English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hakım

Hakım translate French

2,730 parallel translation
Alsace-Lorraine'in tahtına hak iddia eden arkadaşım tarafından verildi bana.
Le prétendant au trône d'Alsace-Lorraine.
Yardımıma mı ihtiyacın var? Bir çift hak ettin.
Tu as besoin de mon aide?
Görünce bana hak vereceksiniz. Ben işimde insanları yaftalamamaya özen gösteririm.
Dans mon cabinet, j'aime m'abstenir d'utiliser des étiquettes.
Buranın dışında daha iyi şeyler olduğunu biliyorum. Onu hak ediyorum ve alacağım.
Je sais qu'il y a quelque chose de mieux dehors et je sais que je le mérite, et je vais y aller et l'avoir.
Bence Jason ile takıldığınızı ve seni terk ettiğini söylemeye çalışıyorsun ki bu konuda ona hak vermem lazım.
Parce que je pense que tu veux juste que je sache que jason et toi avez juste fait les imbeciles et du coup il t'a quitté je ne peux pas dire que je le lui reproche.
Deb, seni buraya getirdim çünkü nasıl bir süreçten izlediğimi görürsen yaptığım şeyde bir değer olduğuna hak verirsin diye düşündüm.
Deb, je t'ai attirée ici car je pensais que peut être si je te laissais assister au processus, que tu apprécierais que ce que je fais a de la valeur.
Hayatım boyunca benimle kalacak bu. Hak ediyorum da.
C'est quelque chose avec laquelle je dois apprendre à vivre pour le reste de ma vie, et.... je le mérite.
Olayların çözüme kavuşmasını hak etmiyorlar mı?
Tu ne penses pas qu'elles méritent de tourner la page?
Tanrım, herif hak etmişti.
Dieu, le type l'a mérité.
Bana ihanet ettikten sonra o yüzüğü hak etmiyor artık. Bu mudur yani?
Elle ne mérite même pas d'alliance, pas après m'avoir trahi de la sorte!
Sanırım bu hak etmek için ne yaptığını öğrenmek istiyorum.
Je crois, je veux juste... je veux savoir ce qu'il a fait pour mériter ça.
- Buzlu şekeri kim hak etmiş bakalım?
Qui mérite une glace? - Non!
Bu gece, sanırım biraz uçmayı hak ettik. Sen ve ben.
Ce soir, je pense que nous méritons de prendre un petit verre, toi et moi.
Sanırım izin almadan taktığım için, bunu hak etmiştim.
J'aurais pu le voir venir puisque je les avais empruntées sans le lui demander.
Tamam, Kyle olayı kesinlikle dikkati hak ediyor... ama en yakın zamanda buradan kurtulamazsam çöldeki bedeviyi oynamak zorunda kalacağım.
Ok, le truc de Kyle attire définitivement l'attention, mais si je pars pas d'ici tot, Je vais devoir faire à la'Man vs Wild'.
Yüze atılan her tokat iki tokadı hak eder, değil mi Bay Clegg?
Un poing dans le visage en mérite deux en retour, n'est-ce pas, M. Clegg?
Randall ailesi o parayı hak ediyordu. Ama benim üstüme pislik atmıyormuş gibi de yapmayalım.
La famille Randall mérite cet argent, mais ne prétendons pas que tu as queque chose sur moi.
Nedeni ne olursa olsun, işini yapmıyordu o yüzden de işte kalmayı hak etmedi.
Peut-être car il était occupé à m'aider à suivre ce qui se passait dans la cuisine. Peu importe la raison, Il ne faisait pas son travail. donc il ne méritait pas de le garder.
Bunu hak edecek ne yaptım ben?
Qu'ai-je fait pour mériter ça?
- Bu tatlıyı hak edecek ne yaptım ki?
Que me vaut l'honneur de...
Savaş alanında oğlunuzla yan yana savaştım Majesteleri ama bu defa büyük bir hata yapıyor. Siz sürgünü değil övgüyü hak ediyorsunuz.
Vous méritez des louanges, pas l'exil.
Saygıyı hak ettin, çünkü 2005'te Sturgis'le yaptığım bilek güreşinden beri beni yenen ilk kadın oldun. Ki o kadın da hile yaptı, inan bana.
Laisse-moi te féliciter, parce que t'es la 1ere femme qui me bat depuis Sturgis en 2005 et cette salope avait triché, je te le dis.
Ona yaptığım her şeyi hak etti.
Elle méritait ce que je lui avait fait.
Hak ettiğimi alacakmışım.
J'ai un essai.
