Gate translate French
346 parallel translation
Bu iş bizi aşıyor. Bu çeşit işler hükümetleri devirir. İran karşılığını hatırlıyor musunuz?
c'est très au-dessus de nos têtes, ça peut détruire un gouvernement quelqu'un connaît l'affaire iran-gate?
Golden Gate köprüsünde kaynakçıydım.
J'ai fixé les rivets du Golden Gate.
Sonra aniden bir gece ürkütücü Blue Gate Fields'e gitti. Ve günlerce orada kaldı.
Il partait soudain pour des lieux horribles et y restait des jours.
Blue Gate Fields.
- Où va-t-on? - À la Porte Bleue.
Golden Gate Köprüsü'ne giden tüneldeyiz.
Dans le tunnel avant le pont du Golden Gate.
Dinle bak, bir zamanlar iki adam, Golden Gate Köprüsü'nün ortasında durmuştu.
Un jour, deux hommes étaient sur un pont.
Hipodrom kapıları açıldı ve bu önemli yarış başlamak üzere.
Ils sont au starting-gate... et attendent le début de la course.
Şimdi onur konuğumuzu takdim ediyorum, bu adam kayalık Maine sahillerinden Kaliforniya'daki Golden Gate'e kadar adını duyurdu.
Je vous présente notre hôte d'honneur, un homme... qui connaît tout, depuis la côte du Maine jusqu'à la Californie.
Atlar yedinci yarış için kulvar kapılarına geliyorlar.
Les chevaux s'approchent du starting-gate pour la 7e course.
Atlar kapılara geldi.
Les chevaux sont au starting-gate.
Atlar yedinci yarış için kulvar kapılarına geliyorlar.
Les chevaux s'approchent du starting-gate... pour la 7e course.
Her hafta Boston'dan Golden Gate'e gemiler kalkıyor.
Des bateaux partent toutes Ies semaines de Boston.
Nereden başlamamı istersin, Golden Gate Köprüsü mü?
Je ne commencerai quand même pas par me jeter du pont de San Francisco
Arabaya bindi ve 8 km uzaklıktaki Golden Gate Parkı'na doğru gitti.
Elle est montée dans sa voiture et est allée au parc Golden Gate, huit kilomètres
Golden Gate Parkı'na gittiğini ve gölün kenarında oturduğunu söyledi, hepsi bu kadar.
Elle a dit qu'elle était allée au parc Golden Gate et s'était assise au bord de l'eau, c'est tout
Doğu Kapısına kadar atını sürdü.
Il se dirigeait vers East Gate.
"Ünlü Golden Gate Köprüsü'nün altından geçecek..." "... ve insanlığın diktiği en çarpıcı yapılardan biri olduğunu düşüneceksiniz. "
Vous passerez sous le célèbre Golden Gate, l'un des ouvrages les plus saisissants jamais construits.
Start verildi ve koşu başladı.
Le départ est donné, la starting-gate vient de se lever
Batı'da yeni kurulan kasabalar, bir zamanların çetelerle dolu Altın Kapılı şehir kadar gelişmiş olmanın rüyasını kurmaya başlamıştı.
Les nouvelles villes de l'Ouest se voulurent aussi raffinées que celle installée sur la Golden Gate.
Eğer eğitim alabilseydim, San Francisco Körfezi'ndeki Golden Gate Köprüsü'nde çalışan bir mimar ya da mühendis olabilirdim.
Si j'avais pu faire des études, j'aurais été architecte ou ingénieur. J'aurais jeté le pont du Golden Gate sur la baie de San Francisco.
GATE OF FLESH Çeviren : entropy _ tr entropy _ tr @ yahoo.co.uk
LA BARRIÈRE DE CHAIR
- Sen işine bak, Gate.
- Retournez à l'entrée.
Bir fincan kahve ile Golden Gate'e bilet alacağız. Sonra?
On aurra un ticket de première classe pour le Golden Gate.
Tüm kanıtlar onların denizin yükselmesiyle Golden Gate'den sudan bir mezara sürüklendiklerini işaret etmektedir.
... on ne les a jamais revus. Ils ont sans doute été entraînés par le courant jusqu'à leur tombe sous-marine.
Golden Gate'den en son Frances öldüğünde geçmiştim. Eve acil izinle gelmiştim.
J'avais traversé ce mìme Golden Gate á la mort de Frances... quand j'avais dû rentrer en urgence.
Powis Meydanı, Notting Hill Girişi.
Powis Square, Notting Hill Gate.
81 Powis Meydanı, Nothing Hill Girişi.
81 Powis Square, Notting Hill Gate.
81 Powis Meydanı, Nothing Hill Girişi. 81 Powis Meydanı, Nothing Hill Girişi.
81 Powis Square, Notting Hill Gate, 81 Powis Square, Notting Hill Gate.
Yüz verme bu kadar çocuklara!
- Ne gate pas les gosses.
G. Gate Parkında şüpheli eşya bulundu.
Objet suspect dans le Parc.
Sydney'den gelen Air France uçuş no : 704, kapı 17.
Arrival from Sidney, Air France flight 704, gate 17.
Münih'ten gelen Lufthansa uçuş no 320, kapı 12.
Arrival from Munich, Lufthansa flight 320, gate 12.
- Kiçini kaldirip suraya gel, Gate.
Bouge ton cul par là, Gate!
Gate veya çocuklardan biri onu görmüs olabilir diye düsünüyorum.
Je pensais que Gate et les autres l'auraient peut-être vu.
Gate, Black Harris ve Sut Cole sehrin disinda bir delikte saklaniyor.
Gate était planqué avec Black Harris et Sut Cole.
Golden Gate Parkı'ndayım.
Je suis au parc du Golden Gate.
Cadde'de Golden Gate Parkı'nda. Çok kıyaktı.
Au Golden Gate Park, c'était d'enfer.
Golden Gate'ti görmelisin.
C'est beau, mais attendez d'avoir vu le Golden Gate!
- Golden Gate.
Le Golden Gate!
Golden Gate'i geçiyor.
Ilpasse au-dessus du Golden Gate.
Atlar şu anda başlangıç kapısına yaklaşıyor.
Les chevaux approchent de la starting-gate.
- Bak, the Golden Gate Köprüsü
- C'est le Golden Gate. - Rice-A-Roni, le riz de San Francisco.
- Bizi Golden Gate Parkına indir.
- Atterrissons au Golden Gate Park.
Atlar starta girmiş durumda.
Les chevaux sont maintenant au starting-gate.
Arguello Kapısına doğru yol alıyor.
Il se dirige vers Arguello Gate!
Bu Bay Pesheles. Sea Gate'ten.
C'est M. Pesheles, de Sea Gate.
Hastings, birdenbire Campden Hill Gate'de bir daire kiralamak istedi canım.
J'ai l'intention de prendre un appartement à Campden Hill Gate.
Campden Hill Gate'ten ayrıldığımızda suikastçı, orada bekliyordu.
En partant de Campden Hill Gate, il nous guettait.
Pekala, hikayenin acıklı kısmına geç.
Qu'est-ce qui a tout gäté?
Sen inatçı, bancil ve akılsız bir çocuk gibi davranıyorsun.
Vous êtes borné et stupide. Comme un garnement gaté.
- Campden Hill Gate.
Campden Hill Gate.