Kıta translate French
25,921 parallel translation
Kız kardeşine ve servetine bir kere el sallaman yeterli.
Tu peux dire adieu à ta sœur et à sa fortune.
MI6'ten kovulmuşlar ve Birleşik Krallık'ta özel ajanlık yapmaları yasaklanmış.
Ils ont été expulsé du MI6 et interdit d'espionner pour du privé au Royaume-Uni.
Hani pelerinsiz kahramanlık yapmaya çalışırken mi?
Pendant ta croisade sans but?
Kız kardeşini bu işe karıştırdığın an getirdin.
À partir du moment où tu as impliqué ta sœur, tu l'as fait.
Kız kardeşini tehlikeye attın.
Tu as mis ta sœur en danger.
Kız kardeşini tehlikeye attın...
Tu as mis ta sœur en danger...
Sonraki üç günde de bekleme listesindeki davetlilere baktık ta ki Benjamin ve Olivia McMahon'u bulana dek.
En trois autres jours, nous avons examiné tous les invités qui avaient répondu "non" jusqu'à-ce que nous trouvions Benjamin et Olivia McMahon.
Saate en son ne zaman baktın bilmiyorum ama yaklaşık bir saat önce balkabağına dönüştüm sayılır.
Je ne sais pas quand tu as regardé ta montre pour la dernière fois, mais je suis redevenu
Hayatın boyunca ağırlık taşıyor da bir anda onları çıkarmışsın ve aslında her zaman bu şekilde olman gerekiyormuş gibi.
C'est comme si tu courais avec des poids pendant toute ta vue, et soudainement, tu les enlèves, et c'est comme ça que tu devais être.
Sands'i ele verdin, Morra konusunu itiraf ettin, sen... Onunla olan bağlantından, bağışıklık aşından vazgeçtin.
Tu as abandonné Sands, tu as tout dit sur Morra, tu... tu as sacrifié ta connexion avec lui, avec l'injection qui t'immunise.
Annen benim kız kardeşimdi.
Ta mère était ma soeur.
Büyük annen öldüğünde Roman gitmesinin kendisi için tehlikeli olduğunu düşündü kızıyla görüşmek istemişti.
Quand ta grand-mère est morte, Roman a pensé que c'était trop dangereux pour lui d'y aller, il aurait pu vouloir rencontrer sa fille, alors il m'a envoyé vérifier, juste pour être sûr qu'elle allait bien, et qu'elle manquait de rien.
Buradan çıkıp gideceğine ve o sakin hayatı bulacağına inanmak istiyorum.
J'aimerais croire que tu vas être capable de tout oublier et trouver ta vie tranquille
Sen zaten bunu biliyorsun. Bende kız kardeşinin nerede olduğunu biliyorum.
Tu devrais aussi savoir que je sais où est ta soeur.
Kız kardeşine selamını söyleyeceğim.
Je passerai le bonjour à ta sœur.
Ailenle beni tanıştırmak, özellikle de senin koruyucu meleğin olduğumu açıklayamaman karışık bir mesele.
C'est un peu compliqué de me présenter à ta famille, surtout si tu peux pas dire que je suis un ange.
Kıyafetini ver.
Donne moi ta robe.
Ben de kıyafeti yıkayayım.
Je vais laver ta robe.
- Odaya kız mı attın?
Y a une fille dans ta chambre?
Hayatının ne kadar karmaşık olmasına ihtiyacın var?
A quel point ta vie doit-elle être compliquée?
Dana, görmek gereken kızın. Saçma sapan bir göl değil.
C'est ta fille que tu as besoin de voir, pas ce stupide lac.
- İnsanın karısının bir tanrıyla arkadaş olduğunu söylemesi sık rastlanılan bir olay değil.
C'est pas tous les jours que ta femme te dit qu'elle était amie avec un Dieu.
Beni öldüren kadın... yani annen artık katil olmayacak.
La femme qui m'a tuée... ta mère... ne sera plus une meurtrière.
Kız kardeşin Riggs'i seviyordu.
Ta soeur aimait Riggs.
