Galiba translate French
32,382 parallel translation
Bu seyahate bayılacağım galiba.
Je vais adorer ce voyage.
Galiba dizüstümde bir arıza var, indiğimizden beri ekranım donuk.
Je pense que mon pc a eu un bug. mon écran est gelé depuis qu'on a atterri.
Galiba bunu daha insanca söylenirse buna "yeni arkadaşlar edinmek istiyorum" denir.
Je pense que la façon dont les humains disent ça c'est, "Je veux me faire de nouveaux amis."
Galiba diğer ikinci-baharcılarımızla birlikte gün batımı grubumuzu arıyorsunuz.
Je pense que vous cherchez notre cercle coucher de soleil pour ceux qui cherchent une seconde chance.
Laf açılmışken, idari konularda kararları veren kişi sensin galiba.
À ce propos, c'est toi qui as l'air de gérer la baraque, côté administratif.
Janey, galiba Bay Ürkünç Tuhaf seni tamamen unutmuş.
On dirait que M. Gros Dégueu se souvient plus de toi.
Galiba burada yara bandın var. - Yara bandı.
Je crois que t'as... un pansement.
Galiba yaşayacağım.
Je crois que je vais m'en sortir.
Güneş kremi ve sandviç. Galiba bir süre burada olacağız.
Crème solaire et sandwich.
Galiba böyle bir şey için, canlı kanına ihtiyacı var.
Je crois qu'il lui faut du sang frais.
Cehenneme gidiyoruz galiba.
On va en enfer.
DEO'daki başka bir uzaylıdan bahsediyordun galiba.
Désolé, je croyais que tu parlais d'autre agent alien de la DEO.
Galiba buna inanmaya başladım...
Je suppose que j'en suis venue à le croire...
Eskiden iki ülke yöneten ama şimdi birini elinde zor tutan bir Kraliçeye göre epey iyiyim galiba.
Je pense m'en sortir plutôt bien pour une reine qui gouvernait deux royaumes et s'en tient à peine à un seul.
Galiba biz...
Je suppose que l'on se sent...
Galiba onlar...
J'ai pensé qu'ils devaient...
Galiba birlikteler.
J'ai pensé qu'ils étaient ensemble.
- Galiba seni tam olarak tanımıyorum.
- Finalement je ne te connais pas.
- Annen de kötü galiba.
Ta mère aussi?
- Baban zor durumda galiba.
- Ton papa a un peu de mal, hein?
Üniformanın yeni parçası galiba Peter.
Une nouvelle pièce de l'uniforme, Peter?
- Bu öğleden sonra galiba.
- Cet après-midi.
İyi değil galiba.
Pas bon, hein?
Galiba tişörtü giymekle uğraşıyor hala.
Sûrement en train de mettre son tee-shirt.
Galiba öyle.
Je pense.
237B'ydi galiba.
Je crois que c'était 237B.
Hey, ne var biliyor musun? Dışarda bekleyen bazı hayranlarım var galiba yani sizi bırakacağım
Il y a sûrement plein de fans qui m'attendent dehors, donc je vais vous laisser.
Galiba bir kiracı arayıp beni şikayet etmiş.
Apparemment un locataire l'a appelé et s'est plaint à propos de moi.
Ramseler'in Titan'a gidip Tanık'ı öldüreceklerine ve her şeyi geri alacaklarına güvenmiştim, galiba buna güvenmek için artık çok geç.
J'espérais que Ramse trouverait Titan. Qu'il tuerait le Témoin et que tout serait effacé. Mais il est trop tard pour compter là-dessus.
- Zaman kısıtı dediğimi duymadın galiba?
Tu n'as pas entendu la partie urgente? Si.
Vananın boyutu, borunun yarıçapı... 15 PSI gibi galiba.
Taille de la valve, diamètre du tuyau Je pense à environ 1 bar.
- Merrick demek üzeresin galiba?
Tu étais sur le point de dire Merrick?
Beni sevdi galiba.
Il m'aime bien.
İş gezisi tarzı bir şeydi galiba.
Je crois que c'est une sorte de voyage d'affaires.
Bizi gerçekten özlemişsin galiba.
On t'a manqué, on dirait.
Galiba bugün pek iyi gününde değilsin.
Tu es déconcentrée.
Hallettim galiba baba.
Ouais, tu sais quoi, papa, je pense que c'est bon.
Son 12 yıl iyi geçmiş galiba.
J'ai l'impression que les 12 dernières années ont été bonnes.
Galiba şöyle oldu. Kurs açıklamasını yanlış okudum ve..
Je pense que ce qu'il s'est passé c'est que j'ai mal lu le programme détaillé des cours et, comme je l'ai mal lu.
- Sen böyle düşünmüyorsun galiba.
J'en déduis que tu n'es pas du même avis.
Galiba beni odamın kapısına kadar geçirmek istediğinde başladı.
Je crois que ça a commencé quand tu as insisté pour me raccompagner jusqu'à ma porte.
Bence içtiğin romlar hafızanı silmiş galiba.
Je pense que tout ce rhum peut avoir affecté ta mémoire.
Evet, galiba haklısın.
Tu as peut-être raison.
Galiba kim olduğunu biliyorum.
Je pense peut-être savoir qui est cette personne.
Evet, galiba öyle.
Oui, je suppose.
Galiba Alicia'nın para hakkında endişeleri var.
Alicia s'inquiétait pour l'argent.
Ben yokken burada sandalye kapmaca oynadınız galiba.
Il semble qu'on ait joué aux chaises musicales quand j'avais le dos tourné.
Galiba Jackie ve Howard'ın öncülük etmesine izin vermelisin.
Tu devrais laisser Jackie et Howard diriger les discussions.
Galiba o...
Je crois...
Galiba buradaki tek deli sensin.
Vous êtes le seul fou.
- Galiba iş iyice ciddiye bindi.
Cela empire.