Geldiğim yerde translate French
607 parallel translation
Dinle. Benim geldiğim yerde herkes eşittir, tamam mı?
Là d'où je viens, tous les hommes sont égaux.
Geldiğim yerde bana pek mahcup demezler ben evimde olsaydım ve sen de Lizzie Smith veya Susie Brown veya Mary Jones olsaydın...
D'où je viens, on dit que je suis direct, si j'étais chez moi et que vous étiez une autre Lizzie Smith, Susie Brown ou Mary Jones...
Benim geldiğim yerde daha yeni başlıyor.
. Elle fait que commencer d'où je viens.
- Geldiğim yerde pek fazla haber yok.
- Je n'ai guère de nouvelles.
Benim geldiğim yerde üniversiteler var.
Chez moi, les jeunes vont é Funiversité.
Benim geldiğim yerde, "kahraman" denen erkekler vardır.
Dans mon pays, les soi-disant "héros"
Benim geldiğim yerde, bütün gün iyilik yapan insanlar var.
Chez moi, il y a des gens qui n'ont rien é faire qu'é étre bons.
Geldiğim yerde herkes böyle konuşur.
Non, tout le monde parle comme ça chez moi.
Geldiğim yerde, güneşe çıkılmasına izin vermezlerdi.
J'en ai été privé.
Geldiğim yerde sabahları kalkardık!
D'où je viens, on se lève le matin. Vraiment?
2,600 papel, geldiğim yerde baya hamur eder. Sorun ne Gorpolis?
2 600 dollars, c'est du fric chez moi!
- Ben Melford adamıyım, Melford, Oregon. Geldiğim yerde karar vermeden önce iyice düşünürüz.
À Medford, d'où je viens, on réfléchit avant de se décider.
- Benim geldiğim yerde de yasak.
C'est aussi illégal là d'où je viens.
Benim geldiğim yerde, kayan bir yıldıza dilekte bulunursan, dileğin gerçek olur.
Si on fait un vœu en les voyant, il se réalise.
Geldiğim yerde bunlardan çok yok.
On en voit peu chez moi.
Benim geldiğim yerde bütün kadınlar kömür tozu kaplı.
Moi, je veux sortir avec. Chez moi, les filles sont pleines de terre.
Sevgili bayan Antonini geldiğim yerde, bir adamın parası kendisine aittir.
Ma chère señora Antonini D'où je viens l'argent d'un homme est le sien.
Benim geldiğim yerde, salonlarda kadınlarımızdan söz etmeyiz.
En Amérique, on ne parle pas des "dames" dans un bar.
- Benim geldiğim yerde dini toplantılarda ya da saçma oyunlarda böyle olurdu.
Là d'où je viens, ce serait religieux ou une partie de dés.
Benim geldiğim yerde kanun adamları kendi cenaze paralarını kendileri saklarlar.
D'où je viens, les officiers de paix portent l'argent de leur sépulture.
Yüzbaşı, geldiğim yerde, viski en sevdiğimiz şeydir.
Là d'oû je viens, on aime beaucoup notre whisky.
Geldiğim yerde, hiçbir şerif silahsız bir adamı sırtından vurmazdı ve her verdiği söze de, itimat edebilirdi.
D'où je viens, un shérif ne tire pas dans le dos d'un homme désarmé et lorsqu'il donne sa parole, il la tient.
Benim geldiğim yerde, birisi kendinden beklenildiği gibi davrandığında bunu oradakiler ya hiç kutlamazlar ya da büyük bir kutlama yaparlar.
D'où je viens, on n'organise pas de fête lorsqu'un homme agit comme il se doit.
Geldiğim yerde, adam çok ciddi duruyorsa saatinizi aşırmaya çalıştığını düşünürüz.
Un type qui a l'air sérieux peut parfois vous voler votre montre. Je vais faire vendre votre marchandise.
Benim geldiğim yerde, barında çok komik... bir tabela asılı olan küçük bir kafe vardı.
Chez moi, dans un bar, il y avait une enseigne amusante.
Eskiden, geldiğim yerde bana saygı ile bakılırdı.
Oui, avant on me regardait avec respect là d'où je viens.
Geldiğim yerde sürüyle pınar kaynağı vardı.
