Fit translate French
2,129 parallel translation
Ve sonra arkasını dönüp, gitmiş.
Puis il fit demi-tour et repartit.
Bunların yerine Harold, önceleri kendini delicesine ürküten şeyleri yapıyordu.
Au lieu de cela, harold fit Ia chose qui Ie terrifiait auparavant.
Ve Bayan Pascal'a giderek birlikte önce köfte ardından çikolatalı puding yiyerek iki eski film izlediler.
Et iI se transporta chez mlle pascal qui Iui fit un pain de viande et du pudding au chocolat. Et ils regardèrent de vieux films.
Siz insanlar neden ona yardım etmek yerine yapmadığı bir şey için onu suçlamaya çalışıyorsunuz, Tanrı aşkına?
Pourquoi Vous ils ne peuvent pas aider à Alex au lieu d'essayer de le condamner par quelque chose qu'il ne fit pas? , par l'amour de Dieu.
Bunu her kim yaptıysa bayağı uğraşmış.
Qui il le fit, il eut beaucoup travail.
Şövalye öylesine ıstırap çeker ki, sonunda nişanlısının mezarını açar ve onun cansız bedeniyle sevişir.
En la nuit il fut si tourmenté par sa perte, qui ouvrit la tombe... et il lui fit l'amour au corps d'elle.
Şimdi, mahkemenin yargıcı olarak, Profesör Chen'in hastanede yataktayken polise verdiği ifadesi...
Moi, juge principal, je vais lire la déposition qu'au cours de son agonie, le professeur Chen fit sur son lit d'hôpital, à nos agents de police.
Ateşleyici, Harvey'i 100 metre yüksekliğe çıkardı.
Harvey fit une pointe à 100 mètres de hauteur.
"... sonunda, başardı. "
" et à la fin, il le fit.
Sultan açık fikirli bir yöneticiymiş, şehrin dışındaki Hıristiyan topluluğundan bir papaz bulunmasını emretmiş.
Le sultan étant un tyran à l'esprit ouvert ordonna qu'on fit venir un prêtre appartenant à la communauté chrétienne située hors des murs de la ville.
Bir gün bir rüya görmüş, Şeytan onu ziyarete gelmiş.
Un jour, il fit un songe. Le Diable vient le visiter.
Franz Bettmann, benden yüz fit uzaktaki kendi Roma mumlarına nişan aldığında Londra'daydım.
À Londres, quand Franz Bettmann a lancé ses feux d'artifice.
Kardeşinin ölümü üzerine dünyası yıkılmış, ve köleleri azat etmiş ve Vali Odious'ın ölümünün elinden olacağına dair yemin etmiş.
Anéanti par la mort de son frère, il libéra les esclaves et fit le serment de tuer le gouverneur Odious.
Karısının ölümüne yas tutan Hintli bir daha asla güzel bir kadına bakmayacağına ve Vali Odious'ın ölümünün elinden olacağına dair yemin etmiş.
Désespéré par la mort de sa femme, l'Indien fit le serment que jamais plus il ne regarderait une autre squaw et qu'il tuerait le gouverneur Odious.
O kötü ruh belaların en büyüğüne yol açmıştı.
Cet esprit malin ne fit qu'empirer les choses.
Hayvan bağırsaklarını etrafa yaydı ve doğacak ilk Wilhern kızının yüzünün domuza benzemesini diledi.
Elle répandit des boyaux d'animaux et fit le serment que la prochaine fille Wilhern naîtrait avec le visage d'un cochon.
Annem tüm annelerin yapabileceği şeyi yaptı.
Ma mère fit ce que toute mère attentionnée aurait fait.
Sonra yakmak zorunda kaldı.
La poussière à la poussière. Et fit même brûler mon corps.
Kontrolsüz bir şekilde 3000 fit alçaldık.
On descend de 3 000 pieds! Et tout se met à voler dans tous les sens!
İkisi de memnun olsun diye, Silap İnua gecenin mutlak hakimiyetine bir son verdi.
Pour contenter les deux, Sila, l'esprit du temps, fit alterner le jour et la nuit.
4 Sol B'ye RB'den girin. V taksi pistinden 200 fit uzakta bekleyin.
Restez à l'écart de Victor.
V'den 20 fit uzakta bekle. United 93.
Ecart Victor, United 93.
Bu adam durmadan dakikada 10 bin fit alçalıyor.
Ce type va à 10 000 pieds par minute, il descend encore.
