Iki tane translate French
8,195 parallel translation
İki tane 1 numaralı kural ve iki tane 3 numaralı kural var. Bu hataların çok önemli olmadığını düşünüyorum.
Et avec deux règles numéro 1 et deux numéro 3, je me demande si ce sont des erreurs honnêtes.
Elinde bir kuş iki tane de... Walden hastalandığım için özür dilerim.
Uh, elle avait un oiseau dans sa main et deux dans son... ♪ Men. ♪
Birbirine yaslanmış iki tane kocaman kaya var. Bir üçgen oluşturmuşlar.
Il y a ces deux immenses pierres qui se touchent l'une l'autre et forment une sorte... de triangle.
Önümde iki tane yozlaşmış polis varken neden telefon şebekesini meşgul edeyim?
Pourquoi déranger les secours alors qu'il y a deux ripoux ici?
- Aynı anda iki tane senden olur.
- Y aurait deux toi.
Aynı anda senden iki tane olmaması için var olduğun bir zamana gitme demiştim!
Si tu reviens à un moment déjà vécu, tu crées ton double!
Görünen o ki, iki tane sahipsiz buzağımız var.
On a deux francs-tireurs.
Şimdi iki tane 6 metrelik duvarı ve mayın tarlasını geçmemiz yeter.
Sufflt d'enjamber deux murs de 6 mètres et un champ de mines.
Tam olarak 10 : 09'da sağlık görevlileri, Adaline Bowman'ın göğsüne iki tane defibrilatör yerleştirdi.
A exactement 22h09... les secouristes placèrent 2 électrodes d'un défibrillateur sur la poitrine d'Adaline Bowman.
Benim iki tane var.
Moi, j'en ai deux.
Burada sadece iki tane var.
Ils sont juste deux ici.
Ver iki tane.
Donne m'en deux.
Peki bombada neden iki tane saat düzeneği vardı?
Pourquoi deux mécanismes dans la bombe?
Bir insanın nasıl olur da iki tane kolonoskopi anısı olur?
Comment une personne peut-elle avoir eu deux colonoscopies?
- Elimizde iki tane haber var.
- On a deux histoires là.
Bende iki tane var.
Moi, j'en ai deux.
Tanrım! İçeride iki tane intihar bombacısı ve üç tane de çok önemli hedef var!
On a deux terroristes kamikazes, et trois personnes hautement recherchées qui se cachent dans cette maison!
Hayır, iki tane ver.
Non, deux.
Bazen keşke benden iki tane olsaydı diyorum.
Parfois, je voudrais avoir deux moi.
Sadece sana. Eninde sonunda sen bunun hakkında yazmak isteyeceksin benim de onun karşılığından senden iki tane isteğim olacak.
Mais vous voudrez écrire un article, donc je veux deux choses en échange.
Adli tabibe göre, MaryJane ve Maddison ölene kadar dövülüp boğulduktan sonra ağırlıklarla birlikte iki tane bavulun içerisine koyulup buraya bırakmışlar.
D'après le légiste, MaryJane et Madison ont été battues et étranglées à mort, puis mises dans deux valises lestées et jetées ici.
Bugün iki tane alacağım.
J'en prends deux, aujourd'hui.
Evlendiğimiz gün iki tane giydirmiştim.
Je lui ai fait porter deux paires le jour où on s'est mariés.
Şuna bak, senden iki tane var.
En fait, vous avez deux personnalités.
- Sevişen iki tane güçlü geyik işte.
Deux rennes bien bâtis...
- Bende sadece iki tane var.
Je n'en ai que deux.
- Bende de iki tane var.
Oui, juste deux.
# Bir babam vardı şimdi iki tane oldu #
J'avais un papa Maintenant j'en ai deux
Aynı mutfakta iki tane "sen" ile devam edemeyiz.
Et on ne peut pas avoir une cuisine avec deux personnes comme toi.
Her şeyden iki tane istiyorum!
Deux de tout!
İki tane üniversite derecem var boş zamanımda spor kampına gidiyorum.
J'ai 2 diplômes universitaires. C'est un terrain de sport sur lequel je travaille quand j'ai du temps libre.
- Elbette. Afedersiniz. İki tane çikolatalı milkshake alabilir miyiz?
On pourrait avoir 2 milk shakes au chocolat?
İki tane roman ve hindistan cevizi suyu.
Deux livres et de l'eau de coco.
İki tane antrenör kardeşin var.
Tu as deux frères qui entrainent.
- İki tane siyah kuşağın varmış.
Vous avez deux ceintures noires.
İki tane Sherman mı var?
Dos Shermanos?
İki tane ayı bana doğru bakıyor.
Y a deux ours énormes qui me regardent droit dans les yeux.
İki tane havaya uçmuş V8 olacak!
Nos deux V8 vont nous péter à la gueule!
İki tane dolu depomuz var.
Peu importe. On a deux réservoirs.
- Neden iki tane?
- Pourquoi deux?
İki tane alın.
Prenez-en deux.
İki tane daha doğrusu.
Deux en fait.
İki tane kocaman adam da onun yancılarıydı.
Les deux autres étaient ses gardes du corps.
Ne? İki tane bulduk. Hangisi onun?
Le sien, il est blanc ou gris métal?
İki tane James.
Deux James.
İki tane olsun.
Faites-en deux.
İki tane.
Deux, mixtes.
Sadece iki bingo kartımızın olduğunu farkettim... ama diğer bütün yaşlı morukların hepsinde neredeyse 10 tane var.
Donc, j'ai remarqué que nous avons seulement deux cartes de bingo... mais tous les autres seniors en ont à peu près dix.
İki tane daha X-Kanat vuruldu.
Deux autres X-Wings abattus.
- İki tane de hiç yoktan iyidir.
- Ben, deux c'est mieux que rien.
İki tane almak için, Alec Guinness her ne oluyorsa... onun gibi olmalısın.
Pour en avoir deux, tu dois être... quiconque était Alec Guinness.