Fare translate French
4,481 parallel translation
- Fare kadar sessiz.
- Discret comme une souris.
Fare Yarışı filmini görmüş müydün?
Tu as déjà vu le film "Rat Race"?
Fare deliği kılıklı barın ve Canarsie'daki ambarına mı güveniyorsun?
Le trou à rat qui te sert de bar et ton entrepôt à Canarsie?
Ben fare dövüşü izlemeye gidiyorum
Je vais voir les combats.
Her zaman fare yığınlarından dağlar yapmıştır.
Toujours à faire une montagne pour une souris.
Fare zehri mi?
De la mort aux rats?
Bir fare kadar sessiz olurum.
Je serais silencieux comme une souris.
Ölü bir fare olacaksın.
Tu es une souris morte.
Takımınla kedi fare oynamak istiyorsan bana uyar ama kızın Juliette...
Vous voulez jouer au chat et à la souris avec votre équipe, c'est ok pour moi, mais votre fille, Juliette...
Fare mi var?
Il y a un rat?
Sevimli, küçücük bir fare gibi görünüyorsun.
Tu ressemble à une petite- - mignonne petite souris.
Ev yapımı yumurta kremalı bu çikolata fare tam mideye indirmelik.
C'est une souris en chocolat fourrée avec de la crème aux oeufs faite maison.
Fare gibi saçlarına bayılıyorum.
J'aime tes cheveux ternes.
Tıpkı güzel bir fare gibi.
Comme une jolie souris.
Tıpkı fare gibidir.
Comme une souris.
Örümcek-Fare sorunu için gelmiştik.
Nous sommes ici pour réparer un problème de rat-arraignée
Şimdi fare imlecini en sol en sol köşedeki üst sütuna getiriyoruz.
Maintenant placez le curseur en haut... tout tout en haut de la colonne de gauche.
Fare gibi düşünüyorsun.
Tu réfléchies comme une souris.
Fare gibi düşünüyorsun. Kral gibi düşün.
Pense tel le lion, pas la souris!
Mesela oradaki köpek, bir polis pembe fare de onun aracını kullanıyor.
Il y a le schtroumpf boulanger ou encore le schtroumpf tailleur.
O her zaman, ailenizdeki en gelişmiş fare olarak gözüktü gözüme.
Elle m'a toujours considéré comme la gerbille la plus évoluée de la famille.
- İtiraf etmem gerekiyor ki bu pis fare gerçekten çok tatlı.
Je dois avouer que ce petit bout est adorable.
Araba kullanan bir fare.
Une souris conduisant une voiture.
Şampuanına fare zehri koyuyorum.
Je mets de la mort-aux-rats dans son shampoing.
Eğer o şampuanına fare zehri koyuyorsa, sen de öyle yap. Müsait değilim şu an, konuşamıyorum. Ne demek müsait değilsin?
S'il met de la mort-aux-rats, dans ses cheveux, mets-en aussi.
Andersonville'de soğuk fare eti ziyafet yemeğiydi.
Hey. A Andersonville, la viande de rat froide était délicieuse.
Yani... Ann'in olmadığı yerde, fare permasını yaptırır. *
Quand le Ann n'est pas là, les souris font une permanente.
Fare kapanina sadece biraz daha fazla peynir koymam lazim
Je dois juste l'appâter un peu plus.
Maymun-fare karışımı bir sirk yapıyordu.
Un genre de truc de singe savant.
Sordum, çünkü Dave amcam bir fare laboratuvarında çalışıyor.
Je demande seulement parce que mon oncle Dave, il travaille dans un laboratoire.
Fare değilim ben, sadece onlardan biri için çalışıyorum.
Je suis pas un con moi. C'est mon patron qui l'est.
Bugün "Fare kapanları veya terlikler" gibi bir şeydi.
Aujourd'hui, c'était "les pièges à souris ne sont pas de pantoufles" ou quelque chose comme ça.
Ve havalar soğumuşsa, Auglaize nehrinde buz pateni yapmaya gideriz ve sıcak çikolata içeriz ama Lima Bean'den başka bir yerde çünkü orada çalışırken içeride fare görmüştüm.
Et peut-être, s'il fait assez froid, on pourra faire du patin à glace sur Auglaize River, et boire un chocolat chaud n'importe où sauf au Lima Bean, parce que qu'en j'y travaillais j'ai vu une souris.
Belki bir fare yemiştir.
Peut-être qu'une souris l'a mangé.
Kafamda kocaman bir fare var.
J'ai un énorme rongeur sur la tête.
İki gün boyunca aralıksız olarak beni kandırdın ve fare yedin.
Tu m'as trompée deux jours de suite, et tu bouffes des souris.
- Ben fare yemem. - Evet, yersin.
- Je ne mange pas de souris.
Sen bir fare yiyicisin Fare yiyici.
Tu es une bouffeuse de souris. Bouffeuse de souris.
- Fare yiyici.
- Bouffeuse de souris.
Bu insancıl fare kapanları yetersiz bence.
Personnellement, je trouve ces pièges à rats humaiins inefficace.
Fare-şekerler mi yaptın?
Et tu as fait des souris en guimauve?
Fare-şeker ye.
Prends un chamallow souris
Ben peyniri getiriyorum ki bunun fare olmanla herhangi bir ilgisi yok.
J'apporte le fromage, ce qui n'a rien à avoir avec le fait que tu sois une souris.
1982'de, "NIMH'in Gizemi" filminde Wil "Fare Martin" i seslendirmişti.
En 1982, Wil a joué la voix de la souris Martin dans le "Secret de Nimh."
Hayır ve evde fare var.
- Juste des souris.
Sen Fare suratlı.
Toi... Flippette
Fare suratlı isimli bir cüce yoktu ki.
- Il n'y avait pas de nain Flippette.
Hiç fare laboratuvarına gittin mi?
Tu as déjà été dans un laboratoire?
Ama onlar fare tabii.
Mais ce sont juste des rats.
İçinde yaşayan fare ailesi kira sözleşmesini yenilediler.
Et la tarte à la cerise? Pas mal.
- Bir fare. - Ne?
Une souris.