Kişi translate French
59,860 parallel translation
Zaman makinesini anahtarla beraber alana kadar hergün bir kişi öldüreceğim.
Je vais tuer une personne par jour jusqu'à ce que j'aie la machine avec la clé.
İki kişi daha kolay olur.
Ça serait plus facile pour vous.
Ölen adam sandığınız kişi miydi?
L'homme qui est mort était-il vraiment celui que vous croyez?
Pislik dediğin bu kişi örnek bir vatandaş oldu.
La petite merde a été un citoyen modèle.
Ama bir şartı var. Bu prosedürle tedavi edeceğim ilk kişi siz olacaksınız.
Que le premier bénéficiaire de ma procédure...
Önce sen geldin. Sonra da o kişi evimize geldi.
D'abord, tu viens et cette personne vient dans notre maison.
Dört kişi de Bay Deaux tarafından mı vuruldu?
Donc 4 hommes ont été tué par Mr Deaux ici présent?
Bu grupta zombi olmayan tek kişi olduğumu sanıyorum.
Je suppose que je suis la seule non-zombie au courant.
Demek istediğim Dr. Kupps'ı yollamalarının iyi bir yanı varsa Seattle'da bunu sonuçlandıracak mutlak son kişi olmasıdır.
Si il y a un bon côté au fait qu'ils aient envoyé le Dr. Kupps, c'est que c'est le dernière personne qui pourrait conclure qu'il y a... Dans Seattle.
"Birinin canını sıkan kişi yaşıyorsa, o kişi özgür olamaz"
"L'un n'est pas être libre si l'oppresseur continue à vivre."
Onu yakaladım, onu tutsak ettim ve onu durdurabilecek tek kişi benim. Sizin peşinizden gelmesini engellemek için.
Je l'ai battu, je le garde, et je suis le seul qui peux l'arrêter de s'en prendre à vous.
Ozaman geriye sadece bir kişi kalıyor.
Mais il ne reste plus qu'une personne.
Sence bu şehirde kaç kişi yaşıyordur?
Combien de gens il y a en bas, tu penses?
Görmeni istediğimiz son bir kişi var, bir uzman.
On veut que tu voies une dernière personne. Un spécialiste.
Allah, Oprah, Benim Küçük Pony'm ya da kişisel kurtarıcınız her kim ise bedenlerimize güçlenmesi ve güzelleşmesi için gerekeni vermemize yardım et çünkü bu masadaki her bir kişi yaşamayı hak ediyor.
Allah, Oprah, Mon Petit Poney ou qui que soit votre messie personnel, aide-nous à donner à nos corps ce dont ils ont besoin pour être forts et beaux. Parce que chacune des personnes à cette table mérite d'être en vie.
EPIC çalışmasında 500.000 kişi ile büyük bir araştırma yaptılar, karbonhidrat tüketimi diyabetle ters orantılıydı.
L'EPIC a réalisé une énorme étude sur 500000 personnes, montrant que la consommation de glucides était inversement liée au diabète.
Neden? Eğer bu konuyu konuşmak istiyorsanız konuşmanız gereken kişi ben değilim.
Si vous voulez aller dans cette direction, je suis désolé, je ne suis pas celui à qui en parler.
Eğer bu konuyu konuşmak istiyorsanız konuşmanız gereken kişi
Si vous voulez aller dans ce sens, je ne suis pas - celui à qui en parler.
Normal miktarda kalori tüketip de yetersiz protein alan tek bir kişi bile görmedim.
Je n'ai jamais vu quelqu'un qui mangeait assez de calories avec une carence en protéines. Ça ne se voit pas.
Eşek sütü ve şu ana kadar test edilenler. 100 GR SÜT PROTEİNİ İNSANDA 1 GR SIÇANDA 9 GR GORİLDE 1.4 GR Birçok vücut geliştiren kişi, "Güçlü olmak ve kas geliştirmek için tavuk ve balık yemeye ihtiyacım var." der.
Vous entendez plein de body builders dire : "J'ai besoin de poulet", de poisson pour être fort, pour créer des tissus musculaires ".
Ve bu 174 kişi, kan basınçlarını yeterli seviyede tutarak ilaç tedavisini bırakmayı başardı.
Et 174 personnes ont pu baisser leur tension assez pour ne plus prendre de médicaments.
Bitki temelli beslenmenin insanları iyileştirdiği ve birçok kişi üzerinde etkili olduğunu okudum.
J'ai commencé à lire des choses sur le végétalisme pouvant soigner le corps, ça avait marché pour beaucoup.
