Kaçıyor translate French
5,626 parallel translation
Creel kaçıyor ama çok uzakta olamaz.
Creel est à pied. Mais pas pour longtemps.
Douglas kaçıyor!
Douglas s'enfuit!
Bir CIA analisti, içi tamamiyle istihbarat ile dolu olan, bir MI6 subayıyla özel görüşmeye yarayacak kadar değerli bir sabit diskle kaçıyor.
Une analyste de la CIA est dans la nature avec un disque dur rempli de renseignements ayant assez de valeur pour amener un agent du MI6 à un rendez-vous privé.
MeiChen Kate'i aldı ve kaçıyor.
Mei Chen tiens Kate, et elle bouge.
Burada ne yaptıkları hakkında birazcık bilgin olsaydı kendin de kaçıyor olurdun.
Si vous saviez ce qu'ils trafiquent, vous fuiriez aussi.
Kaçıyor, ama hayır, hyhy, dönüyor ve Lina'yı indiriyor.
Il bat en retraite? Non! hyhy se retourne pour exploser Lina.
Kaçıyor.
Nous avons un fuyard.
"Herkes Back Bay'den kaçıyor."
- Mais je tremble. Tout le monde court vers Back Bay "
Çabuk, arka taraftan kaçıyor.
Vite, il est sorti par derrière.
Arka taraftan kaçıyor!
Il se sauve par derrière!
Kaçıyor.
Il a fui.
Şimdi de kaçıyor.
Mais maintenant il est en fuite.
Sana biraz genç kaçıyor ama.
Elle est un petit peu jeune pour toi.
Hayır, adam kaçıyor.
Non, il s'enfuit.
Rüşvet suçundan kaçıyor, ilk sefer suçlanması değil bu.
Il est accusé de corruption dans son pays. Ce n'est pas la première fois.
- Tiny Nuggins ormanın içine doğru kaçıyor.
Nabot Suceur trottine dans la jungle.
İyi atıştı Wingman ama Destro kaçıyor gibi görünüyor.
Joli tir, Wingman, mais Destro s'est enfui.
Kaçıyor!
Il s'enfuit!
Bay Bates'in onunla ilgilenmesi biraz ironik kaçıyor, biliyorum.
Je sais, et c'est un peu ironique que Mr Bates l'habille.
Yıllardır FBI'dan kaçıyor, görgü tanığı yok, kurtulan yok.
Il s'évadé de Quantico il y a des années, pas de témoins, pas de survivants.
Gerektiği yerde dans edip kaçıyor ardından tam vaktinde saldırıyor.
Il sautille, évite les coups et choisit le meilleur moment pour frapper.
İki kardeş, jipteler sonra bir meteor çarpıyor ve olabildiğince hızlı kaçıyorlar dev kedi canavarlardan.
Deux frères, dans un van. Puis une météorite. Ils courent aussi vite que possible.
Şüpheli güneye doğru kaçıyor.
Le suspect se dirige vers le sud.
Kaçıyor.
Il fuit.
Ona kaçıyor değil de benden kaçıyor olman mümkün mü?
Peut-être que tu ne cours pas après lui mais que tu me fuis?
Benimle sevişmekten kaçınıyor musun yoksa?
Tu évites de coucher avec moi?
Kardeşin aklını kaçırmış. Anlıyor musun?
Ton frère ne va pas bien, tu comprends.
Uçakta bir kaç uyku hapı ile mesafenin hiçbir önemi kalmıyor.
Quelques Xanax dans l'avion, et la distance paraissait courte.
Kaç doz atlıyor günde, emin değilim.
Je n'étais pas certaine du nombre de doses qu'il oubliait.
Hasta açıkça, korku, kaçınma yaşıyor.
La patiente montre clairement des signes de peur...
Yani bir kaç ortak aynı ofisi paylaşıyor.
Quelques associés se partagent l'espace.
O betonun üzerinde bir kaç saat kaldın mı sıcaklık üç metre aşağıdan sikini kızartmaya çalışıyor.
Tu vas dehors dans une couple d'heures sur ce maudit asphalte, ça va frire ta queue à une distance de trois pieds.
Franky artık keçileri kaçırıyor.
- Oh c'était sacrement horrible. Franky est en train de perdre la tête.
Boğazım çok kaşınıyor ve bir kaç test için daha buralarda olmalıyım.
Ma gorge est rapeuse et je dois rester pour faire d'autres tests.
Burada bir kaç dosya üzerinden bakıyor ve... bunu yapmak istemedim.
Je regardais quelques fichiers là et... je ne voulais pas faire ça.
Joe'nun kaç takipçisi, seninle birlikte yaşıyor?
Combien d'adeptes de Joe vivent avec toi?
Luke'e yardım mı ediyor yoksa benden mi kaçınıyor?
Il aide Luke ou il m'évite?
NSA için kaç tane özel güvenlik şirketi çalışıyor biliyor musunuz?
Sais-tu combien d'entreprises de sécurité privée travaillent pour la NSA?
Koruma fonu işi yapan denyonun teki uyuşturucuyu alıp kadına vur kaç yapıyor.
Certains fonds de placement les ont étranglé, a tué une femme dans un délit de fuite.
Bağlantı tüpü kaçırıyor galiba.
Je crois que mon cathéter coule.
Tamam, Laurel içeride, aklını kaçırıyor, gitmeliyim.
Je retourne auprès de Laurel.
Sarışın olan para kaçırıyor da olabilir.
Et la blonde est une escroc, je suppose.
Kurumum bu kaçırma olayıyla ne tür bir bağlantımız olduğunu öğrenebilmek için elinden geleni yapıyor ancak size o görüntüleri izletemem.
Mon agence fait tout ce qu'elle peut pour lier notre connexion à cet enlèvement, mais je ne peux vous montrer cette vidéo.
İnsanlar onu kaçırmaya çalışıyor.
Les personnes qui tentent de la kidnapper...
Biri aldı, kaçırıyor.
Quelqu'un court autour de moi!
Bizi kaçıranların planı kontrolden çıkıyor.
Le plan des kidnappeurs s'écroule.
Şu an biraz elden kaçırıyor gibiyim.
Peut-être pas tout à fait.
Sanki kavrama yetimi aklımı kaçırıyor gibiydim.
J'avais l'impression... comme j'ai perdu mon emprise... ma santé mentale.
Hâlâ işbirliği yapmaktan kaçınıyor.
Il n'a jamais été coopératif.
Aramızda kalsın. Adamalardan bir kaçı sık sık senin de gittiğin mekanlara takılıyor.
Entre nous, quelques-uns de ces gars sont connus pour fréquenter un grand nombre des mêmes endroits que toi.
Bir kaç saat içinde bütün ada HPD, FBI ve Illinois Eyalet Polisi ile kaynıyor olacak ve hepsi birden kocanı arıyor olacaklar.
Dans deux heures, toute l'île sera remplie d'agents du HPD, du FBI et de la police de l'Illinois, et ils seront tous à la recherche de ton mari.