Kaçırmayın translate French
429 parallel translation
O'nu istemediğinizi ağzınızdan kaçırmayın olur mu?
Vous ne direz pas que vous ne vouliez que moi, pas vrai?
Onu gözden kaçırmayın, ben bir şişe getireyim.
Gardez l'œil sur lui pendant que je vais chercher la bouteille.
Bayan Hart, çocukların size anlatabileceği şeylerle keyfinizi kaçırmayın.
Mlle Hart, ne vous alarmez pas de ce que diront les enfants
Bu fırsatı kaçırmayın.
Ne manquez pas cette chance.
Tekrar elinizden kaçırmayın.
Veillez à ce qu'il ne s'enfuie plus.
- Tek bir kelime kaçırmayın.
N ´ en perdez pas un mot.
Bunu kaçırmayın millet.
Ecoutez ca, les gars!
Bu fırsatı kaçırmayın.
Vous etes sure de votre coup!
Bunu kaçırmayın.
Ne loupez pas ça.
Cleopatra'dan bu yana en sansasyonel kızılı görmek istiyorsanız Brooklyn'deki Danny McGuire'ın dansçısı Rusty Parker'ı kaçırmayın.
Si vous voulez voir la plus belle rousse depuis Cléopâtre... ne manquez pas Mlle Rusty Parker au Danny McGuire s à Brooklyn.
Yüzünüzü kaçırmayın, Bayan Wales. Bana bakın.
Regardez-moi en face.
Kaçırmayın.
Ne soyez pas en retard.
# Bu güzel hayallerimi kaçırmayın.
Prends mes belles illusions
# Bu güzel hayallerimi kaçırmayın.
Prenez mes belles illusions
Şölenimizi kaçırmayın sakın.
Ne manquez pas à notre fête!
Şölenimizi kaçırmayın.
Ne manquez pas à notre fête!
- Evet millet tren 7.35'de ayrılıyor. Sakın kaçırmayın.
Le train part à 7h 35, surtout ne le manquez pas!
Onu gözden kaçırmayın!
Ne le perdez pas!
Pazar günü fazla avlanmayın, ama iyi bir fırsat çıkarsa kaçırmayın tabi.
Ne chassez pas trop le dimanche, mais ne manquez pas une bonne occasion.
Gayret. Kaçırmayın onu!
Elle ne nous échappera pas!
Getirin onu kızlar, kaçırmayın!
Ramenez-la en vie!
Midwest'in en büyük temsilini kaçırmayın!
Entrez voir le meilleur spectacle du Midwest.
Çıkarın şunu üstünüzden ve onu kaçırmayın.
Enlevez cette robe et allez le chercher.
Kaçırmayın, bir sürü aç çocuk bekliyor.
Ne ratez pas. Il y aura des enfants affamés.
Gözünüzden kaçırmayın.
Ne la lâchez pas d'une semelle.
Fırsatı kaçırmayın.
Profitez-en.
Onu gözden kaçırmayın. İşte böyle, gözden kaçırmayın.
C'est ça, gardez-la.
Gelecek haftaki heyecan verici bölümü kaçırmayın.
Ne ratez pas le prochain épisode.
Sevgili arkadaşlarım, Noel Baba'yla olan randevunuzu büyüdüğünüz zaman bile asla kaçırmayın!
Mes chers amis, ne ratez jamais, même lorsque vous aurez grandi, le rendez - vous avec le père No? Hein!
İnemezseniz biz oraya varana dek... gözden kaçırmayın yeter. Olur mu? Tamam.
Si ce n'est pas possible... survolez-le jusqu'à ce qu'on arrive.
- Kaçırmayın!
- Ne le laissez pas partir!
Tadını kaçırmayın düğünün. Onlara söylemeyin. Kapayı kilitle.
Je vous en prie, ne dites rien et enfermez-moi.
" Heyecanlı maçları kaçırmayın diyoruz.
Nous ne voulons pas que vous manquiez l'action.
Onu elinizden kaçırmayın.
Faites attention à ne pas le perdre.
Sakın kaçırmayın.
Ne manquez pas ça.
İçki'yi fazla kaçırmayın.
Ne buvez pas trop.
Aptallık etmeyin ve onun keyfini kaçırmayın.
Ne le mettez pas de mauvaise humeur.
- Şölenimizi kaçırmayın.
- Je compte sur vous.
Yeteneklerinizi göstermek için böyle bir şansı kaçırmayın.
Ne ratez pas l'occasion de montrer votre adresse.
Komiser, kapınıza gelen fırsatı kaçırmayın.
Aux opportunités à saisir.
Sakın bir daha olmayan şeyleri ağzınızdan kaçırmayın sonra bizi de şaşırtırsınız.
Ne dites plus de sottises... sinon vous allez vous embrouiller.
Bir görünün bir kaybolun. İpin ucunu kaçırmayın ama.
Vous allez, vous venez, vous vous découvrez un peu mais pas trop.
Banka soygunu ve adam kaçırmayı federal suç haline getirin. Federal bir ajanı öldürmeyi federal bir suç haline getirin ya da bir tutuklama yapmak için eyalet sınırına geçme veya tanık koruma programı için sınır ihlali izni verin.
L'attaque de banque doit être un crime fédéral, ainsi que le meurtre d'un de nos agents, la fuite pour échapper à l'arrestation ou ne pas témoigner comme témoin.
- Gazetecilik nişanlını kaçırmayı kapsamaz.
- Ce qui n'est pas ravisseur de fiancées.
- Gözlerinizi ondan kaçırmayın.
Ne la quittez pas des yeux.
Bir bluz için 12.00 trenini kaçırmayı göze aldığımıza inanamıyorum.
Je n'arrive pas à comprendre pourquoi on prend le risque de rater le train de midi juste pour récupérer un chemisier.
Hepiniz Simon'un idamı kaçırmayı istemeyeceğini biliyorsunuz, o yüzden bekleyeceğiz,
Simon n'aimera pas manquer la pendaison, alors on doit attendre.
Onları korkutup kaçırmayı başardın, Ben.
Tu leur as fait peur.
Bu kaçırmayı siz mi ayarladınız?
C'est vous qui avez organisé le kidnapping?
Aldırmayın, o bizim kadrolu kaçığımız.
ne faites pas attention, elle est notre "strangette".
Huzurumu kaçırmayın!
- -- Fichez-moi la paix!