Dans mon pays, il y a beaucoup de fontaines.
Benim geldiğim yerde sizin gibi yüzüne bakmaya değecek hoş biriyle karşılaşmak imkânsız.
C'est tellement difficile quand on n'est qu'un simple deuxième classe de... fréquenter une jeune fille distinguée On est souvent reçu avec un sale coup d'œil... de mépris, quoi!
Bana bak Lelia, benim geldiğim yerde teklifi erkekler yapar.
Chez moi, ce sont les hommes qui proposent.
Benim geldiğim yerde biz onunla 30 adamı donatabilirdik.
Chez moi, on habille 30 hommes avec ça.
Amerikan karşıtı değil, Yanki karşıtı. Benim geldiğim yerde kimse Yankileri sevmez.
Ce n'est pas anti-américain, c'est anti-yankee... et je viens d'un endroit où tout le monde est anti-yankee.
Geldiğim yerde, kadınlar yerini bilir.
Au pays, les femmes restent à leur place.
Geldiğim yerde, gençler savaş kurulu yapmazlar.
Et les garçons n'ont pas de conseil de guerre.
Evet, geldiğim yerde işler biraz farklı yürütülüyor.
- C'est différent dans mon pays.
Benim geldiğim yerde ortada bir namus meselesi olmadıkça biz düelloya başvurmayız.
Là d'où je viens, nous ne nous battons pas en duel - sauf si notre honneur est en jeu. - L'honneur?
Geldiğim yerde, Jackie video teybin nasıl çalıştığını bilmiyor.
D'où je viens, Jackie ne sait pas faire marcher le magnétoscope.
Geldiğim yerde biraz olay çıkmıştı ve bende burda, Patronun mekânında ortalığın sakinleşmesini bekliyordum.
Il y avait eu des incidents, et j'attendais que les choses se calment.
Geldiğim yerde bunlarla baş etmek için bir yol var.
On sait comment combattre ça, d'où je viens.
Benim geldiğim yerde, ya rahip olursun ya da serseri.
Chez nous, pour ne pas mourir de pauvreté, on devenait prêtre ou bandit.
Bakın, benim geldiğim yerde böyle teşhisler bir dizi insan içinden yapılır.
Dans mon pays, on aligne plusieurs suspects.
Geldiğim yerde elle seçtiğimiz tek şey küçük sarı nergizlerdir.
- Fous le camp. Là d'où je viens, tout ce que nous ramassons, ce sont des petites jonquilles jaunes.
Benim geldiğim yerde, çürük elmaları seçip domuzlara verirdik. Dinleyin. Burada bir kurbağa var!
Là d'où nous venons, nous ramassons les pommes pourries pour nourrir les cochons.
Bayım, benim geldiğim yerde bunu dar ağacı halleder.
Là d'où je viens, ça mérite la corde.
Geldiğim yerde, Henry Caddesi'nde iki insan birbirine, bir nevi aşıksa...
Là d'où je viens, à Henry Street... quand deux êtres, en quelque sorte, s'aiment...
Biliyor musun benim geldiğim yerde de bu böyledir.
Tu sais... c'est pareil, là d'où je viens.
Alexander, geldiğim yerde, ölçü, şekil ya da renk bir şey değiştirmez.
Alexander, d'où je viens, la taille, le poids ou la couleur importent peu.
Ama nasıl? Geldiğim yerde, sizin gibi bir kabile vardı,
Dans mon pays, nous avons une tribu comme la vôtre.
- Geldiğim yerde, hayalini kurarlar.
- D'où je viens, les gens en rêvent.
Aslında, geldiğim yerde, bu tür yerler umuma hizmet sayılır.
Le fait est, d'où je viens, ce serait vu comme un service public.
Ve bir eve geldim, biraderler halimden dolayı fark etmeyip kendimi daha önce geldiğim yerde buldum.
Et c'est à un home que j'aboutis... ne me rendant pas compte, vu mon état... du lieu où j'étais, et étais déjà venu auparavant.
Vallahi geldiğim yerde, o kadar ekşi surat gördüm ve kötü söz işittim ki hayatım boyunca bana yeter.
J'ai vu assez de visages tristes et entendus de cris de colère! Ça me suffit!
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
yerde kal 46
yerde kalın 17
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24