Greendale translate French
402 parallel translation
Greendale sakinlerinden Frederick Beck adındaki bir adam... dün cinnet geçirip karısını ve üç çocuğunu öldürdü.
Hier un habitant de Greendale, Frederik Beck est devenu fou furieux en tuant sa femme et ses trois enfants.
Greendale'den K-12 buzullarında yarışıp hayatta kalan... tek kişi o.
C'est le seul à avoir descendu la fatale piste noire et à s'en être sorti intact.
Lane Myer. Görüyorum ki sen ve ben ortak bir arzuyu paylaşıyoruz... mükemmel işleyen Greendale Lisesi... kayak takımının bir parçası olma arzusunu.
Toi et moi avons un désir commun, celui d'être membre de la fameuse équipe de ski du lycée de Greendale.
Greendale inanılmaz küçük bir kasaba.
Greendale est une toute petite ville, Lane.
Ee, Greendale'i nasıl buldun? Güzel.
- Alors, ça vous plaît Greendale?
- Lane Myer, Greendale'li çocuk.
- Lane Myer, le petit de Greendale.
Brad Dunsmore, Merhametli adamımız, Greendale Postanesinde çalışıyor.
Brad Dunsmore, notre bon samaritain, travaille au bureau de poste de Greendale.
Dün gece Greendale'de dört marihuana evine baskın yapıldı.
Le raid sur des cultures de marijuana, a eu lieu dans la nuit à Gardendale.
Servis peçeteleri için Greendale'e gitmem gerek.
Je dois filer à Greendale pour aller choisir des serviettes.
Göreceğiniz gibi, bu konuda, Bu Greendale Bağı isminde bir üzüm bağı.
Comme vous le voyez, dans ce cas, c'est un vignoble nommé le vignoble Greendale.
Holly ile satış gelirini alıp Greendale Şaraphanesini satın alacağız.
Holly et moi, on va prendre les rapports des actions et acheter le vignoble.
Holly ile satış gelirini alıp... Greendale Şaraphanesini satın alacağız.
Holly et moi, on va prendre les intérêts des actions et acheter le vignoble.
Bir çoğunuz Greendale'deki ilk haftanızı yarılamış durumdasınız dekanınız olarak sizlerle deneyimlerimin bir kısmını paylaşmak istedim.
{ \ pos ( 192,250 ) } La plupart d'entre vous sont là depuis quelques jours, { \ pos ( 192,250 ) } et en tant que doyen, { \ pos ( 192,250 ) } je voulais vous faire partager quelques paroles sages et inspirées.
Dışarıda geliştirdiğin hayatta kalma yöntemlerin Greendale'de işe yaramayacaktır.
Tu vois, ce que tu as appris à l'extérieur ne t'aidera pas à Greendale.
Bana neden burada Greendale'de olduğunu söylersen.
Si vous me dites pourquoi vous êtes à Greendale.
Tünaydın, Greendale Halk Üniversitesi.
Bonjour, la fac de Greendale.
Sizlerin ne düşündüğünü bilmiyorum, fakat kendimi gerçek bir üniversitedeymiş gibi hissediyorum. Greendale, Greendale.
Je ne sais pas pour vous, mais ça ressemble à une vrai fac pour moi.
Az önce Bay Chang'le konuştum. Korkarım, Greendale, bu tip hareketleri ciddiye alan bir okul.
J'ai parlé au señor Chang, et ici, à Greendale, on prend ça très au sérieux.
Greendale çamurlu su birikintisi değil
Greendale n'est pas un trou à rats
Greendale'de deli olmayı suç haline getirmek istiyor muyuz?
Est-ce vraiment un crime que d'être fou à Greendale?
Çünkü eğer deliler Greendale'de kalamayacaksa... Nereye gideceğiz ki?
Car si les fous n'ont pas leur place à Greendale, où doivent-ils aller?
Greendale'in okul marşını yazan öğrencimiz Pierce Hawthorne'u sizlere takdim ediyorum.
J'aimerais vous présenter un étudiant, Pierce Hawthorne, qui a composé l'hymne de Greendale!
Greendale'de hayat böyle akıp gider.
Ça marche comme ça à Greendale
Troy, Greendale'inde futbol takımı olduğunu biliyor muydun?
Savez-vous que Greendale a une équipe?
Evet, benim fikrim. Eskiden "Greendale Bozayıları" idi. Fakat düşündüm ki...
C'était les Grizzlies de Greendale mais j'ai pensé...
Troy, arkadaşların Greendale'e dağılıp çalışmaya başladılar. Peki ya sen?
Tous vos amis sont en formation pour aider Greendale.
"Adım Jeff ve bende Greendale Öğrencisiyim."
"Je suis Jeff. Et j'étudie à Greendale."
Hayır. Hayır, çünkü Greendale'in siyahları... Bay Hawthorne ya da Greendale Asyalıları ya da başka bir mezhep değiliz.
Non, nous ne sommes pas les Noirs de Greendale, ni les Asiatiques ni une autre croyance.
Bizler Greendale insanlarıyız.
Nous sommes les Être Humains.
Baylar sizlere "Greendale İnsanları" nı takdim etmek istiyorum.
- Je crois. Messieurs... Je vous présente l'Être Humain de Greendale.
Troy Greendale için oynasaydı neler olurdu diye düşündük.
On pensait, et si Troy jouait pour Greendale?
Belki de Greendale Şimşeklerinin sahasını bir ziyaret etmeliyiz.
On devrait peut-être jeter un oeil au Dôme Éclair de Greendale.
Seramik kursuna falan git.
Prends un cours de poterie. Greendale, on est numéro un!
Yani, bu Greendale beni öldürecek falan değil.
Greendale ne va pas me tuer.
Greendale İnsanları.
L'Être Humain de Greendale.
Greendale deneyimlerimiz için eşsiz bir potansiyele sahip.
Ça pourrait bien se révéler une singulière expérience Greendale.
- Ve Disko Örümceği... Greendale, Greendale.
À Greendale...
Günaydın, Greendale! Sadece hatırlatıyorum, münazara takımımız yarın,... "Şehir Koleji" karşısında şampiyon olacak.
Je rappelle que notre équipe de débat remportera demain le championnat contre la fac municipale.
Greendale kazanmak zorunda.
Greendale doit gagner.
Şehir Koleji : 50,
City College : 50. Greendale : 8.
Greendale kazanıyor.
Greendale gagne.
Hafta boyunca, Greendale Üniversitesi güzel bir dünya yaratmak için çalışacağından adımızı "Çevreci vadi" olarak değiştiriyoruz!
Toute cette semaine, Greendale devient si écolo que son nom sera changé en Envirodale!
Fakat zaten adımız Yeşil vadi.
Mais ça s'appelle déjà Greendale.
Greendale'deki yeşil haftamızı biraz renklendirmek istedik.
La semaine verte a été un succès plaisant ici à Greendale.
Kış tatilinden önceki gününüz iyi geçsin, Greendale!
Joyeux dernier jour avant les vacances d'hiver, Greendale!
Günaydın Greendale Devlet Üniversitesi.
Bonjour, la faculté de Greendale.
Greendale!
Greendale!
Greendale, Greendale minik yıldız...
Petite étoile
Biliyor musun, Greendale asla... Bir süre konuşmayalım.
- Greendale ne sera...
Greendale, biz bir numarayız! Nancy Pelosi hiç eğlenceli değil!
Nancy Pelosi, tu crains!
Adam da demiş ki...
- Et le type dit... - Bonjour, Greendale!