Göremiyor musunuz translate French
174 parallel translation
"Uzay elbisesinin içinde... " birisinin saklandığını göremiyor musunuz? "
Ne voyez-vous donc pas que quelqu'un se cache dans le scaphandre?
Bunu göremiyor musunuz?
Vous ne voyez donc pas?
Bunu göremiyor musunuz?
Vous ne comprenez pas?
Bunu göremiyor musunuz?
Ce n'est pas visible?
Göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas?
Göremiyor musunuz?
Vous ne le voyez pas?
Göremiyor musunuz?
Vous imaginez?
Göremiyor musunuz?
Vraiment? Il ne voit rien.
Çok hasta olduğumuzu göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas que nous sommes très malades?
Göremiyor musunuz?
Ne voyez-vous pas?
Gerçeği söylediğini göremiyor musunuz?
- Vous voyez bien qu'elle dit la vérité.
Beyler, göremiyor musunuz...
Mais réfléchissez!
Baktığınızda bunu göremiyor musunuz?
Je suis normale.
Onu oraya koydu. Göremiyor musunuz?
C'est lui qui l'a mis là.
- Doğruyu göremiyor musunuz?
- Ne voyez-vous pas qu'on a raison?
Dünya daha iyi bir yer olacak Göremiyor musunuz?
Un meilleur monde arrive Ne voyez-vous pas, ne voyez-vous pas
Dünya daha iyi bir yer olacak Göremiyor musunuz?
Un meilleur monde arrive Ne voyez-vous pas
Dinlendiğini göremiyor musunuz?
Enfin, vous voyez pas qu'il y a quelqu'un qui se repose?
Şu anda öldüğünü göremiyor musunuz?
Ne voyez-vous pas qu'il se meurt?
Yüzbaşı Kirigin, meşgul olduğumu göremiyor musunuz?
- Mais Colonel Chaiko... - Capitaine Kirigin... Je suis occupé.
Göremiyor musunuz?
Vous ne voyez donc pas?
Sarı ırmağın durmaksızın denize aktığını göremiyor musunuz?
Ne peux-tu pas voir l'eau de la rivière jaune, Ne peux-tu pas voir l'eau de la rivière jaune,
Aynadan önce kır saçların matemini göremiyor musunuz?
Ne peux-tu pas voir le deuil de ceux, avec les cheveux gris devant le miroir?
Sarı ırmağın durmaksızın denize aktığını göremiyor musunuz?
Ne peux-tu pas voir l'eau de la rivière jaune, flottant dans la mer sans retourner?
Aynadan önce kır saçların matemini göremiyor musunuz?
Ne peux-tu pas voir le deuil de ceux, Avec les cheveux gris devant le miroir? Ne fais pas face au clair de lune sans un verre.
Burada acı çektiğimi göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas que je souffre?
Carol Anne'in bunun arkasında olduğunu, göremiyor musunuz?
C'est Carol Anne qui est derrière tout ça.
Bunu göremiyor musunuz Kaptan?
Ne voyez-vous pas, capitaine?
Fakat başka bir erkeğe aşık olduğunu göremiyor musunuz? Siz...
- Mais elle en aime un autre.
Bunun bana nasıl yardımcı olabileceğini göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas en quoi ça peut m'aider?
- Göremiyor musunuz?
Vous le voyez? Quoi donc?
Göremiyor musunuz? Hayır.
Vous ne le voyez pas?
Burada olanları göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas ce qui se passe?
Bunu göremiyor musunuz?
Vous la voyez?
Oradan birşey göremiyor musunuz sizi bok çuvalları!
Oh, oui. Vous pouvez rien voir d'où vous êtes, bande de taches.
Bu adamın kahraman olmadığını göremiyor musunuz?
Ce n'est pas un héros!
O yalanların arkasını göremiyor musunuz?
Il ment, bordel!
Ölmek isteyen aptal bir idealisti görüyorum. Burada ne olduğunu göremiyor musunuz?
Ces idéalistes imbéciles qui veulent mourir!
Göremiyor musunuz? Düşmanlarımız yok edilmek zorunda.
- Nous devons éliminer nos ennemis.
Ne yaptıklarını göremiyor musunuz?
Vous ne voyez rien?
Bu çocukça şeyin bitmesi gerektiğini göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas que ces enfantillages doivent cesser?
- Göremiyor musunuz?
- Tu vois pas?
İstediğim son şeyin ayrımlanmak olduğunu göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas que je ne veux surtout pas qu'on me singularise?
Size unutmanın hediyesini getirdiğimi göremiyor musunuz?
C'est l'oubli que je vous apporte!
Birbirinize aşık olduğunuzu göremiyor musunuz?
Vous ne voyez donc pas que vous êtes amoureux?
Ne olduğunu göremiyor musunuz?
Arrêtez!
Göremiyor musunuz? - Bir pire!
Vous ne me voyez pas sauter?
Göremiyor musunuz, doğruyu söylüyor.
Elle dit vrai, c'est évident!
Ne kadar zayıf olduğunu göremiyor musunuz?
Vous ne voyez pas qu'il est très faible?
Onu göremiyor musunuz?
Il n'y a rien.
Bizi göremiyor musunuz?
vous ne nous voyez pas? !