Güldü translate French
717 parallel translation
Barona ve karısına güldü ve onları, kendi toplumlarının karanlık mutluluğuna bıraktı.
Pour se moquer de sa femme et du Baron.
Ama yer, ve gök güldü ve kükredi.
Mais les éléments riaient, grondaient et tonnaient.
Böylece gençlik güldü, ağladı ve umursamaz şekilde yaşadı... Bu arada dünyanın üzerinde bir kara bulut, bir şekilde.. ... yaşayan herkesin üzerine gölgesi düşecek hale gelene dek büyüdü.
La jeunesse a ri, a pleuré et a vécu son heure d'insouciance, tandis que dans le monde, un nuage répandait son ombre jusqu'à ce qu'elle tombe sur chaque être humain.
Yüzüme karşı güldü ve benim de nevrim döndü!
"Il s'est moqué de moi." "Et j'ai perdu..." "... mon sang-froid! "
Şu kantarı kontrol etmen için şans yüzüne güldü Mac!
"Voilà ta chance, Mac, pour vérifier les dires de ce pèse-personne!"
Herkes güldü.
Tout le monde a ri.
Sonra hepsi güldü.
Et ils ont tous ri.
Güldü ve sonra da "neyle kavga etmek istersiniz bıçakla mı, silahla mı yoksa yumrukla mı" dedi.
Il a plaisanté en disant : " Vous allez me poignarder? Me tirer dessus?
Sadece güldü ve dedi ki : "Yine de sana söyleyeceğim."
"J'ai rarement vu une femme aussi belle que vous."
Sonra biranda güldü ve dedi ki...
Soudain, elle a eclate de rire et elle a dit...
Bir tek düğmeye basarak bunu yapabilirdi, ama o sadece güldü.
Il n'avait qu'à claquer des doigts, mais il a cru que je plaisantais.
- Kim olduğunu bilmiyor. Seni hiç görmedi. - Güldü, değil mi?
Stephen ignore qui vous êtes, il ne vous a pas vue.
Bana git dedi. Sonra güldü.
Il m'avait dit de m'en aller.
Ama şans yüzüme güldü.
Mais je m'en suis tiré.
Hâlâ sigara içmediğim için bana güldü. Sık sık diğer elemanlara sigara getiriyor.
Elle s'est moquée de moi parce que je ne fume pas.
Meşhurdur. Üç yıl boyunca güneybatıdaki her birliğimize güldü.
Voilà 3 ans qu'il dupe toutes les troupes du sud-ouest!
Biri uykuda güldü, öteki "Adam öldürüyorlar" diye bağırdı.
L'un d'eux a ri dans son sommeil, l'autre a crié : "Au meurtre!"
"Güzel, şans yüzüme güldü." dedim kendime.
Je me suis dit : "Très bien. C'est une chance."
Babam ve ablamın cesetleri Samson yüzünden evimizin külleri arasında yatarken o benim göz yaşlarıma güldü!
Alors que mon père et ma soeur gisaient dans les cendres de la maison à cause de Samson, il a ri de mes larmes.
Sadece güldü.
Il souriait.
ve bağlanmış kocamla alay ederek güldü.
et se moquait de mon époux attaché à l'arbre.
Güldü ve modern bir kıza göre eski modayım dedi.
Il a ri et a dit que j'étais à l'ancienne mode pour une jeune fille moderne.
Yüzlerine güldü.
Il s'est moqué d'eux.
Gerçek bir dostunmuş gibi davrandı ama sana güldü sana.
Il vient en ami, mais il se moque de toi.
- Güldü.
- Il se moque.
Buraya düşer düşmez kumar oynamak zorunda kaldık. Generalin teki ortadaki parayı artırdı ve şans da yüzümüze güldü.
On a parié quand on s'est écrasé, un Général monte les enchères et on a eu beaucoup de chance.
Grazzi güldü, Brown gülmedi.
Ça a fait rire Grazzi.
En sonunda talihim Ranaghat'ta yüzüme güldü.
Ma chance a finalement tourné à Ranaghat.
- Bize baktı ve güldü, neden?
Et puis elle nous a souri!
Petra çok kibardı. "Bir dahaki sefere bol şans!" dedi, ve güldü.
Tu sais ce qu'elle m'a dit? Meilleure chance la prochaine fois!
Yaz gecesi üçüncü kez güldü!
Et la nuit d'été a souri pour la troisième fois.
Üzgün ve mahzunlar için uykusuz ve kayıp ruhlar için korkanlar ve yalnızlar için güldü.
A ceux qui sont tristes, opprimés, insomniaques, à ceux qui sont seuls, perdus et qui ont peur.
Ve her yaptığı gibi güldü.
Et il a ri, comme il rit toujours.
Sonra şehre Sam Hall geldi. Ve kızın yüzü güldü.
Et Hall lui a souri.
İnsanlar güldü ama benim bildiklerimi bilmiyorlardı.
Les gens ont ri, mais ils ignoraient ce que je savais.
- Senden önce de söylediklerimin hepsi güldü.
- D'autres en ont ri avant vous.
- Milton Berle güldü.
Milton Berle a ri.
Güldü.
Il a ri.
Ulu Tanrılar bugün yüzümüze güldü, oğlum.
Les grands Dieux nous ont souri aujourd'hui, fils.
Yalnızca güldü.
Il s'est contenté de sourire.
şanslı oğullar babaları toprağın köleleri olduğu, oğulları diyebilir : " benim babam sık sık güldü
Bienheureux les fils dont les pères furent serfs de la glèbe, les fils qui peuvent dire : " Mon père a souvent ri
Bana güldü ve beni artık yatağına alamayacağını söyledi.
Elle s'est moquée de moi. Elle m'a dit que son lit n'était pas pour moi.
Bin yılda bir gelecek şans yüzümüze güldü.
La nouveauté du millénaire.
Tatarlardan biri bize güldü bile.
J'ai même vu un Tatar sourire.
Bubber güldü mü?
Est-ce que Bubber a ri, lui aussi?
Güldü ve dedi ki :
Veuillez m'excuser.
- Kız yeterince güldü bana.
- Elle se moque déjà assez!
Fakat tekrar güldü ve sandalyesini daha yakına getirdi.
Il rapprocha sa chaise en riant :
Korkmadı, kahkalarla güldü.
Elle riait, sans peur.
- Evet, güldü.
- Oui.
Bana bakıp, güldü :
" J'en suis peut-ètre l'instigateur...