Hızlıca translate French
4,686 parallel translation
Hızlıca bir şey söyleyebilir miyim?
Un mot rapide, s'il vous plaît, monsieur.
Duştan çıktım, Kapının kapandığını duydum ve sonrada sesizce ve hızlıca uzaklaşan ayak sesleri duydum.
Je suis sortie de la douche, j'ai entendu la porte claquer, et quelqu'un partir discrètement en courant.
Hızlıca halledeceğim.
Je serai rapide.
Bu yüzden hızlıca hareket etmeliyiz.
Donc nous devons agir rapidement.
Ancak özüme odaklanarak dünyadan kopmayı hızlıca öğrendim.
Puis j'ai appris m'en détacher. Devenir plus réceptif aux sensations internes.
Söyle, ben de hızlıca bitireyim.
Dis-moi, et ce sera rapide.
Hızlıca geç.
Accélérez ça
Nerede olduğunu mümkün mertebe hızlıca bulmaya çalışıyorum.
Je suis en train de retracer ses allées et venues aussi vite que possible.
Hızlıca başka bir şey düşünmeliyiz.
Nous devons penser à autre chose rapidement.
Hızlıca takip et. Yavaşça takip et.
Suivez-la vite, suivez-la bien.
Bacaklarınla hızlıca sıkıştır şimdi.
Maintenant serre plus fort avec tes cuisses.
Saat 8'de müşteriyle akşam yemeği var ve ondan sonra hızlıca saat 10'daki sabah görüşmesine hazırlık yapacağım.
J'ai un dîner avec un client à 20h, et ensuite une rapide préparation à 22h pour une interview matinale.
Affedersiniz, gerçekten başlamadan, hızlıca bir duyuru yapabilir miyim?
Excusez-moi, avant de commencer, je peux passer un message?
Ona hızlıca itiraf ettirebilirdi.
Il aurait pu facilement l'impliquer.
Karşıma çıktı. Hızlıca karar verip yanına gittim.
Je l'ai vue, j'ai pris une décision rapide et j'y suis y allé.
Bekar hayatıma hızlıca başlama çabam.
Ma tentative de démarrer ma vie de célibataire.
Hayır devam ediyor, hızlıca.
Non, il a poursuivi, et rapidement.
Sokak ortasında hızlıca duş aldık ve iyiydik, değil mi?
Une douche rapide en pleine rue et tout allait mieux, hein?
fakat bunun sebebi yalnızca iyi haberlerin hızlıca yayılması.
Il est dur de garder les bonnes nouvelle secrètes.
Sözler hızlıca yayılır.
L'information circule dans certains groupes.
Hızlıca düşmesinin nedeni, o şekere karşılık, vücudunun şekerin hücrelere götürülmesini ve ve enerji için kullanılmasını sağlayan bir hormon olan insulin salgılamasıdır.
La raison pour laquelle il se bloque très rapidement parce que, en réponse à ce que le sucre, le corps libère l'insuline, l'hormone qui prend dans les cellules il peut donc être utilisé pour l'énergie.
45 yıl hızlıca ileriye alırsak daha sonra bu makarna sosu, içecekler, mısır gevrekleri anlamına gelir oldu.
Eh bien, avance rapide 45 ans plus tard, cela signifie la sauce pour pâtes, cela signifie sodas, cela signifie céréales.
Jenkins, hızlıca soracağım.
Jenkins, question rapide.
O hızlıca arkadaşlarından bıkar.
Je n'ai même pas eu le temps d'apprendre leurs noms.
Bu kadar hızlı ayarladığına inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que tu aies mis ça en place si rapidement.
Ne kadar hızlı olabilirsin?
Combien de temps ça prendra?
Diyor ki ; savcının kanıtı yetersiz ise daha hızlı bir karar isteyebiliriz.
Ça dit qu'on peut accélérer le verdict si on pense que les preuves de l'accusation ne sont pas suffisantes.
- Ne kadar hızlı gidiyor bu?
À combien ça va? Je ne sais pas.
Ve daha hızlı!
Et plus vite que ça!
Ayrıca bisikletimi de herkesten hızlı sürüyordum.
Et je peux conduire mon vélo plus vite que quiconque.
Bu ayrıca vücut sisteminden çok hızlı çıkar.
Elle s'élimine vite du système.
Hızlı bir sürüş oldu.
Oui, ça vaut tout le chemin.
Nasıl hızlı olduğunu biliyor musunuz?
Avez-vous une idée de la vitesse que ça a.
Hadi hızlıca şu adamı bulalım.
Trouvez ce gars rapidement.
Bu yaptığın onun buraya daha hızlı gelmesini sağlamayacak.
Ça ne va pas la faire arriver plus vite.
Çok hızlı olmuş.
Ca va arriver super rapidement, mec.
Ağızları kapatılmamış, bağlanmamışlar. Demek ki çok hızlı olmuş.
Aucune trace de liens ou de scotch, ça s'est passé très vite.
Aslına bakarsak, bir dakika için Glitterish ile... Glenda... Glenda münakaşı yaptım sadece biraz hareketli ve gerçek hızlı sallama ve bu adamlarla seni yükselteceğim....... um, sonra ayrıntılar hakkında konuşuruz, tamam mı?
Je vais d'abord régler un truc avec Glenda et Glitterish, ça va être un peu remuant, tu prends ces types à part, et... on parlera des détails plus tard, d'accord?
Tedarikli olmadan burada mahsur kalırsak işler çok hızlı kötüye gidebilir.
Si on est coincés ici sans provisions, ça peut vite se dégrader.
Yakıtımızı çok daha hızlı bitirecek ama başka bir seçeneğimiz yok.
Ça va consommer l'essence beaucoup plus vite mais... je ne crois pas qu'on ait le choix.
Yaşam desteği sızıntıyı telafi eder ama olması gerekenden daha hızlı oranda enerjimizin düşmesine neden olur.
Le système de survie compense la fuite, mais ça vide l'énergie bien plus vite que prévu. - On peut le réparer?
Bağlantısı olmayanlar babamın Projektörü kadar hızlı gelmeyi başaramazlar umarım.
J'espère juste que quoi qu'il ait déclenché ça n'arrive pas plus vite que le retour de papa.
- Sen söyle, saldırı, hırsızlık, ölümcül silah bulundurma, ve daha 18 yaşında bile değil.
- À toi de me dire... agression, cambriolage, possession d'une arme mortelle, tout ça avant 18 ans.
Hızlı boyanmasını sağlar.
Ça fixe la coloration.
Hızlı düşünmelisin Tiana çünkü bu oldukça kötü görünüyor.
Réfléchis vite, Tiana. Parce que ça la fout mal pour toi.
Daha hızlı!
Plus vite que ça!
Hızlı aramalarımın en başında.
Écoutez, ne faites pas ça.
Hızlı ve bizim yetki verebileceğimiz bir şey olmalı.
Ca doit être rapide et ça doit être quelque chose qui nous permettra d'appuyer sur le bouton.
Çok hızlı koşarsan bir şey olmaz.
- À l'aide! Cours à fond, c'est tout et ça ira.
O kadar da hızlı değildin.
Tu n'allais pas si vite que ça.
Ne kadar hızlı olursan o kadar çabuk çalışmaya geri dönebilirsin.
Le plus vite tu oublie tout ça, le plus vite tu peux retourner étudier.