Kısa sürede translate French
3,605 parallel translation
En kısa sürede sizinle ilgileneceğimize söz veriyorum.
Je vous promets qu'on viendra vous voir le plus vite possible.
Uygun bir beyefendiyle en kısa sürede evlenmek zorundasın.
Une noble princesse se doit d'épouser rapidement un homme convenable.
Bu kadar kısa sürede görüşmeyi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
Je vous remercie de me recevoir sur un délai si court.
"Bir dakikadan kısa sürede banyoda güzele dönüşmek."
"donner son bain à bébé en moins d'une minute."
En kısa sürede benimle FBIH'te buluşun.
Retrouvez-moi au FISH tout de suite.
Ama daha giyinmedi ve sen en kısa sürede dedin.
Mais elle n'est pas habillée et tu as dit tout de suite.
Eminim en kısa sürede başlamak istiyorsunuzdur.
Et bien, je suis sur que vous voudrez commencer dès que possible.
Onu belirledikleri en kısa sürede Mira için hamlelerini yapacaklardır.
Ils s'en prendront à Mira dès qu'ils l'auront identifiée.
Mümkün olan en kısa sürede benimle evlenmeni istiyorum.
Je veux t'épouser au plus vite.
En kısa sürede.
Al plu presto.
- Mümkün olan en kısa sürede evlenmek.
- Au plus vite sposare.
- En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
Quand tu sors de la piscine... - Monsieur!
- En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
Quand tu sors de la piscine... l..
- En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
Quand tu sors de la piscine...
En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
Quand tu sors de la piscine...
Ama George zayıf ve açgözlü. Halk kısa sürede ondan bıkar.
Oui, mais George est faible et avide et les hommes le remplaceront très vite.
En kısa sürede belirlemeyi tercih etmeliyiz.
Mieux vaut faire vite.
En kısa sürede gelmeye çalışacağım.
Je serai là dès que je pourrai.
Yağmurun bereketi kısa sürede geçiyor ve küelalar yeni sağanağı aramaya başlıyor.
Très vite, l'abondance apportée par la pluie disparaît, et les travailleurs partent à la recherche de la prochaine rare averse.
Bunları derhal sisteme gireceğim. Siz de onaylı kopyaları kısa sürede postayla alacaksınız.
Je vais rentrer tout ça dans le système et vous recevrez vos copies dûment signées sous peu par courrier.
Pekâlâ, bu kadar kısa sürede geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Okay, merci, tout le monde pour être venu dans un si court délai.
Mesajlarıma cevap vermedim, bende gezimin geri kalanını iptal ettim, en kısa sürede geldim.
Tu n'as répondu à aucun de mes textos, donc j'ai écourté mon séjour, et je suis rentré aussi vite que possible.
Bu başlangıca rağmen filler kısa sürede James'e alıştı. James de fillere.
Malgré ce mauvais départ, les éléphants se sont vite habitués à James, et vice versa.
Kashfar ordusu daha kısa sürede müdahale edebilir.
Il serait plus rapide de laisser les militaires de Kashfari s'en occuper.
... şimdi partilerimize dönüp konuyu görüşeceğiz ve en kısa sürede sana geri döneceğiz.
Nous allons en discuter au sein des groupes. Nous vous tiendrons rapidement au courant.
Tekrar silahlarımızı kullandırmazsanız, kısa sürede iyileşeceksin.
Vous allez rapidement en retrouver l'usage, à moins que vous ne nous forciez à réutiliser nos armes.
Bu kadar çok ajanla bir katı iki saatten daha kısa sürede ararlar.
Avec autant d'agents, il faudra moins de 2 heures par étage.
Ne yazık ki, bu kısa sürede Her Diktatöre Bin Dizüstü oldu.
Qui malheureusement est vite devenu 1 000 portables par seigneur de guerre.
Pekâlâ, şu an durumlar biraz sıkışık ama en kısa sürede halledeceğim, anlaştık mı?
Ok, écoutes, les choses sont un peu raides en ce moment, mais je te payerai un appareil, bientôt Je te le promets, ok?
Ama Boston bölgesini en kısa sürede terk etmek zorundasınız.
Mais vous devez quitter la region de Boston aussi rapidement que possible.
En kısa sürede onlarla konuşmamız lazım.
Nous devons leur parler le plus vite possible.
Soruşturmanın sonucunu en kısa sürede ulaştırmaya çalışacağım.
Je vous communique les résultats de l'enquête au plus vite.
Kullanmam. En kısa sürede orada olacağım.
Non, écoutez, je serai là sous peu.
En kısa sürede onu bulmamız çok önemli.
Il est très important que nous le retrouvions vite.
Kaba görünmek istemiyorum ama bizim için kolay günler değildi. Ve en kısa sürede tarlayı sürmem lazım.
Je ne veux pas paraître impoli, mais ce n'était pas une période facile, et je n'ai pas envie de déterrer tout ça.
Ve kısa sürede döneceksin.
Et tu reviendras vite.
Bu işi ne kadar kısa sürede yaparsanız o kadar iyi.
Plus tôt vous pourrez vous occuper de ce commerce mieux ce sera.
Bay Reese, lütfen mümkün olan en kısa sürede Leon'la yollarınızı ayırın.
M Reese, séparez-vous de Leon le plus vite possible s'il vous plaît.
En kısa sürede beni ara.
Rappelles-moi le plus tôt possible.
Bu kadar kısa sürede benimle buluştuğun için teşekkürler.
Merci d'avoir fait aussi vite.
Cece'nin özgür olduğu son geceye bu kadar kısa sürede geldiğiniz için teşekkür ederim.
Je veux juste vous remercier pour être venues si vite. - pour la dernière nuit de liberté de Cece
O tarz bir şeyi bu kadar kısa sürede, organize edemem.
Un gros succès. Je ne peux pas organiser un truc comme ça si vite.
En kısa sürede döneceğiz, tamam mı? Tamam.
On fait aussi vite que possible, d'accord?
İnsanlarda korkuya verilen tepki 40 milisaniyeden daha kısa sürede gerçekleşir.
Chez les humains, une réaction de peur survient en moins de 40 millisecondes
İkinizin de böyle kısa sürede gelmesi ne kadar hoş.
- C'est gentil d'avoir pu vous libérer.
Pekala. En kısa sürede göndeririz.
Très bien, on vous enverra ça rapidement.
Kısa sürede ihtiyacınız olanı size sağlarım.
En attendant, je vais vous laissez y revenir.
- En kısa sürede.
- Hier.
Düşünmek için pek fırsatım olmadı çünkü bu koca arena turunu düzenlemeye çalıştım hem de çok kısa bir sürede.
Je n'ai pas vraiment eu de temps digérer tout ça car j'essaie de mettre sur pieds cette gigantesque tournée des stades en un rien de temps. Donc tu reviens pas pour l'élection?
Lisbon, Pete Coen'i St. Sebastian kilisesine getirebilir misin? Bir saatten biraz daha kısa bir sürede?
Lisbon, pourriez vous emmener Pete Coen à l'église Saint Sebastian dans, euh... un peu moins d'une heure?
Bundan kısa bir sürede dilsi olmayan cesetler ortalığa çıkmaya başlamış.
Peu après, des corps sans langues sont apparus.