English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Isleri

Isleri translate French

16,892 parallel translation
Bu noktada zor isleri arkamizda biraktik.
Le temps s'est bientôt écoulé.
Isleri ayri tutacagiz.
On mélangera pas tout.
Üzgünüm bebegim ama isleri birbirinden ayri tutuyoruz.
Désolé chéri, on va devoir séparer ça. Ok.
Özür dilerim, isleri batirdim.
Écoutes, Javier, Désolé.
Phil'in işleri var ve benim çok vaktim var.
J'ai du temps libre.
O öldükten sonra Andrea bana geldi işleri yoluna koymak için yardım istedi.
à sa mort, j'ai aidé Andrea à régler ses affaires.
İşleri sıçıp batırmandan bıkmış.
Il en peut plus de tes conneries.
Ben ise sizlere bizzat, işleri ne kadar sıkı yöneteceğimi göstermek için buradayım.
Mais je suis de retour et je veux vous prouver qu'il y aura plus de laisser-aller.
İşleri az buçuk eline yüzüne bulaştıran sendin, değil mi?
Petite délinquante perturbée.
Tabii bu delice planı uygularsam İç İşleri'ne hesap vermem gerekebilir.
- votre plan lunatique. - Qu'y a-t-il de lunatique - là-dedans, exactement?
Ama Kurucu'nun vakit ayırması gereken başka işleri var.
Mais le Fondateur a d'autres préoccupations qui l'accaparent.
Evet. A-1 Bakım İşleri.
A-1 Entretien.
A-1 Bakım İşleri Nugenics'e de hizmet veriyor.
A-1 Entretien s'occupe aussi de Nugenics.
- Yemezsen işleri nasıl halledeceksin?
Je vais vomir. Comment y arriver si vous ne mangez pas?
İşleri hala eski usülle mi yürütüyorlar?
Toujours la vieille école?
Bu kadar kolay işte ama sen işleri zorlaştırdın.
Trop facile. Fallait que tu compliques.
Sürekli işleri batırıp duruyorsun.
T'as continué à foirer.
İşleri da da kötü hale getiriyorsun.
Tu ne fais qu'aggraver le choses.
Adam : İşleri daha zor bir hale getirme.
Ne compliquez pas les choses.
- İtiraf et işte Nick. İşleri batırdın.
- Admet le Nick, tu as foiré.
Vali Patricke... Bütün polis teşkilatına... geçen haftaki harika işleri için teşekkür ederiz.
Menino... le gouverneur Patrick... l'ensemble des services de police... pour leur formidable travail la semaine passée.
Paralı işleri çok nadiren geri çevirirdim.
Je refusais rarement un engagement rémunéré.
Başarılı olmazsa benimle işleri bitecek.
En cas d'échec, ils en ont fini avec moi.
Beni bir kampa gönderirlerse karamsarca olduğunu biliyorum ama işleri bittiğinde toza dönüşmüş olacağımı görüyorum değirmenden geçmiş gibi olacağım.
S'ils m'envoyaient dans un camp... c'est triste, mais après ma mort, je me vois en poussière juste en poudre dans la saleté.
- Bilemiyorum Rosa. İşleri ciddileştirmek isteyen sendin, şimdi de ayrılmak mı istiyorsun?
C'est toi qui voulait l'exclusivité, et maintenant que tu l'as, tu ne veux plus de lui?
İşleri yürüten asıl kişilerle.
Ceux qui tirent les ficelles.
Umarım dul erkek işleri çok sıkı gitmemiştir. Güzel.
Qu'il soit veuf n'était pas trop dur?
İşleri düzeltmek istiyorum.
Je veux juste arranger les choses.
Günün sonunda Thomas ile işleri bitecek.
Thomas aura terminé ce soir.
Büyüyünce bu işleri başaracağını biliyordum zaten demek isterdim ama doğruya doğru, aklımdan bile geçmezdi.
J'aimerais dire que j'ai toujours su que tu deviendrais celui que tu es, mais pour être honnête, j'en avais aucune idée.
Yapmamız geren, beraber oturup, düşünüp işleri ayarlayıp başaralım.
Ce qu'on devrait faire, c'est réfléchir à un moyen de rendre ça possible.
Kahve istemiyorum, buraya gelmeden işleri hallederiz.
J'ai annulé les cafés, on aura fini avant qu'ils arrivent.
J-Lo da 40'larında ama herkes haklı olarak onunla işleri tıkırına koymak istiyor.
J-Lo a la quarantaine, et pourtant tout le monde essaie de la conquérir.
Evet, Savaş Gazileri İşleri Bakanlığı yaralarının savaş sırasında olmadığını söyledi fakat öyleydi!
Oui, l'armée disait que ses blessures n'étaient pas dues au combat, mais c'était le cas!
Kalite Güvence şu andan itibaren işleri böyle ele alacak.
L'AQ gère ces incidents, dorénavant.
Ne yazık ki işleri yeniden düzenlemek için durum, kanlı bir kurban gerektiriyor.
Hélas, pour que tout rentre dans l'ordre, la situation exige un sacrifice sanglant.
Ama ben her zaman işleri berbat ettiğimi hissediyorum.
Moi, j'ai l'impression de faire gaffe sur gaffe.
- İşleri yoluna sokmaya.
Notre sauvetage.
Burada işleri bitsin bir daha almayacağım.
Après cette session, c'est terminé.
- Dinleyin, işleri yoluna sokmaya çalışıyorum.
Écoutez, j'essaie de me racheter.
Birkaç saat sonra işleri düzeltmek için Galasso onu buraya çağırdı.
Galasso le fait venir le soir pour régler ça.
Hayır, hayır, hayır. Üst kata çıkarsan annelik işleri yapmaya başlarsın.
Si tu montes, tu vas te remettre en mode maman.
İşleri yoluna koymanın yolunu bulmuşsun meğer.
J'ai trouvé comment arranger tout ça.
Kocana ihanet etmek.. ... işleri sadece eşitler
Si vous le trompez vous serez quittes.
Normal hizmetçi işleri.. ... temizlemek, çamaşır yıkamak falan
Prendre soin de la maison... faire la lessive.
- İşleri halletmeye başlayacağız - izinsiz mi?
- On va mettre l'urne en place. - Sans permission?
# Boş verin çalıştığınız işleri #
Les téléréalités
Demek istediğim onun için bütün kirli işleri yaptım.
Le fait est, je me suis sali pour lui.
Seninle konuşmayı seviyorum Axe ve bize baya bir para da kazandırdın ama işleri sağlam ve yolunda tutmayı seviyorum.
J'aime parler avec vous, Axe, vous nous avez fait gagner un tas de fric, mais... je dois garder les choses jolies et confortables...
İşleri yoluna koyan bir eşinin olması seni de iyi etkiliyor.
- C'est bon pour ton image, chéri, d'avoir une femme qui prend les choses en main.
Gidip spor salonundaki işleri yoluna koymalıyım.
- Y a des chances. Je dois me rendre au gymnase pour réconforter les touristes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]