Kişisel değil translate French
1,067 parallel translation
General bugün biraz tuhaf, ama kişisel değil.
Le général est rêche aujourd'hui. Ne le prenez pas pour vous.
Bu kişisel değil Apollo.
Rien de personnel, Apollo.
Kişisel değil, Zeke.
Je t'en veux pas, Zeke.
Bu kişisel değil.
Je n'ai rien contre toi.
- Kişisel değil, bebek. - O şiltede öldü. Ve Cenobites geldi...
Julia est morte sur le matelas, et les cenobytes sont venus....
Kişisel değil, bebek.
J'ai fait cela pour ton bien chéri.
Bu kişisel değil kızlar. Ah, ah!
Ce n'est pas pour usage personnel.
- Kişisel değil.
Cela n'a rien de personnel.
Saksafoncu denilmesi kişisel değil midir?
Etre traité de pédé n'a rien de perso?
Bayım, bu kişisel değil.
Mon bonhomme, ça n'a rien de personnel.
Bu, işle ilgili, kişisel değil.
L'Ange Bleu sait mener ses affaires.
Bu, kişisel değil.
Je n'ai rien contre vous.
Kişisel değil, Caine.
Rien de personnel, Caine.
Kişisel değil. Biliyorum buradaki herkes adına konuşuyorum.
Ce n'est pas personnel, je parle au nom de tous.
Bu sadece bir prensibin ifadesi, kişisel değil.
C'est une question de principe. Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil.
- Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil!
Contre toi personnellement? Pas vraiment.
Bu sadece bir film değil, insan ilişkilerine analitik bir bakış, tam bağımsızlık için, kişisel ihtiyaçların analizi, seni beyinsiz!
Ce n'est pas un film, c'est un regard analytique sur les rapports humains le besoin de l'individu pour la liberté absolue, idiot!
Kişisel bir şey değil miydi? Hayır.
- Pas parce que c'est moi?
Kişisel veya mahrem birşey değil.
Rien de personnel, rien de privé.
Kişisel bir şey değil.
Tu n'es pas en cause.
Kişisel bir şey değil.
Rien de personnel...
Hey, bak, Ray kişisel olarak umrumda değil, biliyorsun. Biliyorum Marty puştun tekidir, ama birşeyler yapmalısın.
Personnellement, je m'en fous.
Bu kişisel bir şey değil.
- Ce n'est rien de personnel. - Oublie le truc personnel.
Kişisel olarak sizinle değil, rock'n'roll un tamamına.
Je ne parle pas de la vôtre, mais du genre rock'n'roll. - Je comprends.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous prenez ça trop à cœur.
Kişisel bir şey değil ama... kendimi kelimelerle ifade etmek çok zor.
Ca n'a rien de personnel, j'ai du mal à trouver les mots pour m'exprimer.
Kişisel bir şey değil.
- Je disais ça comme ça. - Pour moi c'est évident tout ça.
Kişisel değil.
Non.
Johnson'a karşı kişisel bir garezin yok, değil mi Blackadder?
Avez-vous une querelle personnelle avec Johnson?
Kişisel bir şey değil Chris, ben...
C'est pas contre toi, Chris, mais...
Bu kişisel bir şey değil.
Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil ama polis tarafından aranıyorsunuz.
J'ai rien contre vous, mais vous êtes recherchés.
Sizin gibi yaşlı bir fosilin, katran çukurunun ilgisini çekebileceğini düşündüm. Kişisel bir şey değil.
Le réservoir de goudron intéressera un vieux fossile comme vous.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous vexez pas, ma biche.
Kişisel bir şey değil, Jack. S.ktir git!
Ne le prends pas mal Jack mais casse-toi!
Kişisel bir şey değil. Mantıklı bir şey değil. Her zamanki durum işte.
Rien de personnel, rien de logique, tout simplement les affaires.
Korkutma için özür dilerim, Bayan Giles. Ne yazık k, Bay Holmes şunu söyleyemeden bayıldınız : Kendisi kişisel olarak, babanızın sadece masum değil, aynı zamanda da hayatta olduğuna inanıyor.
Désolé de vous avoir effrayée, mais Holmes allait ajouter qu'il croit votre père innocent et encore en vie.
Ayrıca kişisel bir merakta değil.
Ce n'est pas un groupe privé.
Kişisel bir şey değil di. Bunların hepsi ifademde var.
Rien de personnel.
Bu sadece senin kişisel savaşın değil.
Ne livre pas ta petite guerre personnelle.
Bunun kisisel oldugunu düsünebileceginden korkuyorum, degil.
J'ai peur que tu pense que ce soit personnel, ça ne l'est pas.
Radyodaki Dr Toni Grant gibi değil.O kişisel sorunlarla ilgileniyor.
J'adore le Dr Toni Grant. Elle passe à la radio. Elle vous aide pour vos problèmes personnels.
Kişisel birşey değil.
- Rien de personnel.
Bak, bu kişisel bir şey değil.
Tu peux rester ici.
- Hadi, kişisel bir şey değil.
Sans blague?
- Kişisel bir şey değil Bobby. - Ben de bunu diyorum, belki de kişisel bir şeydir.
Ce serait peut-être préférable.
Bak, kişisel bir şey değil.
Ecoutez, j'ai rien contre vous.
Kişisel bir konuydu. Bununla ilgili değil.
Une question que je me posais
Dışarıda çalışan sert biri olduğu kadar harika bir akademisyendi de. Dr. Menville amaçlarını büyük bir güçle takip etti kişisel hırslarını gerçekleştirmek için değil dünyayı geliştirmek, daha iyi bir yer yapmak için çalıştı ve bunu başardı.
Brillant érudit, aussi bien que robuste homme de terrain le Dr Menville a poursuivi avec vigueur une grande variété de buts pas seulement pour satisfaire certaines ambitions personnelles mais pour embellir le monde pour nous et en faire un lieu de vie meilleur que celui qu'il avait trouvé.
- Kişisel bir şey değil, George. Hep beraber patronumuz olmanı istemediğimize karar verdik.
Rien de personnel George mais on a tous décidé qu'on ne te voulait pas comme patron.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75