English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Franchi

Franchi translate French

1,054 parallel translation
Kimseye faul yapmadı ve bitiş çizgisinden ilk o geçti.
Il n'a commis aucune faute et a franchi la ligne le premier.
Morongo'ya gideceğiz bizi takip ederlerse, ulaşamazlar.
On a franchi le Morongo. Il ne nous a pas suivis.
Buz çağları hakkında malzemelere bakıyordum. Dr. McCoy'la aynı anda kapıdan geçtiğim için buradayım.
Je suis là parce que j'ai franchi la porte au même instant que le Dr McCoy.
- Zaman geçidinden mi geldiniz?
- Avez-vous franchi la porte temporelle? - Oui, mais pas comme prisonniers.
Bu kabullenmenin ötesinde bir şeydir.
Du moins, franchi un certain degré d'acceptabilité.
- Eşikten geçince iyileşeceğim.
- Ça ira une fois le seuil franchi.
Güneş Kapısı'nı geçmeniz için beş dakikanız var!
Vous avez 5 minutes pour avoir franchi a jamais la Puerta del Sol!
Bir çok kişi... daha ilk tuzakta öldüler
Par le passé, de nombreux braves n'ont même pas franchi le premier.
İsyan kontrolü maymunların dış kontrolü geçtiklerini rapor ediyor.
Les singes ont franchi le barrage de police.
Bu yılın başından beri Calthrop adında hiç kimse... yasal olarak sınırdan geçmemiş.
Personne du nom de Calthrop n'a légalement franchi nos frontières depuis le début de l'année.
Duggan, dört saat önce Ventimiglia'dan sınırı geçmiş.
Duggan a franchi la frontière à Vintimille il y a quatre heures.
Merkezde, Amerikalılar, Magdebourg ve Dessau arasından Elbe'yi geçtiler.
LES AMÉRICAINS ONT FRANCHI L'ELBE ENTRE MAGDEBOURG ET DESSAU.
- Az önce çift şeridi geçtiniz.
- Vous avez franchi une ligne continue.
Ozanları aştı.
Elle a franchi l'obstacle.
Gişeleri geçtiler.
Ils ont franchi le péage.
Danny'yle Kiber Geçidi'nden son geçişimizde savaşa savaşa yolumuzu açmıştık ve General Bobbs bize kahramanlarım demişti.
La dernière fois qu'on a franchi la Passe de Khyber... on s'est battus, Danny et moi... mètre par mètre. Le général nous a qualifiés de héros.
Kiber'den kervanla birlikte geçtik.
On a franchi la Passe avec la caravane.
* Kapıdan çıkana kadar * * Çıkana kadar *
avant que tu aies franchi la porte, franchi la porte.
Evet, ey Sezar, bütün görevleri yerine getirdiler. Bütün sorunları çözüp her seferinde başardılar.
Oui, ô César, ils ont exécuté tous les travaux, franchi tous les obstacles, réussi toutes les épreuves.
Şehir kapılarını geçip dışarı çıktınız.
Vous avez franchi les limites de la Cité, et êtes allé à l'extérieur.
Yarın, şansla da, Niemen'i geçeceğiz.
Demain nous aurons franchi le Niemen.
Biraz önce boyut atladılar.
Oui, ils ont franchi la barre de l'hyperespace.
Çoktan sınırı geçmiş olmalı.
Il a probablement déjà franchi la frontière.
Sizler son büyük sınırı geçtiniz ve bize ne olduğumuzu gösterdiniz :
En nous montrant ce que nous pouvons accomplir, vous avez franchi l'ultime frontière. Vous nous avez révélés à nous-mêmes.
Güvenlik kayıtlarına baktım ve onun çıkışını bulmaya çalıştım ve bak ne buldum.
Alors j'ai franchi le périmètre de sécurité pour essayer de trouver son départ, et j'ai trouvé ceci.
Meksika sınırından şimdiye dek geçen en yüklü miktardaki marijuana operasyonunun eşiğindeyiz.
Nous sommes sur le point d'intercepter un des plus gros chargements de marijuana à jamais avoir franchi la frontière du mexique vers les Etats-Unis.
Peki ben şu kapıdan çıkıp gidince ne yapacaksın?
Quand j'aurai franchi la porte, tu feras quoi?
