Gemiye translate French
4,472 parallel translation
Görünüşe göre yanlış gemiye doğru emeklemişsin!
Tu as eu tort de monter à bord!
Hadi dostum. Siz iki işe yaramazı gemiye kadar sürükleyecek değilim.
Je ne vais pas traîner vos deux culs minables jusqu'au navire.
Adams kımılda, saat 6'ya kadar gemiye- -
Adams, allez, on doit rentrer avant 6 h.
Limanda demirli bir gemiye yapılan intihar saldırısında öldü.
Oui, il a été tué dans une attaque suicide à bord d'un navire lorsqu'il était au port.
Gemiye binmek için izin aldın mı?
Permission de monter à bord?
Limanda demirli bir gemiye yapılan intihar saldırısında öldü.
Il a été tué dans un attentat suicide alors que son navire était à quai.
Gemiye neden daha fazla hasar vermedi?
Pourquoi a-t-il plus endommagé le navire?
- Gemiye getirilecek alet ve ekipmanlar için toplama noktası olarak kullanılan bir depoyu araştırıyordum.
J'ai fait une recherche sur l'entrepôt qui sert de stockage aux marchandises et à l'équipement qui va au réapprovisionnement du bateau.
Gemiye, görevli Donanma personeli olarak gizli kimliklerle çıkacağız
Nous trois allons embarquer sur le navire, sous couverture, en tant que personnel de la Navy participant au déploiement.
Gemiye deniz taksisiyle gideceğiz.
Nous allons prendre un bateau taxi, il va nous emmener sur le navire.
- Gemiye hoşgeldin.
- Bienvenue à bord.
Malları gemiye yüklemek üzerelerdi. Varillerin altına tutkalla yapıştırdık.
Ils étaient bien cachés en dessous.
Gemiye nasıl bindin? Transmat mı kullandın?
Comment êtes-vous monter à bord?
Bu gemiye daha önce inenler olmuş.
Ce navire a été arraisonné avant.
Gemiye nasıl bindin, Doktor?
Comment êtes vous monté à bord, Docteur?
Küçük, sıcak aracın, geniş, eski bir gemiye oturmuş.
Votre petit vaisseau douillet embarqué dans un autre vieux et grand.
Ertesi gün New York'a uçuyor JFK Alitalia'dan gemiye biniyor önce Roma'ya sonra da Madrid'e gidiyor.
Le lendemain, il s'envole pour New York, monte à bord d'un Alitalia au départ de JFK d'abord pour Rome, puis pour Madrid.
- Yani cinayetleri gemiye bağladık.
Donc nous avons relié les meurtres sur la bateau.
gemiye isim vermek bir gelenektir.
qu'on baptise correctement ce yacht.
O gemiye girdikten saniyeler sonra kafasına mermiyi saplaman gerekirdi.
Vous auriez dû mettre une balle à l'arrière de sa tête à la seconde où il a fait un pas vers ce vaisseau.
... gemiye hoş geldiniz.
Bienvenue a bord.
Gemiye, uçağa veya trene binemeyiz.
Pas de bateau, pas d'avion, pas de train.
MDT numarası 2545 ile biten bir gemiye bakacağız.
On cherche un bateau avec le numéro IMO se terminant par 2545.
Ama ben son gemiye bindim, o yüzden o yarından önce gelemez.
Mais j'ai eu le dernier bateau, elle n'arrivera pas avant demain.
YıI 1912 yolcular hep beraber gemiye tıkışıyor ve havada ölüm kokusu var.
Nous sommes en 1912, les passagers se blottissent les uns contre les autres, la mort les attend.
İki hayvanın çiftleşmek için gemiye binmesi.
Deux animaux qui vont sur un bateau pour faire l'amour.
Durma, tam şu anda deniz kızını hecele ve hepimiz gemiye binelim.
Vas y, épele sirène, maintenant et on sera tous d'accord.
Departman terk edilmiş gemiye döndü yahu!
L'endroit ressemble à un bateau abandonné.
Gemiye geri dönmeliyiz R2.
Nous devons retourner au vaisseau Artoo.
Tabutu gemiye koyuyorlar, tamam mı? İşte böyle bir sahne var kendi etrafında dönüyor.
À bord du bateau, le cercueil bouge tout seul.
Gemiye dön.
Retour au bateau.
- Gemiye dön.
Retour au bateau.
Gemiye adam lazim mi?
Est-ce que je peux me joindre à vous?
Gemiye binecek miyiz mesela?
Un navire, peut être?
Ben gemiye gidiyorum.
Je vais au navire.
Gemiye gitmemek benim de kararımdı.
C'était aussi mon choix de ne pas partir.
Bizi evlerimizden, ailelerimizden alıp ana gemiye getirdiniz.
- On nous emmène loin de chez nous et de nos familles. On a été téléportés sur le vaisseau-mère.
Bırakın sizi gemiye biz götürelim. İçtimadan önce gemide...
Laissez-nous vous accompagner jusqu'au bateau.
Işınlandı efendim. Gemiye geri döndü.
- Elle s'est téléportée, elle est là.
Sizi ve Anabelle'yi ölümünden hemen önce gemiye girerken gören bir tanığımız var.
Un témoin vous a vue avec elle entrer dans le vaisseau avant sa mort.
Gemiye yerleşmeye çoktan başladık. Bizden başka kimsenin donatım ve kullanım yetkisi yok.
On a commencé l'embarquement, on est les seuls à pouvoir naviguer.
Ama Başsavcı Yardımcısıyla konuştuktan sonra susup gemiye çıktılar.
Mais après que l'assistant du procureur général leur a parlé, ils se sont tus et sont repartis.
Ama dünyadaki tüm hayvanların bir gemiye bindirildiğini de söylemişti, o nereden bilecek?
Elle m'a aussi dit que les animaux viennent d'une arche. Allez, je l'envoie.
Ama ilk gemiye iniş yaptığımızda,
Mais une fois que nous avons atterri,
Gemiye hoş geldin Chuck.
Bienvenu à bord, Chuck.
Gemiye hoşgeldiniz.
Bienvenue à bord.
Gemiye hoş geldiniz gençler.
Bienvenue à bord, les gars.
Gemiye kim saldırıyor?
Qui attaque le vaisseau?
Kötü hava koşulları yüzünden gemiye uçakların iniş kalkışları en azından ertesi güne kadar ertelendi.
Le mauvais temps retarde les vols pour encore, au moins, un jour.
Gemiye yaklaştığımızda bana haber vermeni istiyorum.
Je veux que tu me préviennes quand on sera près du vaisseau.
Bu yüzden gemiye dönmek için ısrar ediyorum.
Nous devons retourner au vaisseau.