Ilk bakışta translate French
349 parallel translation
Nasıl biri olduğunu ilk bakışta anladım.
J'ai tout de suite compris qui vous étiez.
- Babacığım, çok aptalsın. - Beni dinle küçük hanım. Birinci sınıf bir balıkçıyı ilk bakışta tanırım.
- Jeune fille, je sais reconnaître un pêcheur de 1re classe.
Bakın ne diyeceğim, sizinle iş yapmak bir zevk... çünkü daha ilk bakışta dürüst olduğunuzu anlamıştım.
J'aime faire des affaires avec vous. J'ai tout de suite vu que vous étiez honnête.
Örneğin Colin, ilk bakışta başta biraz somurtkan sanırsınız bu erkekler için krem...
Tenez, Colin, par exemple! A 1re vue, il paraît grincheux. Eh ben, c'est la crème des hommes.
En azından, ilk bakışta, mahkemeye getirilme konusunda zorluk yaşanmayacak mükemmel bir dava gibi görünüyordu.
Ce que l'on appelle une affaire idéale. Du gâteau pour un procureur.
Çocuğun böyle yapacağını ilk bakışta anlamıştım.
J'avais tout de suite compris que cette petite n'était pas le rôle.
Ah, orası ilk bakışta çok güzeldi.
Oh, c'était superbe au premier coup d'œil.
- Şimdi, Darrin annem ilk bakışta biraz değişik görünebilir.
- Écoute, Darrin, tu vas la trouver étrange au premier abord.
Ben, her şeyi ilk bakışta derinden...
Je m'attache vite aux gens. Je ressens des choses profondes dès la première fois.
Biliyor musun? Bir şeyden kesinlikle eminim. Eğer hayatımın erkeğiyle karşılaşacak olursam onu ilk bakışta tanıyacağımdan hiç kuşkum yok.
Et pourtant tu vois, si je rencontrais l'homme de ma vie, je suis sûre que je le reconnaîtrais au premier coup d'œil.
Birbirimizi ilk bakışta sevdik Zaten bildiğim o görüntü Bu durgun ve soğuk sabahta, aklıma takıldı.
"Nous nous sommes aimés dès le premier regard. " Et déjà une image aussitot apparue " harcèle mon esprit en ce matin blafard.
Kazanacak birini ilk bakışta tanıyamayabilirim.
Je ne reconnais peut-être pas un gagnant quand je le vois mais je suis sûr de pouvoir repérer un perdant.
Bu ilk bakışta anlaşılıyor.
Tout le monde vous le dira, ma puce.
Sürücü tarafındaki pencerede bir mermi deliği, fakat kan yok, bu da gösteriyor ki, ilk bakışta mermi isabet etmemiş.
Trou de balle dans la vitre, côté passager, mais pas de sang, ce qui indique que la balle a raté son coup.
Niçin benden ilk bakışta hoşlandığını biliyorum. Edna bana söyledi.
Je sais pourquoi je t'ai plu.
Buralarda insanlar ilk bakışta soğuk gelebilirler ama içlerine girdikçe daha da soğuk olduklarını anlayacaksın.
- Par ici, les gens sont d'abord plutôt froids. Et quand on est là depuis un moment, ils sont encore plus froids.
Sanırım seni sevmeye başlama sebebim, beni ele geçirmeyeceğini beni sömürmeyeceğini ilk bakışta anlamış olmamdı.
Je t'ai aimé parce que j'ai su que tu... ne me coloniserais pas.
Bu gerçekten alışılmadık bir suçtu. Çünkü ne de olsa ilk bakışta hiç kimse işlememiş gibi görünüyordu.
Ce crime est hors du commun... dans la mesure où nul ne semble avoir pu le commettre.
İlk bakışta sıradan bir pencere gibi duruyor, değil mi?
Elle me semble tout à fait ordinaire.
İlk bakışta S'ye benzediğini söyleyebilirim.
Si je dois un jugement rapide, je dirais que c'est un "S."
- Vallahi! İlk bakışta onu tanıyamadım.
Je ne l'aurais pas reconnue.
İlk bakışta öyle görünüyor.
- Evidemment, à première vue...