Umarım ekibiniz size hak ettiğiniz övgüyü sunmuştur.
J'espère que vous avez été correctement félicité par votre équipe.
Aynen ya, bu ikisi birbirini hak ediyorlar mı?
Totalement, ces deux-là se méritent vraiment, non?
Evet, parayı hak ettiği yere, ekonomiye, vermek için yaptım. Kendi cebime değil.
Pour revitaliser l'économie du pays, pas pour m'en mettre plein les poches.
Ama gerçekten hak etmeyen birinden özür dilemeye razı mısın?
Mais t'excuser auprès d'une personne qui ne le mérite pas.
Dinle, stresli olduğunu biliyorum ve buna hak veriyorum bu yüzden eğlenceli vakit geçirerek nefes alabileceğimiz bir aktivite ayarladım.
Ecoute, je sais que tu es stressée, et je me doutais que tu le serais, alors j'ai pris la liberté de nous concocter une petite activité marrante.
Hayatım boyunca, bu şehri güzelleştirmeye çalıştım. İnanıyorum ki, sizin oyunuzu hak ettim.
J'aime cette ville et j'ai consacré ma vie à l'embellir.
Önce hak etmen lazım!
Ça se mérite!
Bu dünyada yarattığım her şey benim hak etmediğim her şey onun olacak!
Tout ce que je crée sur cette Terre tout ce qui vaut quelque chose en moi tout lui appartiendra!
O zaman kızım ve ben Hak ettiğimize ulaşırız
Alors ma fille et moi Obtiendrons ce qui nous revient
Ve az da olsa hak ettiğimi alacağım
Et je prendrai le peu que je mérite
Evet adamım, o herif hak etmiş.
Ouais, ce mec l'avait cherché.
Bana yaptığın her şeyi fazlasıyla hak etmişimdir.
Je mérite tout ce que tu m'as fait et plus.
Burada Marx'ın bunu hak etmediğini düşünen var mı acaba?
Maintenant, n'importe qui ici pense que Marx ne méritait pas ce qu'il a eu?
Burada olmayı ne kadar hak ettiğimi herkese göstermek için bir şans bu. Oraya gideceğim ve burada kalmak için her şeyimi ortaya koyacağım.
C'est ma chance de prouver aux mentors que je suis supposé être ici donc je vais y aller, et je vais tout donner et je vais leur montrer que je suis là pour rester.
Zorlu bir süreç olacak ama bu olay çözüldüğünde hak ettiğin ödülü alman için elimden geleni yapacağımı bilmeni istiyorum.
Ça va être dur un moment, mais quand la poussière sera retombée, je veux que tu saches que Je vais faire tout mon possible pour que tu reçoives une citation.
Bunu hak ettin saygımı da.
Tu as gagné ça, et mon respect.
Acemi polis bile birisini avukatı olmadan tutmanın hak ihlali olduğunu bilir, yani bu altın rozetini kaybetmenin bir yolu, ve biliyor musun, sanırım işe yarayacak.
Même un bleu sait qu'interroger un suspect sans un avocat présent est une violation de leurs droits, donc ça doit être votre manière de tenter de perdre votre badge doré et vous savez quoi? Je pense que ça va marcher.
Bunu hak edecek ne yaptım?
Qu'ai-je fait pour mériter cela?
Seni bilmem Gyp ama bazen keşke birisi tam da hak ettiğimi bana verse diyorum.
Je ne sais pas pour vous, Gyp, mais parfois, je souhaite que quelqu'un m'inflige exactement ce que je mérite.
Bunu herkesin bilmesini sağlar bu insanların hak ettiklerini bulmalarını sağlardım.
Je ferais en sorte que tout le monde le sache, et que ces personnes aient ce qu'elles méritent.
Sanırım ikimizde dramdan uzak bir geceyi hak ettik. Mümkün olursa tabii.
Je pense que nous méritons toutes les deux une nuit sans drames si c'est humainement possible.
O beşliği hak etmen lazım.
Faut mériter ces cinq dollars.
Övgüyü de hak etmiyorum.
Et je ne peux pas m'en attribuer le mérite.
Mutlu olmayı hak ediyorsun. Bay Hicks de öyle.
Tu mérite d'être heureuse tout comme M. Hicks
- Sana 20 hak tanıyacağım? - 20 mi?
Je vous en donne 20 20?
Beni ben olduğum için seven bir adam hak ediyorum...
Je mérite qu'on m'aime pour ce que je suis.
- Benim küçük kızım hakiki bir sütü hak ediyor.
Ma petite fille... mérite le meilleur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]