Nail translate French
400 parallel translation
Buradan şu sonuca varıyoruz ki, İncil'deki, "Son, başlangıç olacaktır" vaadine, ancak dünyada bulunan şanslı kişiler nail olacak gibi görünmektedir....
L'adage biblique : "Les derniers seront les premiers" vient de se réaliser.
"Bayanlar, bugün hanginiz Joh Fredersen'in oğlu Efendi Freder eğlendirme şerefine nail olacak?"
Mesdames, qui aura l'honneur aujourd'hui de tenir compagnie à Maître Freder, le fils de Joh Fredersen?
Bu zevke o kadar çabuk nail olamadım.
Je n'anticipais pas ce plaisir si tôt.
O zevke nail olmadım.
Je n'ai pas ce plaisir.
Bir köleyi Vali'nin doktoru olma şerefine nail eder misin?
Vous feriez d'un esclave le médecin du gouverneur?
O zevke bir gün ben nail olmak isteyebilirim.
J'en aurais peut-être envie, un jour.
Sanırım daha önce size hizmet etmek zevkine nail olmadık madam...
Nous n'avons pas eu le plaisir de vous servir auparavant, madame...
Maalesef onunla tanışmak zevkine nail olmadım.
Je n'ai jamais eu le plaisir de le rencontrer.
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
Non, j'en ai simplement entendu parler.
- Kontes de Beaupre'yle konuşma şerefine mi nail oluyorum?
Vous êtes bien la comtesse de Beaupré? Oui.
Gelecekte bir zaman onunla tanışma zevkine nail olacaksınız.
Vous aurez le plaisir de la rencontrer, dans le futur.
Bay Marley'le konuşma şerefine mi nail oluyorum?
Ai-je l'honneur de parler à M. Marley?
Baylar, hepiniz sayın Bayan Marden'le tanışma şerefine nail olmuştunuz, sanırım. - Baylar.
Vous avez l'honneur de connaître mile Marsden.
Kont Rakonin sizinle konuşma şerefine nail olmak istiyor efendim.
Le comte Rakonine, Votre Altesse.
Son savaşta, büyük başkan Abraham Lincoln ve General Phil Sheridan önderliğinde Birlik'e hizmet etme şerefine nail olduğumda her tür tehlikenin ve top ateşinin arasında savaştım.
Quand j'ai eu l'honneur de servir l'Union sous les ordres de notre grand président Lincoln et du général Sheridan, eh bien... je me suis battu sous la mitraille et le feu des canons...
Ama artık menajer olmaktan şüpheliyim, sanırım bu onura siz nail olacaksınız.
En ce qui me concerne je vous laisse la place.
Senin gibiler yok burada, bu savaşı kazanma şansına nail olamayacaksın. Göreceğiz.
Vous n'avez aucune chance de gagner la guerre.
Ben de bu şerefe nail olmak istiyordum.
Un plaisir que j'attendais depuis longtemps.
Onların şerefine tekrar nail olmaktan?
Que tu seras à nouveau dans leurs bonnes grâces.
Lakin sizi tanıma şerefine nail olamadığıma göre bütün diyeceğim şu ki :... Hadi onu paylaşalım. Bu kadarcık miktarın bir yararı olacaksa onu size veriyorum.
Moi, quand parfois, mon coeur se met à battre, il bat tellement fort que j'éprouve une volupté toute particulière à être le seul à l'entendre.
Evet efendim. Bedford Forrest'a hizmet etme gururuna nail oldum.
J'ai eu l'honneur d'y servir.
Sanırım seni daha önce burada görme şerefine nail olmamıştım.
Je ne vous connais pas, je crois.
Maalesef o zevke nail olmadım.
Vous me remettez? Nous n'avons pas été présentés.
Bir yıl önce, müvekkilinizi tutuklama şerefine nail olmuştum.
J'ai eu le plaisir d'arrêter votre client il y a un an.
Böyle bir şerefe nail olmaya lâyık olduğuma emin misin?
Tu es sûr que je le mérite?
Kral ve Kraliçe seni sarayda ağırlayacak. Kimse bu şerefe nail olmamıştır.
Vous serez reçue par le roi et la reine, un honneur inouï.
Kaptan nereden beni tanıma şerefine nail oluyor?
Que lui vaut cet honneur, à ton chef?
Her türlü onura nail olacaksın.
Et tu seras comblé d'honneurs.
Sizinle tanışmak onur verici. Dönüşümde böyle bir şerefe nail olacağımı bilmiyordum.
Je ne m'attendais pas à un tel honneur!
Geçici fahri albaylık gibi bir mertebeye erişmek bir erkeğe her zaman nail olmaz.
Ce n'est pas tous les jours qu'on atteint le grade si élevé de colonel honoraire temporaire.
Hayır, henüz o şerefe nail olmadım.
Je n'ai pas encore eu le plaisir...
Ekselanslarının ilgisine nail olmuş biri.
Honoré de la bienveillance de Votre Excellence.
- O şerefe nail değilim.
- Je ne pense pas.
Ve düşmanla ilk teması kuran kişi olma şerefine nail olacaksın.
Et vous serez le premier à être en contact avec l'ennemi.
Bu şerefe nail olmayalı... epey çok olmuş.
Il y a si longtemps que je n'avais eu le plaisir.
Henüz Haşmetmeapla tanışma şerefine nail olmamıştı.
Elle n'a pas encore eu l'honneur de rencontrer Votre Majesté.
Hayır bu şerefe nail olmadım.
Je n'ai pas cet honneur.
Bu şerefe nail olduğuma inanamıyorum.
Je ne crois pas avoir eu le plaisir de vous rencontrer.
14 kurşun. Bir gün şu Fransız istihbaratındaki heriflerin sırtındaki 14 deliği sayma zevkine nail olacağım.
Un jour, j'aimerais en compter autant sur ces assassins des services secrets.
Ancak devlet başkanlarına verilen bir ayrıcalığa nail oldun.
Tu bénéficies d'un privilège dont seuls des chefs d'États disposent.
Merhametinle bir insanı hayata döndürme ayrıcalığına nail oldun.
Tu as le privilège de ramener à la vie un être humain par un geste de miséricorde.
Sizi tanıma şerefine nail olabilir miyim?
A qui ai-je l'honneur?
Ve orada ateşlendiği bir gecede Malthus'un kitabını hatırladı,... Darwin'in zihnini açan düşünceler, ona da nail oldu.
Et là, une nuit de fièvre, il s ´ est rappelé du même livre de Malthus, et a eu le même flash d'explication qui avait frappé Darwin.
Kültürlü bir toplumsal yaşamın onuruna nail olmak isterler bir de!
Et ils continuent de se battre pour le titre honorifique de haute culture de la vie à la maison!
Acaba Bay Hercule Poirot ile mi konuşma şerefine nail oldum?
Ai - je le plaisir de parler à M.Hercule Poirot?
Tanrı katına nail olalım... Ve insanoğlu dünyada barış ve alçak gönüllülükle yaşasın.
Gloire au Três-Haut, et que la paix règne entre les hommes.
Kiminle konuşma şerefine nail oluyorum?
A qui ai-je l'honneur de parler?
- Daha bu şerefe nail olamadım. - Hayallerimi yıktınız.
Vous me décevez.
Şef, arkadaşlığınıza nail olma zevkini neye borçluyum?
Qu'est-ce qui vous prend?
Bu çağın en önemli duyurusunu yapma şerefine nail oluyorum!
Le spectacle du siècle.
Çay sunma onuruna nail olabilir miyim? - Evet, teşekkür ederim.
Puis-je avoir l'honneur de servir le thé?