İlk bakışta 35 sentlik kahvaltı en iyisi gibi duruyor ama derin analizlere girilirse, en iyisi 55 sentlik oluyor.
Le déjeuner à 35 cents semble être le meilleur au premier abord... mais si vous l'analysez pour sa valeur, celui à 55 cents est le bon.
İlk bakışta dikkat çekmeyen, sonra aniden kendini ortaya çıkaran?
Quelque chose qui s'est soudain révélé à vous? Je vois que oui.
İlk bakışta tanıyamadım seni.
Je ne t'avais pas reconnu, d'abord.
İlk bakışta, evet.
A première vue... oui.
- İlk bakışta fark ettim.
- Je l'ai repérée du premier coup.
İlk bakışta, her şey aynı gibi görünüyordu.
Au premier abord, tout paraissait identique.
O da yeni gelenlerden biriydi. İlk bakışta hepsi acemi görünüyordu. Çok genç, çok temiz, çok süslü.
C'ètait un des bleus, à première vue, le lot habituel de nouveaux types, trop jeunes, trop propres, trop policés.
İlk bakışta hiç fena görünmüyor.
À le voir, ça a l'air pas mal.
Senin ilk çıngıraklı yılanın gibi. Bir bakışta bileceksin.
C'est pareil, on le sait à l'instant.
İlk bakışta akla gelen, babamızın bilinmeyen bir nedenden ötürü korkunç odasında onları bir tanıtım turuna çıkartmış olduğuydu.
Au début, pour quelque raison inexplicable notre père leur fit visiter son effrayante salle.
İlk bakışta..... savunmaları oldukça zayıf görünüyor.
- A première vue, les défenses ont l'air faible.
İlk bakışta görünenden fazlası.
Plus qu'on ne peut en voir!
İlk bakışta, hiçbir ilgisi yokmuş gibi görünebilirdi... Ancak ben bir bağlantı olduğunu o anda anlamıştım.
Ça pouvait n'avoir rien à voir avec les crimes de l'alphabet, mais j'ai senti que ce n'était pas le cas.
İlk bakışta öyle.
Au début, peut-être.
İlk bakışta karmaşık gelebilir!
Ca parait complique!
Bizim işi yapıyor olsaydı ilk bakışta anlardım.
- Tu te souviens de quoi elle avait l'air?
İlk bakışta, kartondan yapılmış maket bir şehir gibi görünüyor.
CeSi me rappelle un déSor, une ville en Sarton.
İlk bakışta birbirimize vurulsak hoş olmaz mı?
Ce serait génial si on se branchait tout de suite.
İlk bakışta erkek mi, kız mı anlayamadım.
Avant, on hésitait fille, garçon.
İlk bakışta, korkarım ki sana fazlasıyla şüpheci yaklaşmışım.
Au premier abord, je crains d'avoir eu à ton égard une certaine méfiance... disons, imméritée.
İlk bakışta bu nehir sessiz ve sakin görünüyordu.
A première vue, ce fleuve semblait paisible et tranquille.
İlk bakışta bana aynıymış gibi göründü.
Je n'avais pas vu la différence.
İlk bakışta, Lowell'in tahmin ettiği gibi Marstaki kanallar gibi yapılar yoktu.
Au premier abord, ce n'est pas bien différent... du réseau de canaux de Mars qui, pour Lowell, existe sur cette planète.
İlk bakışta, sıradan insan elleri zannedebilirsiniz ama bu bir yanılsamadır.
Des mains en apparence très ordinaires. Mais en apparence seulement.
İlk bakışta çayırları... ve alışveriş merkezleriyle çok güzel görünecektir.
A première vue ça a l'air bien, avec des pelouses et des centres commerciaux
İlk bakışta iyi bir yer olmadığını anlamıştım.
Ce n'était pas un endroit respectable.
İlk bakışta, güçlü bir hissim vardı.
Depuis le début, j'ai une étrange sensation.
İlk bakışta bu büyük hayvan korkunç görünüyor, ama onu kullanmayı çözunce, çok kolay oluyor.
Cette grosse bête a l'air redoutable, mais en fait, c'est très simple.
Sarışın. İlk bakışta 1.70 m.
Blonde. 1 mètre 70, à vue de nez.