English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Istasyona

Istasyona translate French

1,063 parallel translation
Haines istasyona geldi.
Guy Haines est arrivé par le train.
Johnston döndükten sonra seninle istasyona gideceğiz.
On descendra à la gare.
Benimle istasyona gelecek misin?
Viendrez-vous à la gare avec moi?
Los Angeles'ten gelen 10 sefer numaralı... Orta Pasifik treni 3 nolu hatta... istasyona ulaşmıştır.
En provenance de Los Angeles, voie 3, le train numéro 10 de la Central Pacific, le Forty-Niner entre en gare, en provenance de Los Angeles.
Başka bir istasyona geç.
Essaie une autre station.
Çünkü bir sonraki istasyona varana kadar epey bir zaman geçecektir.
Car vous ne pourrez plus le faire avant longtemps.
Doug, özür dilerim. Sana son istasyona doldurmanı söylemeyi unutmuşum.
J'ai oublié de te dire de le remplir à la station-service.
Noriko istasyona geldi mi?
Est-ce que Noriko est venue à la gare?
Seni istasyona kadar geçiremediğim için kusura bakma.
Dommage, je ne pourrai pas t'accompagner à la gare.
Yarın seni uğurlamaya istasyona geleceğim.
Demain, j'irai te saluer à la gare.
Bu oyundan sonra, Novello'dan doğrudan istasyona gideceğiz.
Nous irons a la gare apres l'audition.
- Evet. - Seni istasyona götüreyim.
Je prendrai tes cigarettes et quelques cigares pour moi.
Bob'dan seni istasyona ben bırakabilir miyim diye izin aldım.
- Pas trop mal. - Travail? Ouais, ici et là.
İstasyona, istasyona geri döndü.
Elle est retournee a la gare!
Postayı her gece istasyona kim taşıyor, unuttun mu?
Sammy, as-tu oublié... qui porte le courrier à la station tous les soirs?
Evet. Bu yüzden istasyona gitmek için çıkmamızı beklerler.
Aussi, ils attendront qu'on parte à la gare.
15 : 00'te istasyona yürüyeceğim.
A 3 heures, je partirai pour la gare.
Oğlanlar babalarının istasyona nasıl yürüdüğünü hatırlayacak.
Ils se rappelleront que leur père... a mené Ben Wade jusqu'à la gare.
# Ve seyehat için istasyona doğru yola çıktım
Et j'ai filé vers la gare Pour voir du pays
Herhalde istasyona varmadan atarım seni başımdan.
Je vous enverrais balader avant d'arriver à la gare.
Northbrook, istasyona gelecek misiniz?
M. Northbrook, vous venez à la gare?
Ben onu önden istasyona gönderdim. Ve şimdi kapıda bir taksi bekliyor.
Je les ai expédiés à la gare, un taxi attend dehors.
Babam ve Elsa onu karşılamaya istasyona gittiler.
Mon père et Elsa allèrent à la gare.
Lacey beni istasyona götürsün. - Dur bir dakika!
Je veux seulement rentrer chez moi.
Tren merkez istasyona gitmiyor mu?
On ne va pas jusqu'à la gare centrale?
" Şu gün ve şu saatte istasyona gelin.
oit l'ordre de se présenter à la gare, tel jour, telle heure :
Beni istasyona nasıl götüreceksin?
Comment allez-vous m'emmener jusqu'à la gare?
Sen kabul edene kadar her istasyona geleceğim. Bak, beni takip etme.
Je reviendrai à chaque station.
- Bir sonraki istasyona ulaşırlar.
- Ils brouteront jusqu'au prochain relais.
Beni istasyona kadar götür, ama artık benden bahsetmeyelim.
Accompagne-moi à la gare. Mais ne parlons plus de moi.
Değil mi? - Alt rütbede birisi olmadığından, Cesetleri bırakmalarını istedim, ve Teğmen Cantrell'i karşılamak için istasyona gittim
Comme il n'y avait pas d'officier en poste, j'ai ordonné qu'on ne touche pas aux corps et je suis allé chercher le lieutenant Cantrell.
En azından istasyona gidip, özür dileyebilirsin.
- Va au moins à la gare t'excuser.
İntikam almanın doğal tepkisiyle deliler gibi koştu istasyona... hızlı daha hızlı, durup dinlenmeden.
Le démon de la vengeance le fit courir jusqu'à la gare comme un fou. Toujours plus vite!
Ertesi sabah Jim evden ayrıldı. Catherine onu istasyona götürdü.
Catherine voulut une fois de plus l'accompagner jusqu'à la gare.
Akşamları istasyona gidip seni bekliyorum.
Et le soir, je vais à la gare et je t'attends.
İstasyona geliyoruz.
Je descends là.
Beni mi bekliyorsun? İstasyona.
Vous m'attendez?
- İstasyona varınca, yürü perona koşturma ve çantanı da kendin taşı.
- Une fois à la gare, marchez, sans courir, vers le quai. Portez vos bagages.
İstasyona varış yaptığımızda bir sonraki lüks vagonda boş yer olup olmadığına bakarım.
Au prochain arrêt, je verrai s'il reste des places.
Hayır. İstasyona götür.
Emmenez-moi à la gare.
- İstasyona geciktim.
- Je suis arrivée en retard à la gare.
İstasyona park et, önü açıkta olsun.
- La limousine?
- Çabuk olun lütfen. - İstasyona birini yollayacağım.
Mes hommes la rattraperont.
Alex'i istasyona ben götürebilir miyim?
- Allons-y.
- Ya da onu istasyona götürüp -
Remettons-le en gare...
İstasyona gittikten sonra buraya gelmek için ısrar ettin.
Après le banquet, on a marché jusqu'à la gare. Tu ne voulais pas prendre ton train. Tu t'es joint à nous.
İstasyona giderken kullanacağız.
On le placera sur le chemin de la gare.
- İstasyona ben de gelebilir miyim?
Je vous accompagne à la gare?
İstasyona gitmeyecek misiniz?
Vous n'irez pas à la gare?
İstasyona gelip seni karşılardım.
Je serais allé vous chercher à la gare.
İstasyona! Onları istasyonda, ellerinde bavullarla yakalamalıyım. Bu onları iş üzerinde yakalamakla aynı şey.
Les surprendre à la gare avec une valise, ça équivaut au flagrant délit!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]