Dakikada 6, 8 bin fit.
8000 pieds par minute.
Birden, mutfaktan boğuşma sesleri duyulmuş.
Soudain, un drôle de bruit se fit entendre dans la cuisine.
BEATRIX TOPRAK KORUMA KURULU SAYESİNDE İNGİLİZ HALKINA 4000 DEKAR ÇİFTLİK ARAZİSİ BAĞIŞLADI.
Sa mère n'a pas approuvé cette union. Elle fit l'acquisition de 4000 âcres de terre, qu'elle a légués au peuple britannique par le biais d'une fondation.
Hafta boyunca Tom Dobbs programında bunu dört kez daha hatırlattı.
Dans la semaine qui suivit, Dobbs fit allusion à sa candidature 4 fois.
Oğlum Sultan, git bak o halde.
Sultan mon fils... Ne te fit pas au premier regard.
Ama barones ilişkimizi öğrendi ve genç Johan'ımla birlikte katrana batırılmış olarak ve üzerimizde tüylerle kasabadan kaçtık.
Mais la baronne apprit mon existence et celle de Johan et nous fit enduire de goudron et de plumes et nous chassa de la ville.
Fakat zaman geçtikçe, bir numaralı kusurları daha görünür hale geldi.
Mais avec le temps, leur défaut numéro un se fit plus apparent.
Ertesi sabah tır dönmüş.
Le lendemain matin, le camion fit demi-tour.
EV1 aktivistleri depodaki araçların seri nolarını kaydettiğinde Chelsea arabaları GM'dan satın almak istedi.
Alors que les activistes notaient les numéros d'identification des voitures, Chelsea fit un ultime effort pour acheter les voitures à GM.
Senin dördüncü büyük filancan her yolu denedi.
Votre arrière-grand-quelque chose fit tout ce qu'il put.
Ve bu fotoğraf insanoğlunun bilincinde adeta infilak etti! Etkileyici değişimlere yol açtı.
Cette photo fit l'effet d'une bombe dans la conscience humaine, entraînant des changements spectaculaires.
Fakat pek çok insanı öldürdü ve milyonlarca dolarlık zarara yol açtı.
Mais il fit de nombreux morts et des milliards de dégâts.
Uzun boylu, yakışıklı, yanlız olduğumu, orduda bulunduğumu, vücudumun fit olduğunu...
"Grand, physique agréable, ".. célibataire, ex-militaire, toujours d'attaque... "
70'lerin sonunda Kaliforniya Üniversitesi'nden nörofizyolog Ben Libet, bazı meşhur deneyler yaptı.
Par exemple, à la fin des années 70, un neurophysiologiste de l'Université de Californie à San Francisco appelé Ben Libet, fit quelques expériences devenues très célèbres.
Niyetini yansıt.'
Envoyez-votre intention sur elle. " Ainsi la personne le fit.
Maeby, şimdiye dek yaptığı her şeyin çok sıradan olduğunu düşündü...
Maeby fit ce qu'elle trouvait tellement bête...
Ve Bree'nin kızı niyetini açıkladı.
Et la fille de Bree fit connaître ses intentions.
Jim, Susan Mayer'i güldürebilmek için her yolu denedi.
Jim fit tout pour dérider Susan Mayer.
Altı fit uzunluğunda diyebilirim.
Six pieds, je dirais...
Koyunu yapan kendisi mi? "
Lui qui fit l'agneau de douceur?
Michael, iş hayatının selâmeti için kendi değerleriyle bir başka uzlaşma daha yaptı.
Michael fit donc une autre entorse à ses principes pour le bien de l'entreprise.
Ki, bunu da emekli olana kadar yapmaya devam etti.
Ce qu'il fit jusqu'au moment de prendre sa retraite.
Öykü anlatır ki, on üç tane kurşun yapmış.
L'histoire dit qu'il fit 13 balles.
Arizona'dan Teksas'a 2000 km yolu, yürüyerek ve otostopla geçmiş.
Il marcha et fît du stop sur les 2000 kms séparant l'Arizona du Texas.
Yerden 100 fit yüksekteydi... elli.
Quinze
Kampın her yerine baktı.
Il fit tout le tour du camp.
ve ona kaşıkla papatya çayı içirmiş.
" et lui en fit boire une bonne dose.
Onun yerine Megumi sawamura bana hediye verdi.
Megumi Sawamura me fit un cadeau.