Geciyor translate French
9,483 parallel translation
Muhbir olmanin geregi telefonlarimiza cevap verip FBI'a faydali bilgiler saglamaktan geciyor.
Une partie du job d'informateur est de répondre aux appels et de fournir des informations utiles au FBI.
Taşak mı geçiyor lan bu?
Le petit là, c'est qui?
Benimle dalga geçiyor olmalısın.
- Oh, allez.
Günün nasıl geçiyor?
Comment se déroule ta journée?
Nasıl geçiyor olabilir?
Qu'est ce que t'en penses?
Dalga geçiyor olmalısın!
C'est une blague!
Yani orası benim ofisimin olduğu köşe. Yani ben neredeyse her gün oradan geçiyor olmalıyım.
Je, je veux dire c'est par là que se trouve mon bureau, alors, je pensais juste que je dois passer devant presque tous les jours.
Bizimle dalga geçiyor.
Elle déconne là.
Benimle dalga geçiyor olmalısın.
Putain de bordel de merde.
- Ne geçiyor aklından?
- D'après toi?
Karşıdan karşıya geçiyor.
Il sort sur la route.
Olamaz, sihirli saat geçiyor.
Oh non! La plus belle heure!
Ve Hakeem'in single'ı ortalığı yıkıp geçiyor.
Et le single d'Hakeem explose.
- Temizledim ama geçen yýl karaciðer nakli olduðundan doku reddi ilacý kullandýðý için iyileþme süreci birazcýk düzensiz geçiyor.
Oui, mais il a eu une greffe du foie l'année dernière et avec les médicaments anti-rejet, son processus de guérison a été un peu bancal.
Catalast harekete geçiyor.
Catalast prend la relève.
Seni zekâsıyla yenmek ona zevk verdiği için seni arayıp dalga geçiyor.
Alors, il te nargue et il t'appelle... parce qu'il se plaît à te clouer le bec.
Neyse işte, Gabriel'ın hoşlandığı kız hayatında zor bir dönemden geçiyor.
- Peu importe. Gabriel aime cette fille qui traverse une étape de sa vie.
İnsanlar gülüp geçiyor ama benim hayat felsefem o.
Les gens se moquent. mais c'est ça ma philosophie de vie.
Beş yıl geçiyor ve senden bir şey yok.
Cinq ans. - Et rien de toi.
Bahsi geçiyor ama işe yarar bir şey yok.
Juste une mention, rien d'utile.
On gün içinde, imza olmadan geçiyor, ne olursa olsun.
Elle passera dans 10 jours, même non-signée.
Seninle taşak geçiyor. Eski arkadaşız biz.
Il te fait marcher, on est de vieux amis.
Başta bir şey düşünmedim ama birkaç dakika sonra... aynı adam sokaktan geçiyor gibi geldi.
Un gamin à capuche marchait près de la maison. Je n'y ai rien vu de louche, sauf que quelques minutes plus tard
Zaman ne kadar da çabuk geçiyor.
Que le temps passe vite!
Aklından şöyle mi geçiyor,
Donc, si tu te demandes,
Benimle dalga geçiyor olmalısın.
Vous n'êtes pas sérieux.
- Biri bizimle taşak geçiyor.
- On se fout de notre gueule. - Les assurances.
Majesteleri benimle dalga geçiyor olmalı.
Sa Majesté plaisante à mes dépens. Non.
O değil. Kafamdan bir sürü şey geçiyor.
J'ai juste beaucoup de choses en tête.
Şu anda cidden aklından seks geçiyor olamaz.
Tu n'es pas sérieux à penser au sexe maintenant.
Senin yanındayken aklımdan sürekli seks geçiyor.
Je pense toujours au sexe quand tu es là.
Zırhı delip geçiyor.
Ca pénètre dans l'armure.
Aklından ne geçiyor?
A quoi est-ce que tu penses?
Herkes ailemle dalga geçiyor. Annem de beni suçluyor.
Tout le monde se moque de ma famille et ma mère me fait des reproches.
- Zaman nasıl da geçiyor.
Le temps passe tellement vite...
"Taciz" ne demek bilmiyorum ama içinde "iz" geçiyor.
Je ne sais pas ce que "harcèlement" veut dire, mais "sexuel" oui.
Baskın gününde aradığın numaralar Marsilya üzerinden geçiyor.
Vous avez passé des appels via Marseille le jour du hold-up.
Dalga geçiyor olmalısın.
Tu plaisantes.
Burası Yılan 6, sıcak temasa geçiyor muyuz?
C'est Viper 6, on a le feu vert?
Tekrar ediyorum, temasa geçiyor muyuz?
Je répète, on a le feu vert? Terminé.
Burada biraz sözüm geçiyor.
J'ai un peu de pouvoir ici.
Birkaçımızın karşılık verme zamanı geldi de geçiyor değil mi?
Il était temps qu'on vous rende la pareille, hein?
Zaman akıp geçiyor evlat.
Le temps passe vite.
Psikopatsın sen. Aklından ne geçiyor bilmiyorum.
Tu es un psychopathe.
Günlerim acı çekmekle geçiyor.
Ma vie est un enfer.
Atalarımızın anlattığı hikâyelerde geçiyor sadece.
Seulement à travers les histoires transmises par nos ancêtres.
Gemideki bütün hava oradan geçiyor.
Toute l'air du bateau passe par là.
Zaman geçiyor, oğlum.
L'heure tourne, fils.
Sonradan etkisi geçiyor.
Ça se perd.
Çekici ama ön cephedeki günlerimi geride bırakma zamanı geldi de geçiyor.
C'est tentant, mais je crois que c'est l'heure de laisser derrière moi mes jours en première ligne.
Akademi Ödülleri zamanı çok yoğun geçiyor.
Et bien, les Oscars sont une période où il est très occupé.