Eğer şimdi yazdıklarımı yanında bir türlü söyleyemiyorsam,... yüreğimde bin kere tekrarlamama rağmen,... bu seni sonsuza dek kaybetme korkumdandır.
Si ce que je viens d'écrire n'a pas franchi mes lèvres face à vous alors que je l'avais répété mille fois dans mon cœur c'est par peur de vous perdre à jamais.
Pegasus'tan itibaren yolalarak geldiğimiz yer, "Yerel Bölge" ye 200 milyon ışıkyılı mesafede olup, iki dev spiral galaksiden ibarettir.
Après Pégase, nous avons franchi... 200 millions d'années-lumière vers le Groupe local... dominé par deux grandes galaxies spirales.
Güç kalkanını geçtikten sonra..... doğru buluşma noktasına gidin.
Une fois franchi le champ d'énergie, gagnez le point de ralliement.
Azgın Komünist gerilla lideri Sam Boga ve çetesi Botswana'ya kaçtılar.
La fameuse guérilla communiste menée par Sam Boga... a franchi de force la frontière du Botswana.
- Uyduyla gözlemledik. Cumartesi günü uçaklar kalktı. Burada, Türk-Sovyet sınırında.
En plus de nos satellites... des avions ont franchi, samedi, la frontiere turco-soviétique.
Olsaydı, şimdi hayatlarımız...... tamamen farklı mı olurdu?
Nos vies auraient peut-être été tout autres si j'avais franchi le pas.
Keşke o gece dere kıyısındayken başka türlü davransaydım!
Si seulement j'avais franchi le pas ce soir-là, à la rivière!
Bu duvarı tırmanmadan, buradan ayrılmıyorsun, Seeger!
Tu partiras quand tu auras franchi le mur.
Ancak, henüz tam bir bağlılık konusundaki şüphelerimizi aşacağımız seviyede değiliz.
Cependant, nous n'avons pas franchi le cap de l'abandon de nos doutes quant à un engagement total.
Yedi vadiden geç "at sırtı" na varacaksın
Les sept vallées. Après qu'on a franchi les sept vallées,... c'est la montée de Narayama... où il n'y a plus de chemin.
Hızlı gitmiyordum. Şeridi mi tutturamıyordum?
J'ai franchi la ligne blanche?
Bir grup asi kalkanı aşıp Endor'a indi.
Des rebelles ont franchi le champ de protection et se sont posés sur Endor.
Sonunda ses duvarını aştık.
On a enfin franchi le mur du son!
Ses duvarı aşıldı.
Le mur du son a été franchi.
Henüz o kapıdan çıkmadın.
Tu n'as pas encore franchi cette porte.
Uyarı : Koruyucu kalkan duvarını kaldırdınız. Çöle giriyorsunuz.
Vous avez franchi la Barrière... vous entrez au coeur du désert.
Ses duvarı ile ilgili şaka yapmıyormuşsun.
On ne peut pas dire que tu aies franchi le mur du son.
Az önce bir oyun kazandım ve kimsenin 1. kaleyi geçmesine izin vermedim sıradan bir günmüş gibi davranıyorsunuz.
J'ai gagné un match, personne n'a franchi la 1 re base et vous faites comme si c'était un jour comme les autres.
Yeğenim 16 yaşında ve San Martin'in And Dağlarını geçtiğine inanmıyor.
Mon neveu... Il a 16 ans et il ne croit pas... que San Martin a franchi la Cordillère des Andes.
Saburo nehri geçmiş.
Saburo a franchi la rivière.
Tam kapının önüne gelmişti ki, lekeli halıyı gördü. Aşağıya, döşemenin üstüne düştü, ölü gibi yatıyordu.
À peine a-t-elle franchi le seuil et vu la tache qu'elle s'est écroulée par terre, comme si elle était morte.
Şu köprüyü geçince Şerif Larry Fowler'ın bölgesindesiniz benim değil, onun sorunu olursunuz.
Quand vous aurez franchi ce pont, ce sera le comté du sheriff Larry Fowler et vous serez son problème, pas le mien.
Yıllardar hiçbir çocuk bu çiti geçmemiştir.
Personne n'a franchi la grille depuis des années.
Hayır. Hendekleri aştılar, ateşe dayandılar. Kazandılar!
Elles ont franchi les douves, survécu au feu : elles ont gagné.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]