Dört kişilik ailemizde, kişi başına yemek masrafımız 25 dolar.
Le budget pour notre famille de quatre est de 25 dollars par personne. 20,64, c'est le total.
43 kişi ölmüş.
43 victimes.
Kocanız, yasal olarak ölü olduğundan ve bahsettiğiniz kişi de, başka bir isimle geçtiğinden siz de hak verirsiniz ki, olağandışı bir durum.
C'est une situation inhabituelle, que vous pouvez comprendre, vu que votre mari est officiellement déclaré mort, et que la personne concernée est connue sous un autre nom.
Görünüşe göre, ikimizin de aradığı kişi hakkında bir şeyler öğrendim.
J'ai appris des choses sur ceux qu'on cherche tous les deux.
Maktülü canlı olarak görmek istemeyecek tek kişi o.
Il est la dernière personne à avoir vu notre victime vivante.
Şu an başımızı belaya sokan tek kişi sensin.
Tu es le seul qui nous cause des problèmes en ce moment.
- Beklediğin kişi değilim. - Evet.
Je ne suis pas la personne que tu espérais.
Burada birliğimizi sağlayan tek kişi benim.
Je suis la seule à nous maintenir ensemble.
Durduğum noktadan, tek şüpheli kişi olarak seni görüyorum.
D'où je me tiens, tu es le seul à avoir des soupçons.
Annalise için bir şeyleri ört bas etmeye çalışan kişi sensin?
Tu es celui qui couvre Annalise?
Görünüşe göre, ikimizin de aradığı kişi hakkında bir şeyler öğrendim.
J'ai appris des choses sur ceux qu'on cherche.
Kendin değilmişsin gibi, Poseidon'dan üçüncü kişi gibi bahsediyorsun.
Vous parlez de Poséidon. Troisième personne comme si c'était pas vous.
Poseidon'un kurtarmaya çalıştığı kişi Abu Ramal.
C'est Abu Ramal que veut libérer Poséidon.
O yüzden eğer birini suçlamak istiyorsanız o kişi benim.
Donc... si vous voulez blâmer quelqu'un, blâmez-moi.
Çok güzel olmuş. Eğer başka bir ofis tutarsak, arayacağımız ilk kişi sensin.
Et si jamais on monte un nouveau cabinet, on pensera à vous en premier.
Birini ne kadar çok izlersek aslında iddia ettiğimiz kişi olmadığımızı o kadar anlıyoruz.
Plus on observe quelqu'un, plus on se rend compte qu'on n'est jamais celui qu'on prétend être.
Ve onun seçtiği kişi olmak... Bundan daha iyisi yok.
Être celui qu'elle aime... il n'y a rien de mieux.
Poseidon'un kurtarmaya çalıştığı kişi Abu Ramal.
C'est Abu Ramal que Poséidon veut libérer.
Siz dört kişi, ben bir kişi.
Vous êtes quatre, plus moi.
Phaecia'da 100 kişi var.
Phaeacia compte cent personnes.
Bunu söyleyeceğin son kişi benim.
Je suis le dernier à qui tu veux dire ça.
Evet ve yardıma ihtiyacı var ve sanırım ona yardım edebilecek tek kişi benim.
Oui, et il a besoin d'aide, et je pense être la seule qui puisse l'aider.
Bana Whip diyen tek kişi var ve sen o değilsin.
Une seule personne m'appelle Whip... et c'est pas toi.
Çoğu kişi hamburger tercih eder.
Mais en général les gens prennent juste le burger.
Çoğu kişi büyükbaş hayvan yetiştirmek için ne kadar su gerektiğinin farkında değil, yani...
Beaucoup de gens ne réalisent pas la quantité d'eau qu'il faut pour élever du bétail, donc...
Bunu benden daha hızlı tamir edebilecek tek kişi o.
C'est le seul qui puisse réparer plus vite que moi.
Halledilmesi gereken birçok sorun var. Bunu yapacak kişi de benim.
Il y a tellement à nettoyer, et je suis l'homme de la situation.
Ortağım ve benim gibi sen de oyuna getirildin. Kim bilir daha kaç kişi daha bu şeytani şirketin şerefsizleri tarafından oyuna getirildi.
Je pense que tu es manipulée, comme je suis manipulé, et mon équipier, et qui sait combien d'autres personnes par les enfoirés de cette boite diabolique.
Birkaç kişi yeter.
Quand on veut le réussir, on n'en met peu.
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34