Kalkmayın translate French
456 parallel translation
Yoluma çıkma kalkmayın hepsi bu!
C'est ma dernière offre!
Ben gelmeden kalkmayın.
Veuillez m'attendre.
Şimdi, yerinizden kalkmayın.
A présent, restez assis calmement.
- Ah, lütfen kalkmayın, Bay Crawley.
- Ne vous levez pas, M. Crawley.
Ve onu sakın değiştirmeye kalkmayın. Onu diyete falan sokmayın.
Et n'essayez pas de le faire changer... ne le mettez pas au regime.
- Ayağa kalkmayın lütfen...
Ne... Je vous en prie!
Bir aptallık yapmaya kalkmayın.
Pas de coups en vache.
- Evet. Yatağa gidin ve kalkmayın.
Et restez-y.
Beni engellemeye kalkmayın, sakın.
Vous n'oseriez pas.
Kalkmayın.
Ne vous levez pas.
Sakın beni kandırmaya kalkmayın Bay Roderick.
N'essayez pas de m'avoir.
Kalkmayın, burada sadece papazım.
Restez assise. Je ne suis que le pasteur.
Sakın toz olmaya falan kalkmayın. Bu olayı bir şekilde çözeceğiz.
Mais je vous promets de tirer cette histoire au clair.
Bıçağı körletmeye kalkmayın, inletir sizi.
J'en ai un plus pointu pour toi.
Sakın bana numara yapmaya kalkmayın.
On ne me la fait pas, mettez-vous ça en tête!
Bay Ono ve Bay Kayama, Bay Tohata'yı suçlamaya kalkmayın.
M. Ono et M. Kayama, n'essayez pas de blamer M. Tohata.
Lütfen kalkmayın yerinizden!
Restez assis.
Lütfen kalkmayın, sadece geçiyorum.
Ne bougez pas...
Korsanlar saldırırsa sakın dövüşmeye kalkmayın.
Que les dieux vous protègent!
Sakın ayırmaya kalkmayın.
Ne les séparez pas...
Lütfen kalkmayın.
Ne vous dérangez pas.
Beni durdurmaya kalkmayın Bay McGuire.
N'essayez pas de m'arrêter.
Kaçmaya kalkmayın.
Ne partez pas.
- Lütfen gidin. Beni dinleyin küçükhanım, bana emir vermeye kalkmayın.
Ne me donnez pas d'ordres.
Sakın beni takip etmeye kalkmayın, sizi hala vurabilirim.
N'essayez pas de me suivre, je peux encore le faire.
Kalkmayın, kalkmayın.
Ne bougez pas.
Sakın ayağa kalkmayın!
Ne vous levez pas!
- Lütfen kalkmayın. - Nerelerdeydiniz?
Restez assis.
Yalan söylemeye ya da bir şey saklamaya kalkmayın, yoksa sizi çiğ çiğ yerler.
N'essayez pas de ruser ni de rien cacher. Sinon vous êtes cuits d'avance.
O yüzden bunun acısını bizden çıkarmaya kalkmayın!
Ne vous en prenez donc pas à nous.
Efendim, kalkmayın.
Restez couché.
Lütfen kalkmayın. Fazla vaktim yok.
Je vous en prie, restez assis.
- Sayın Profesör Berardelli... - Lütfen, kalkmayın!
Le célèbre Berardelli qui fait autorité en civil.
Orada kalın. Benim için hiçbir şeyi düzeltmeye kalkmayın.
N'aplanissez plus rien pour moi.
Kalkmayın.
Ne vous dérangez pas.
Kalkmayın. Duydunuz mu beni!
Ça vous met mal à l'aise?
Kalkmayın.
Continuez.
Kalkmayın.
Asseyez-vous.
Birşey denemeye kalkmayın!
Ne tentez rien!
Sakın bir şey denemeye kalkmayın, yoksa ikiside ölür.
Ne tentez rien, ou ils mourront tous les deux.
Kalkmayın.
Non, ne vous levez pas.
- Pazarlık yapmaya kalkmayın.
- Ne marchandons pas.
Onunla konuşmaya kalkmayın.
Ne tentez pas de lui parler.
Lütfen, kalkmayın.
Inutile de vous lever.
- Bizi izlemeye kalkmayın.
N'essayez pas de nous suivre.
Bana emirler vermeye kalkmayın sakın.
- Je resterai debout! .
Kalkmayın, Bay Garmes yine ortalığı karıştırmış...
Ne vous levez pas.
Merhaba, Profesör. Lütfen kalkmayın Bay Lermontov.
Restez assis, M. Lermontov.
- Kusuruma bakmayın, kalkmayı bilemedim.
- Je vous ai retenue trop longtemps. - Je vous en prie.
Lütfen kalkmayın.
Restez assis.
Kalkmayın.
Restez assis.