Bunların da hepsi senin suçun, bu yüzden kıçını nasıl kurtaracağını düşünmek yerine çık git ofisimden!
Et c'est de ta faute, donc dégage de mon bureau au lieu d'essayer de couvrir ton cul!
- Hayır Harvey kız arkadaşına bahseden sendin.
Non Harvey, tu as dit à ta copine à propos de moi.
Elimde tuttuğum şey de senin kızın başını belaya sokuyor Mike, ondan bahsetmiyorum.
J'en tiens une juste là qui met ta femme dans beaucoup d'ennuis, Mike, donc non.
Kapanışınla alakalı sıkıntı mı yaşıyorsun?
Tu as du mal avec ta conclusion?
- Artık yerine geçmeye çalışmıyorum.
Je n'essaye plus de prendre ta place.
Nasıl bir his olduğunu anlayamazsın, kapana kısılmış gibi hissedersin sanki artık kendi hayatın senin değilmiş gibi.
Tu n'as aucune idée de comment c'est... De te sentir piégé... D'avoir l'impression que ta vie n'est plus la tienne.
Radyonu eline alıp artık yetkili her kimse dışarıda olduğumu söyle ona.
J'ai besoin que tu prennes ta radio Et dis au responsable que je suis dehors
Kardeşinle çıkıyorum.
Je sors avec ta soeur.
Hayatında böyle mi başa çıkıyorsun?
C'est ce que tu appelles vivre ta vie?
Kız kardeşine seninle gurur duyması gerektiğini söylemelisin. Çünkü Ayın Elemanı seçildin, Suzanne.
Dis à ta sœur qu'elle a de quoi être très fière de toi, car tu es l'Employée du mois, Suzanne.
Önceliklerin seni saf kılıyor diyorum bebeğim.
Je te dis que ta jeunesse dorée te rend naïve.
Çükünü pantolonundan çıkarıp kız kardeşime sokmandan söz ediyorum!
Je parle du fait que tu aies sorti ta bite pour tringler ma sœur!
Bu ay kızını okuldan almayı kaç kez unuttun?
Combien de fois tu as oublié de prendre ta fille à l'école ce mois-ci?
Şey, arama listenize bakılırsa sıkı bir arkadaşsınız,
Selon ta liste d'appels fréquents, tu es un bon ami de
O ufacık minnacık beynin ile?
Avec ta cervelle de moineau?
Artık senin kızın.
C'est ta fille, maintenant.
Sonra küçük kız kardeşin Pluto kostümlü adamı gördü ve göz yaşlarına boğuldu!
Et à la minute où ta sœur a vu cet homme dans ce costume de Pluto, elle s'est effondrée.
Kardeşinle çıkıyorum.
Je sors avec ta sœur.
Bu ufacık uçağa senin de binmen kaza ihtimalini düşürecek mi yani?
Tu penses que ta présence dans ce petit avion diminuera les chances d'accident?
Zayıflıklarından, sızlanmalarından ve hepsinden öte senden bıktım artık!
J'en ai fini de ta faiblesse, avec tes pleurnicheries, mais plus que tout, J'en ai fini avec toi!
Yani Rus kızın V'yle evlenmesini önlemeye çalışıyorsun çünkü V senin sahte eşin?
Donc tu veux empêcher la fille russe de se marier avec V parce que V est ta fausse femme?
Senin yerini seve seve alacak bir sürü kız var.
Des tas de filles convoitent ta place.
Araba ödünç alıp, gelip senin nankör, eski kafalı düşük özgüvenli kıçını şehir dışından alıp evine götüren bir orospu mu?
Une vraie salope qui a emprunté une voiture pour aller chercher ta sale gueule ingrate de vieille qui n'a pas d'amour-propre pour la ramener chez moi?
- Kız arkadaşını da getir.
- Emmène ta petite-amie.
Helene'dir, sikindir, kızlar birliği partisidir hepsini.
Helene, ta bite, les soirées des sororités, tout ça.
Kızınla o koridorda yürümeyi hak etmiyo -
Tu ne mérites pas d'accompagner ta fille devant l'autel.
Böylece kızını bulabilirsin.
Tu pourras retrouver ta fille.