Komutan translate French
11,787 parallel translation
- Bana güven. Küçük Uzay Komutanı Uzay Yıllığıvardı bende.
Moi aussi, et l'Encyclopédie Star Trek avec les...
Kurbanın komutanı geliyor.
Le commandant de la victime est en train de l'amener.
Ama komutanınız çaldığını düşünüyor.
Pourtant votre commandant en est certain.
TRP ve komutanının dediğine göre sadece siz verebilirmişsiniz.
D'après TRP, de même que son commandant, vous êtes la seule personne a pouvoir nous les fournir.
Ama komutanıyla olduğunu bilmiyordu.
Elle ne savait juste pas que c'était avec son directeur.
Ancak Komutan Hammond Şili'nin puslu elvedasını göremeyecek kadar meşguldü.
Commandant Hammond était trop occupé pour voir ça.
Hükümdarlığını sürdürebilirsin. Fakat İsmail Komutan emirlerimi yerine getirdiğini görecek.
Tu peux conserver ton trône... mais le général Itsmal restera pour s'assurer que tu obéisses à mes ordres.
Komutanım falan mı?
Mon frère aîné?
Komutanıyla konuşmam gerekiyor.
Je vais devoir en parler à ses supérieurs.
Komutanım, Colorado Taarruzuna katılmak için izin istiyorum.
Monsieur, je vous prie de me rejoindre sur le colorado offensive.
Skynet'in tamamen yok edilmesinden bahsediyoruz komutanım.
Nous parlons de la destruction totale de Skynet.
Bulduk onu komutanım.
Nous avons trouvé, monsieur.
Makineyi hazırlamak için 15 dakikaya ihtiyacımız var komutanım.
Besoin de 15 minutes pour préparer la machine, monsieur.
- Ben giderim komutanım. - Buradayım.
- Je le ferai, monsieur.
Görevin kalan kısmında İngiliz Donanma İstihbaratı'ndan Komutan Waverly'den emir alacaksın.
Vous obéirez au cdt Waverly des Renseignements Navals Britanniques pour cette mission.
Komutan yarınki büyük toplantı için rakamları istiyor.
Le Reichsführer veut avoir les chiffes de nous deux demain.
İstisna yok. Öylesi Komutanın isteklerine aykırı olur.
C'est le souhait du Reichsführer.
Soruşturmaya ben bakacağım. Komutan Müller.
À côté de moi, le chef de la Gestapo :
Komutanım, burada kontrolün kimsede olmadığı açık.
Il est de plus en plus clair que personne d'autre n'a tiré les ficelles.
Komutanım. Görüntü yok, ses yok.
Monsieur, ne reçoivent pas d'images aucun son.
Yeni ekip komutanın olarak güvenlik iznini hemen bana devretmeni emrediyorum.
Je suis ta nouvelle supérieure et je t'ordonne de me transmettre le certificat de sécurité tout de suite.
Ve vakit geldiği zaman Komutan Paylor seni affedecek.
"Et au moment opportun, " la commandante Paylor te pardonnera.
Üsteğmen Steve Watts. Uçak Komutanı, Pilot.
Lieutenant Steve Watts, commandant de bord et pilote.
Zırh, ağırlıkları kaldırabiliyor ya ben de tankı sırtıma alıp, komutanın konağına uçup ayaklarının önüne bıraktım.
Vous savez, avec l'armure on peut soulever ce qu'on veut, alors je soulève le char, l'amène directement au palais du général, le dépose à ses pieds. Genre, " Boum.
Komutanın konağına uçup ayaklarının önüne bıraktım.
Je vole jusqu'au palais du général et le dépose à ses pieds, genre : " Boum.
- Silah 15 dakika içinde şarj olacak komutanım.
Arme chargée dans 15 minutes, monsieur.
Ben Yedinci Sıra'dan Komutan Raiden.
Je suis le Commandant Raiden de la Septième Cavalerie.
Orasına Komutan karar verecek.
C'est la décision du Commandant.
Komutan başkalarının kendi hakkındaki düşüncelerine göre karar verseydi bu adamların yarısı benim mevkimde olurdu.
Si le Commandant prenait des décisions fondées sur ce que les autres pensent d'eux-même, la moitié de ces hommes occuperait ma position.
- Hazır mısın Komutanım?
- Prêt, Commandant?
- Komutanım.
- Commandant.
Komutanı uzun zamandır tanıyorsunuz değil mi?
Vous connaissez le Commandant depuis longtemps, n'est-ce-pas?
Komutanınız size son derece sadık Bartok.
Votre Commandant vous est farouchement fidèle, Seigneur Bartok.
Komutan!
Commandant!
- Komutan. Çek kılıcını dedim.
Commandant, dégainez votre épée.
Komutan Raiden'la derhal ilgilenmeliyiz.
Nous devons nous occuper du Commandant Raiden rapidement et avec fermeté.
Komutanım, bize hiçbir şey yaptırmayacağınızı mı anlamalıyız?
Commandant, doit-on comprendre que vous ne voulez pas que nous intervenions?
Artık komutanınız değilim.
Je ne suis plus votre Commandant.
Muhasebe işlerime yararınız her ne kadar heyecan verici de olsa Komutanımla özel bir görüşme yapmalıyım.
Aussi exaltants soient vos relevés de ma comptabilité, j'ai besoin de parler en privé avec mon commandant.
Komutanım.
Commandant.
Komutanım, bunu yapamazsınız.
Commandant, vous ne pouvez pas faire ça.
O zaman Komutanınız olarak size emrediyorum. Bartok boyunun idaresini siz alacaksınız.
Donc, en tant que Commandant, je vous ordonne... de prendre le contrôle du clan Bartok.
Sen bu ordunun komutanısın, nasıl köle olabilirsin ki?
Tu es chef d'armurerie, comment peux-tu être esclave?
Tamam komutanım, geri dönüyorum.
Okay, Major, on repart.
Apollo 10 astronotları, Albay Tom Stafford Komutan John Young ve Eugene Cernan bugün Pasifik Denizi'ne inişlerinden sonra iyi görünüyorlar.
Les dix astronautes de l'Apollo, le colonel Tom Stafford, et les commandants John Young et Eugene Cernan, semblent en très bonne forme après leur plongeon dans le Pacifique, aujourd'hui.
Komutan, kesin yerimizi tam oarak bilmiyoruz. Sanırım Vaxxilon şirketi size boru hattının koordinatlarını göndermiştir.
Nous ignorons notre position exacte, mais j'imagine que...
- Ateşleyici nerede komutanım?
Vous y arrivez?
Emredersiniz Komutanım.
Je m'en occupe, Oberführer.
Komutan Raiden!
Commandant Raiden!
Adı John Korver, eski komutanım.
Il s'appelle John Korver.
Ben, HMS Marlborough firkateyninin komutanıyım.
Terminé.
komutanım 1037
komutan la forge 24
komutan riker 60
komutan sisko 38
komutan chakotay 60
komutanιm 22
komuta sende 41
komuta 108
komuta merkezi 58
komuta sizde 19
komutan la forge 24
komutan riker 60
komutan sisko 38
komutan chakotay 60
komutanιm 22
komuta sende 41
komuta 108
komuta merkezi 58
komuta sizde 19