English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kaçtılar

Kaçtılar translate French

834 parallel translation
Camdan kaçtılar!
- Otero, avec Rico!
Gel. Durdurun onları! Kaçtılar!
Et aussi longtemps que je m'en irai, elle s'en ira.
- Niye, kaçtılar mı? - Otur.
Ils se sont évadés?
İki arabayla kaçtılar. Birinde Mantee ve çetesi var.
Ils ont utilisé 2 voitures, l'une pour Mantee et ses hommes.
Kaçtılar, efendim, Tower Hill yönüne doğru.
Ils se sont enfuis vers Tower Hill.
Bunlar sığırtmaç. Kaçtılar.
Les vaqueros, ils s'enfuient!
İki mahkûm subay üniforması giyerek kaçtılar. Çabuk alarmı çal!
Deux prisonniers évadés en uniformes d'officiers.
Augusta'daki pamuklu bez fabrikalarına kaçtılar güzel elbise giyip şapka takmak için.
Mais elles sont toutes parties pour les ateliers d'Augusta. Elles voulaient des jolis vêtements et un chapeau.
Öyle olmalı. Bizden önce kaçtılar.
Ils sont partis avant nous.
Ben konuşmaya çalıştım, o zaman "Babanın uzun, kıvırcık sakalları var" diye bağırıp, kaçtılar.
Quand j'ai parlé, ils ont crié : "Ton père a une longue barbe" et ils se sont enfuis.
Demir almak için beklemediler bile. Halatı kesip kaçtılar.
Ils auraient rompu les amarres!
Aptal Kızılderililer. 30 gün yapmamak için kaçtılar.
S'échapper pour 30 jours de prison!
Kızlar sanki cüzzamlıymışım gibi benden kaçtılar.
Les filles m'évitaient comme si j'étais du poison.
Bu şeytanın evladını görünce tepelere kaçtılar.
Tu n'as plus de chameliers! Ils ont fui dans les collines quand ils ont vu ce fils du diable!
Büyük Ed ve Verna'yla ilgili. İkisi kaçtılar.
Big Ed et Verna, ça y est!
Kaçtılar efendim.
- Ils se sont enfuis.
Buzu gördüklerinde kaçtılar.
Ils ont eu peur et sont partis.
Hızla kaçtılar ve onları kışkırtmadık.
Ils nous sont tombés dessus. Il n'y a pas eu de provocation.
- Benden kaçtılar, yakalamaya çalıştım ama...
- Ils se sont échappés.
Tayfalar bu sabah kaçtılar.
L'équipage a déserté ce matin.
Kasayı havaya uçurdular ve kaçtılar kısa bir süre sonra bu bölgede bir yerde devriye ile çatışmaya girdiler.
 Ils. ont fui à cheval  Ensuite à peu près ici  il y a eu une fusillade avec la milice.
Kadınların hayatlarını bir süre test ettik ve kaçtılar.
Ils ont eu un aperçu de ce qu'était la vie d'une femme. - Ça les a fait fuir.
Efendim, Rezervasyon polisleri üniformalarını bırakıp kaçtılar.
Les policiers Apaches se sont sauvés.
Diğer altısının elbiseleri yırtıldığından bağırarak kaçtılar.
Six autres se sont fait déshabiller et ont disparu en criant.
Troop onu öldürdü. Reb ve Troop kaçtılar.
Troop l'a tué, et Reb et lui sont partis.
Onları Louisiana'dan kovduk. Kuyruklarını sıkıştırıp kaçtılar.
Ils ont fui devant nous comme des lâches.
Kaçtılar!
Ils se sont enfuis!
Daha ne kanıt istiyoruz? Ağabeylerin onlara katılmak için kaçtılar.
Maintenant tes frères l'ont rejoint.
Peki neden birlikte kaçtılar?
Mais pourquoi ont-ils fui?
Diğerleri vebadan kaçtılar.
Les autres ont fui la peste.
Tavşan gibi kaçtılar!
Monsieur Marius...
Kaçtılar mı?
- Ils ont réussi à s'enfuir?
Sonra kaçtılar.
Ils se sont échappés.
Ordularımız kıyıda karşılaştı. ıki günde kaçtılar. Başkente yürüdük.
Nous avons écrasé leur armée en deux jours... et marché sur leur capitale.
Bunlar Konfederasyon Ordusu'ndan kaçtılar, bayım.
Ce sont des déserteurs de la Confédération.
Ormanda bizim olduğumuz yöne doğru kaçtılar ve birliğimizin yok olmasına neden oldular.
Les Américains nous ont pourchassés et finalement massacrés.
Ellerimizin arasından kaçtılar.
Ils nous ont échappé.
Teğmen Maréchal ve Rosenthal'in kaçtıklarını saygılarımla arz ederim.
les lieutenants Maréchal et Rosenthal se sont évadés.
Şeyhin sarayından kaçtılar. Sana bir işim var.
J'ai un travail pour toi.
Dün onu hapse tıktılar ama kaçtı.
Ils l'ont mis en prison hier, mais il s'est échappé.
Romeo ve Juliet uzaklara kaçtıklarında durup da kimseyle vedalaşmadılar.
Léandre traversa l'Hellespont à la nage.
Polisten kaçıyordu, havaalanında köşeye sıkıştırdılar ve bir uçağın pervanesine kaçtı.
Il fuyait les policiers. Ils étaient sur le point de l'arrêter à l'aéroport... et il est rentré en plein dans l'hélice d'un avion.
Göreve çıkmış büyük bir Japon gücüyle karşılaşmış olmalılar. Malzemeleri alamadılar. Nelson kaçtı, Japonlar da arkasından gitti.
Ils ont dû abandonner les vivres après une attaque.
Etrafımızı sardılar. Ama gece kaçtık.
Ils nous ont encerclés mais à la nuit, nous avons filé.
Bize yaklaşana kadar gizlendiler ve hızla saldırıp kaçtılar.
Ils étaient cachés.
- Onları Sioux'ların kaçtığı yerde gördün.
Oh non! Il a vu par où ces Sioux sont partis.
Doktor sargıları sarar sarmaz kaçtım.
Aprés que le docteur a posé les bandages, je me suis enfuie.
Camdan dışarı bak. Pencereleri taşlayıp polislerden kaçtığım günlerdeki gibi kendimi yeniden genç, asil ve özverili hissetmemi sağladılar.
J'étais loin de penser qu'un "soulèvement" se produirait, et ne pensais qu'à me protéger.
Çok hızlı kaçtılar.
Mais Subaya a été blessé, et la moitié de ses hommes abattus.
İçeri kaçtılar! İçeri kaçtılar!
Elles ont glissé dedans.
Bize saldırılar, biz de kaçtık.
Ils nous ont attaqués et on s'est enfuis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]