Havalı translate French
6,698 parallel translation
Havalı adam gibi davranıyorsun ama aslında diğerlerinden farklı olmayan bir dolandırıcısın.
La jouant cool avec les gens alors qu'au fond, tu es un requin comme les autres.
Kurt... havalı bir isim. Kim vermişti?
Donc Wolf, qui vous a donné ça?
Bu aşırı havalı.
C'est super cool.
Çünkü herkes ayak parmaklarının havalı olmasını istiyor.
Tout le monde aime avoir les pieds au frais.
Böyle biraz havalı.
Trier cool.
- Havalı şeyler olmak zorunda değil.
- Pas la peine d'en faire trop.
Bu Oppa'nız çok havalı, değil mi?
Beau mec, non? Mais c'est sans espoir.
Selam. Dört kamerayı kapattım, çok havalı.
Je viens d'éteindre quatre caméras, c'était trop cool.
- Tramvaylar havalıdır.
- Les bus sont cool.
Alex benim havalı teyzem gibi.
Elle est comme ma tante cool.
Harika, sen havalı teyzecilik oynarken huysuz anne şarap içip kızının telefonunu karıştırıyor.
Bien. Pendant que la tante cool fait ça, la maman mégère va siroter du chardonnay et fouiner dans son téléphone.
Çünkü ben senin havalı teyzen değilim.
Parce que je ne suis pas tante cool.
Tamam, tamam. Bazı kültürel şeyler var, mesela- - ona nasıl havalı el sıkışıldığını öğretmeli miyim, yoksa bu beni ezik mi gösterir?
Il y a des choses culturelles, comme est-ce que je lui apprends un check cool, ou ça me rend nul?
Ona nasıl havalı el sıkışıldığını öğretmeli miyim?
Est-ce que je dois lui apprendre une poignée de main cool?
Jimmy Stewar'vari bir takım elbise giymeyi düşünüyordum ama... -... daha az - - Havalı olacağından mı?
Je pensais à porter un costume rétro à la Jimmy Stewart, mais j'avais un peu peur que ça paraisse moins...
Eğlenceli, havalı ve seksiydim. Barlara giderdim. Gözlerimi birine dikip uzun uzun bakardım.
J'avais l'habitude d'être cool, sexy, d'aller dans les bars et de faire ce truc où tu regardes une fois et tu détournes le regard.
Şimdi konuşurken mırıldanıyorum. Seksi ya da havalı değilim.
Là je me contente de marmonner et de vomir des mots.
Sunarım sizlere, her etkinliğin havalısı, hepimizin Asyalısı. Bu palyaço somurtkanlığınızı evirecek ve tersine çevirecek.
Et voici l'Asiatique pour chaque occasion, le clown qui va gommer ce froncement.
Hayır. Acıtmayacak. Kendimi havalı, uyuşturan bir ajana teslim ediyorum.
Non, je viens de me donner un très bon anesthésique.
Havalı. John ve Calderon, birlikte mi çalışıyordu?
John et Calderon travaillaient ensemble?
- İkiniz çok havalı ve komiksiniz.
Vous êtes trop marrants.
İleride "eski" damadım olacak biri için pek havalısın.
Quelle fringance chez mon futur ex-beau fils.
Söylendiği kadar havalı mı?
C'est aussi bien que ça en a l'air?
- Çünkü cehennemden daha havalı gibi.
Ça sonne plus cool que paradis.
Yalpalamak güzel ve havalı bir şeyse eğer.
Si le fait de boiter etait super rapide et cool.
Sadece havalı bir tip değil.
Elle n'est juste pas une personne cool.
Nasıl havalı olurdu ama, demi?
Ce serait pas cool, quand même?
Okulun en havalı çocuğuyla çıkıyorum.
Je sors avec le mec le plus canon du lycée.
Kafanı kazıyarak kel olman çok havalı bence.
C'est cool d'assumer votre calvitie en vous rasant la tête.
Köstebek, bu havalı çocuklardan biri değil.
La fuite n'est pas de un de ces gentils gosses.
Adama beni iliklerime kadar korkutmasa çok havalı bir meta olduğunu düşünebilirim.
Je dirais que ce méta est super cool mais tout ce que je sais sur lui me terrifie.
Bu düşündüğümden çok daha havalı.
C'est bien plus cool que ce à quoi je m'attendais.
Tanıdığım en havalı kişisin.
Tu es sans doute la personne la plus cool que je connaisse.
Sen de benim tanıdığım en havalı kişisin.
Tu es la plus cool que je connaisse.
Havalı beyefendiye ne oldu?
Qu'est-il arrivé à M. Cool?
Baban havalı Justin olduğu için birbirimize koyun koyuna bağlanmalıyız.
Vu que je suis ton père cool, on devrait se rapprocher avec un contact de peau.
Havalı ol yani.
F-R-E-I-C-H.
Keşke bunu, millet havalı gözükmek için göbeklerine piercing takmadan önce öğrenmiş olsaydım.
J'aurais aimé le savoir avant qu'ils se fassent tous percer le nombril pour essayer de rester cool.
Bu havalı pasta dükkanında duş demeyi kesebilir miyiz artık?
dans cette jolie pâtisserie?
İlk olarak, Amy'de efsane bir havalı yürüyüş eksikliği var.
Tout d'abord, Amy n'est pas cool.
Bende var yani, havalı yürüyüş.
Laisse-moi te dire que je suis cool.
Ben en havalılardanım.
Je respire la coolitude.
- Önce görev gücünün tüm dosyalarına tekrar bakacağız. İkincisi Katil'in tarzına uyan tüm hırsızlık olaylarını kontrol edeceğiz. Üçüncüsüyse onu yakaladığımızda söyleyeceğimiz havalı bir şey bulacağız.
Un, réexaminer les dossiers, deux, vérifier le mode opératoire de Slayer, et trois, trouver une phrase super cool à lui dire quand on l'arrêtera.
Yakışıklı, havalı, halı gibi saçlı.
Beau, cool, des cheveux aussi soyeux que des poils de chien.
Süper havalı hissettirdi.
C'était cool? Je me suis senti cool.
Aynen, aynen. Fena havalıydı.
Oui, c'était plutôt cool.
Çok havalı.
C'est plutôt cool.
Evet, çok havalıymış Scully.
C'est super cool, Scully.
Çok havalıymış.
C'est carrément cool.
Aptal olma! Havalı. Yapamam. Gücüm yok.
Je n'en ai pas le pouvoir.
Fena havalıydı mı?
Plutôt cool?