaylar olacak.
A exactement 3 heures, il y aura un incident dans l'enceinte des propriétaires.
Hepsi değerli Kralın etrafında.
Ils sont tous autour de notre précieux roi.
Yahudiler ve doğulular onun etrafında zillerini çalıyorlar.
Le juif et le cockney ont formé une alliance contre lui.
Her ne kadar defalarca.. .. kim olduğu hakkında yalan söylemekten vazgeçmesini.. .. ve etrafındakileri kandırmamasını..
Même si je lui ai tout le temps dis d'arrêter de mentir à propos de qui il est, et de décevoir les gens autour de lui, et éventuellement que ça lui explose en pleine figure, je ne vais pas lui dire, "Je t'avais bien dis".
Bu kalbin etrafında... sıvı artışı demek.
C'est une accumulation de fluide autour du coeur.
Hep neden diye merak etmiştim. Seni o kadar sevdim ki senin etrafında olmak bana acı vermeye başladı.
Je me suis toujours demandé pourquoi... quand je t'aimais tant... je souffrais tant d'être autour de toi.
Onlar neden etrafında değiller bilmiyorum. Ama bunları sen yaptın.
Je ne sais pas pourquoi toi, tu n'en as pas... mais tu m'as légué ça.
Etrafında bir muhitle geziyordu :
Il voyageait avec un entourage...
Soyluların ve halkın etrafında toplanabileceği birine ihtiyacımız var.
Nous avons besoin d'une personne autour de qui les nobles et la nation se rallieront.
Ordu onu alana kadar çalıların etrafında aylak aylak dolanıyordu.
Il déambulait juste dans le coin jusqu'à ce que l'armée le trouve.
Seni balonlu ambalaja sarıyorum. Seni korumak için her zaman etrafında olamayabilirim, o seni korur.
Je ne peux pas toujours être là pour te protéger, donc voilà.
O zaman, arkadaşım Tom, seni ve arkadaşlarını beyaza boyanmış... halde Ridges'in küllerinin etrafında dans ederken nasıl gördü?
Alors pourquoi mon ami Tom t'a vu tout peint avec tes potes, à danser autour des cendres de Ridges?
Walt, neden zahmetli sorgulama yolları etrafında dolaşıyorsun?
Pourquoi tu prends des gants?
Etrafında her türden çalışan kadın var, Don.
Tu es entouré de toutes sortes de mères qui travaillent, Don.
Lemon gemisine bindi. Etrafında sadece okyanus ve müsait bekarlar var. Yani artık nihayet batık durumdaki sosyal hayatınla ilgilenebilirim.
Maintenant que Lemon est à cette croisière, entourée seulement par le grand océan, et par des célibataires admissibles, je peux enfin me concentrer sur le grand vide de ta vie sociale.
Yoksa etrafında birkaç tur daha atayım mı?
Je voudrais te vérifier.
Yanında kaç kişi olsa da etraf ne kadar temiz görünse de kim ne derse desin sen ne düşünürsen düşün güvende değilsin.
Peu importe combien de personnes sont avec toi ou à quel point ça semble calme, quoi qu'on te dise, quoi que tu penses, tu n'es pas en sécurité.
Seni bir daha çocuğumun etrafında görürsem, öldürürüm.
Tu t'approches encore de ma fille, je te tue.
Anlamadığınız şeyler hakkında sayıp sövmeden önce size etrafı göstermemi ister misiniz?
Allez-vous me laisser vous montrer les alentours, avant de vous insurger contre une chose que vous ne comprenez pas?
- Ateşin yanında oturacağız bütün çocuklarımız etrafımızda olacak ve güvende olduğundan emin olacağım.
- Nous nous assiérons près du feu, avec tous nos enfants autour de nous, et je ferai en sorte que vous alliez bien.
Aslında'etrafımızda'çocuklarımızın olacağından emin değilim.
En fait, je ne suis pas sûre à propos de "tous nos enfants".
Polislerim seni yol kenarında bulmuşlar, etrafın leşlerle sarılıymış.
Mes agents t'ont trouvée sur la route, encerclée par les zombies.