Finn translate French
2,990 parallel translation
Huckleberry Finn'in tümünü okuyan biri bana "iyi yalan" ın ne olduğunu söyleyebilir mi?
Vous avez tous lu Huckleberry Finn. Qui peut me dire ce que signifie un "bon mensonge"?
Helal olsun Finn!
Putain, Finn.
Finn, ev sahibi aradı.
Hé, Finn! Le proprio a appelé.
Bay Kindle ben Finn, Sycamore apartmanından, sizi Bay Bezzerides ile ilgili aramıştım.
Bonjour, M. Kendall. Ici Finn, Résidence Sycamore. Je vous téléphone au sujet de M. Bezzerides.
Finn, hayatının geri kalanını acınası bir bilinmezlikle geçireceğini görüyorum. Ve 5 parasız ve deli bir şekilde öleceğini de.
Finn, je prédis que tu finiras ta vie dans la déchéance, oublié de tous, dans la misère et la folie.
Finn?
Hé, Finn!
- Böylece Finn ile zina yapmak zorunda kalmış olmazsın.
Pour enfin arrêter de vivre dans le péché.
- Bunu duydun mu Finn?
Tu as entendu?
- Finn, iyi misin?
Ça va, Finn? Oui.
Sonunda yeniden öpücüğünü hissetmiştim. FINN İLE ARABAYA GİT
Je me suis remise à aimer tes baisers.
- Finn'den bir mesaj aldım.
J'ai reçu un message de Finn.
- Finn?
Finn?
Finn'in selamı var.
C'est Finn qui m'envoie.
- Finn diye biri tanımıyorum.
- Je connais pas de Finn.
Finn ve Ingvar'ı öldürmenizi Jappe ve sana kim söyledi?
Qui t'as demandé d'éliminer Finn et Ingvar?
Söylentilere göre Ingvar ve Finn Kont'tan bir çanta çalmış.
La rumeur dit... qu'Ingvar et Finn ont volés de la drogue au Comte.
Heimdahl'ın oğlu Finn'i hatırlıyor musun?
Tu te souviens de Finn, le fils d'Heimdahl?
Ben Finn.
- Je m'appelle Finn.
Finn, sen iyi misin?
Finn, ça va?
Finn, nabzı atıyor mu?
Finn, il respire?
Yanlış fikirlere kapılmadan söyleyeyim : Finn benimdir.
Je te préviens, Finn est à moi.
Sağol, Finn.
Merci, Finn.
Katılıyorum.
FINN : Je suis d'accord.
Finn varken Clarke donup sana bakmaz.
Avec Finn dans les parages, Clarke ne te voit même pas.
Yapma Finn. Buna vaktimiz yok.
On n'a pas le temps.
Of be Finn!
Putain!
Dikkat et Finn.
Attention.
İçinde...
Finn, ça pourrait...
Finn ve Paul. Bilirsin, bir araya geldiğimizde yine lisedeymişiz gibi oluyor.
Tu sais, c'est comme revivre le lycée quand on est ensemble.
Yakında karanlık çökecek Finn.
Il fera bientôt nuit.
Clarke'la Finn seni kurtaramaz.
Clarke et Finn ne peuvent pas te sauver.
Finn, burası ne böyle?
C'est quoi cet endroit?
Finn. Finn, kalk.
Réveille-toi!
Raven'ın sevgilisi Finn Collins'in o yüz kişi içinde olduğunu biliyor muydun?
Tu savais que son petit-ami Finn Collins... était l'un des cent?
- Finn, dur!
Arrête!
Finn, geçen gece sadece birine duyulan ihtiyaç değildi.
Finn... pour la nuit dernière, c'était pas juste le besoin d'être avec quelqu'un.
Sığınakta sanat levazımlarında daha fazlası vardı Finn.
Il y avait plus que du matériel d'art dans le bunker.
Finn.
Finn.
Finn, kayan yıldız değil bu.
Finn, ce n'est pas une étoile filante.
Ne Kol'a, ne Finn'e, hiçbirinize!
pas Kol, pas Finn, aucun de vous!
Ne Kol'a, ne Finn'e, hiçbirinize!
Ni Kol, ni Finn, ni aucun de vous.
Yani Pete olmadığı için, Finn ile bana yardım etti.
Sauf pendant que Pete était parti. Il m'a beaucoup aidée avec Finn.
Sana Finn için yardım ediyor.
Il t'a aidée avec Finn.
Bir şey söyle Finn.
Dis quelque chose.
- Finn, özür dilerim.
- Je suis désolé.
- Finn, bu...
- Finn, c'est pas...
Hayır, kendin söyledin Finn.
Tu l'as dit toi-même, Finn.
Finn, kanepenin altında çekiç var.
Sous le canapé, il y a un marteau.
Hadi Finn.
- Quand tu veux, Finn.
Evet.
J'avais... invité quelques amis hier soir... Finn et Paul.
Finn, kontrol panelini kampa götür.
Prends le panneau de contrôle au camp.