Gözlük translate French
1,226 parallel translation
Gözlük takmak için mazeret olarak doğuya doğru oturur.
Elle, face au soleil pour garder ses lunettes.
Neden gözlük takıyorsunuz?
Pourquoi portez-vous des lunettes?
Bir dakika. Gözlük.
Oh, regarde l'heure.
Ben deli miyim yoksa Jerry gözlük takmıyor mu?
Je suis peut-être fou, mais Jerry n'a pas de lunettes!
Onlar yarı gözlük ( Okuma gözlüğü ).
Ce sont des demi-lunes.
- Evet. - Ama o gözlük takmaz.
Il ne met pas de lunettes.
- O adam gözlük takıyordu.
Ce type en avait.
Yeni gözlük aksesuarlarından biri zincir. Böylece gözlüğü çıkarıp takabiliyorsunuz.
C'est à la mode, la lanière qui retient les lunettes, quand on les ôte.
Doktor, "Gözlük takmanız gerekiyor" demiyor mu?
On dit bien : "Vous devez en porter."
Göz doktoru hiçbir zaman "Gözlük ister misiniz?" demiyor.
L'ophtalmo ne dit pas : "Vous avez envie de lunettes?"
Taktığı gözlük çok hoşuma gitti.
J'adore ses lunettes.
- Neden? Sen gözlük takmıyorsun ki.
- Tu n'en as pas besoin.
Gözlük kullanan biri olarak sana katılmıyorum.
C'est offensant pour les porteurs de lunettes.
Jake, gözlük çerçevesini nereden aldın?
Jake, où avez-vous acheté ces montures?
Ben de yeni bir gözlük almayı düşünüyordum.
De fait, j'allais en changer.
Bir arkadaşım var, gözlük takıyor, ama reçetesi yok çünkü gözlüğün kendini daha zeki gösterdiğini düşünüyor.
J'ai un ami qui porte des lunettes juste pour paraître plus intelligent.
Acaba gözlük taktığında o kişinin, sonsuz saatler boyunca araştırma yapıp daha sonra gözlerinin fırladığını mı düşünüyoruz?
Les longues heures de lecture et d'étude sont censées nous tuer les yeux, c'est ça?
Gözlük takmaktan nefret ederdi.
Il détestait porter des lunettes.
- Bunu merak etme. - Başka bir gözlük alırız.
- On t'en rachètera une paire.
Akşam akşam gözlük mü takıyorsun?
Pourquoi tu portes des lunettes de soleil en pleine nuit?
- Öyle mi? Tanrım! Şu gözlük camlarını bir çıkarıp bir taktığın iş, değil mi?
Un de ces trucs qu'on remet toujours à plus tard.
Ross, o gözlük kimin?
À qui sont ces lunettes?
Bifokal gözlük mü takıyorsun?
Des verres bifocaux?
Sol gözlük camı.
Verre gauche. Empreinte partielle.
Anma töreninden çıkarılan şüphelilerin pilot resimleri... çevredeki tüm gözlükçülere ve gözlük camı laboratuvarlarına dağıtıldı.
Les photos des suspects ont été distribuées aux opticiens et aux ophtalmos.
Burada gözlük takmanız gerektiği yazıyor.
Vous devez porter des lunettes.
Benim gibi yakışıklı bir adama gözlük tak dememelisiniz.
Ne demandez pas ça à un don Juan comme moi.
- Ben gözlük takmam.
Je veux pas de lunettes.
Çocuklar gözlük takmak istememelerine rağmen... mecbur kalmışlardı.
Vous forcez les enfants à porter des lunettes malgré eux.
O gözlük sana çok yakıştı.
Ces lunettes vous vont très bien.
Mektup, gazete, gözlük
Courier. Journal. Lunettes.
Bu gece gözlük yok mu?
Pas de lunettes, ce soir?
Gözlük gitse bile kötülüğü hatırlarsın.
Mais tu te souviendras du Mal même sans tes lunettes.
Bıyık gibi veya şapka takmak gibi bir monokl ( tekli gözlük ) veya bir baston olabilir.
La moustache, porter un haut-de-forme, un monocle, ou marcher avec une canne.
Çirilçiplak kadinlarla dolu biryerde... kim kara gözlük takar ki?
Qui porte des lunettes noires dans une piéce pleine de femmes nues?
Aslında, kısa pantolonun belli bir kentsel, genç niteliği var. Gözlük güzel, ama gözlerinizi görmek isterim. Balondaki Budweiser reklamı.
D'accord, le flottant a un côté jeune, urbain... les lunettes sont bien, mais j'aimerais voir vos yeux.
Senatör, gözlük. Moda bu değil mi?
Sénateur, les lunettes... c'est le style?
Gözlük sorun olur mu?
Les lunettes, ça pose problème?
Gözlük taktığım için beni kabul etmediler.
Non, ils ont dit que c'était à cause des lunettes et ils m'ont pas admis.
Gözlük takıyor musun?
Tu as déjà porté des lunettes?
- Bir de gözlük alayım ya. Bak işte.
- Et des lunettes?
Bir gözlük de ben alayım ya.
- Ça?
Gözlükçüye gideceğiz hatırlasana. Sana bir çift gözlük lazım.
Nous allons voir l'opticien pour vous acheter des lunettes.
Hanratty gözlük ipi alın!
'Essayez nos nouveaux attache-lunettes - 100 % résistant aux corbeaux
Gözlük yok.
Plus besoin de lunettes.
Gözlük.
Lunettes.
Nereye baksam bir gözlük görürdüm.
Partout où je regarde.
Ne zaman okusan gözlük takar mısın?
Tu mets des lunettes pour lire?
Billy, Stan yeni gözlük aldı.
Il a de nouvelles lunettes.
Gözlük için sağol.
Merci pour les lunettes.
Gözlük taktığını bilmiyordum.
Tu portes des lunettes?